Geçen hafta yazmış olduğun köşemde, acaba ağır ithamda mı bulundum diye endişe etmiştim. 23 kasım 2013 tarihinde başbakanın (Rusya dönüşü) gazetecilere yaptığı açıklamayı duyunca, dehşete düştüm!

     Eyvah! Dedim kendi kendime. Halkın istemediği bir uygulamayı halka mal ederek, “ben halkın hizmeti için varım,” demiş. Bu da yetmemiş, hastalığını belli eden ifadeler kullanmaya başlamış; “ ben bu makamda bulunduğum sürece kimse bizden geri adım atmamızı beklemesin.”

     Ne kadar korkunç bir tavır! Tam bir egoizm hastalığı, bencillik (enaniyet).

     Doğru bir şey yaptığını söyleyemiyor, istediği için yapacakmış. 21. Yüzyılın Spartaküs’ü (!) olmaya namzet. Hafta içi bir yandaş TV. Kanalında şöyle diyor. “ üniversite sınavları için hazırlanan sorular, dershane müfredatına göre hazırlanıyor, okullara göre değil, biz buna son vereceğiz.”

     Tam bir komedi! Tamam da:

     Dershanelerin müfredatları farklı mı? Soruların hazırlanması için yapılan çalışmaları düzenleyen milli eğitim bakanlığı hangi ülkenin kontrolünde? Okullarda cebren öğrenciye verilen derslerin kaçından soru soruluyor? Bütün bunlar kimin işi? Aslında köle belli, sahip belli.

     Kaç kişi oğlunu (başı örtülü olduğu için) Harvard üniversitesine mastır yapmak için gönderebilecek.

     Uzatmaya gerek yok! Böylesi gariban sevgisini Rabbim bana nasip etmesin. Böylesi millet sevgisinden Rabbim beni muhafaza etsin.Böylesi hırs sahiplerinden Rabbim Türk-İslam toplumunu korusun!

     Bu ne kin? Bu ne nefret?

     Develer kıskanır oldu. Toplumun çoğunluğu dershanelerle iç içe olmasına rağmen, kapatılmasına da karşı durmasına rağmen, “benden kimse geri adım atmamı beklemesin” diyerek, kendisine biat etmiş bazı seçmenleri de peşine sürüklemeğe çalışıyor.

     Yapılan icraat doğru olmadıktan sonra, Türk insanının tamamını arkanda hissetsen ne olur? Arkandan koşanları pişman edince, pişman olanların da:

-          İnan böyle olacağını bilmiyorduk. Demeleri neye yarar?

      Bu iş sidik yarışına döndü. Bu yarışın galibi olmayacak ama mağlubu belli, o da Türk Milleti.

  Yazık, her insan belli bir yaşa gelince saldırgan ve inatçı olabilir. Fakat çevresinde bulunanlar o’nu kontrol altına almaya çalışırlar. Etrafa zarar vermemesini sağlarlar. Düşünce kayması yaşayabilirler, sabit fikirli olabilirler, bu tür rahatsızlıklar bir çok insanda görülebilir, normaldir.

      Bu tür yazıyı yazan da başbakan da hasta!

      Sağlıklı düşünen sağduyulular, bizim dediklerimizi yapmayın! Zararlı çıkarsınız!