Alman devleti ile ülkede yaşan Müslümanlar arasında diyalog ve uyumun güçlendirilmesi hedefiyle kurulan İslam Konferansı'na eleştiriler giderek artıyor. 'Konferansın artık bir anlamının kalmadığı görüşü' savunuluyor.
Almanya'da dün İslam Konferansı çerçevesinde ülkede yaşayan Müslümanlar ve Alman hükümetinin temsilcileri bir araya geldi. Berlin'de düzenlenen İslam Konferansı sırasında yoğun güvenlik önlemleri alınmıştı. Konferans salonuna girişlerin yanı sıra basın bürosu ve katılımcıların oturduğu masaların etrafı da polis gözetimi altındaydı. Oturumun gündeminde ise Almanya'daki Müslümanlara yönelik düşmanlık ve Müslüman gençler arasındaki antisemitizm ve radikalleşme eğilimleri vardı.

Ancak tam da bu konu, konferansa katılan Müslüman temsilcilerin büyük tepkisini çekti. Zira 2006 yılında dönemin İçişleri Bakanı Wolfgang Schäuble tarafından hayata geçirilen konferansın, asıl hedefinden sapıp güvenlik ve radikalleşme konularına odaklanan bir toplantıya dönüştüğü düşünülüyor. Oysa İslam Konferansı, Alman devleti ile ülkede yaşan Müslümanlar arasında diyalog ve uyumun güçlendirilmesi hedefi ile kurulmuştu.

Konferansın anlamı

Diyanet İşleri Türk İslam Birliği (DİTİB) Genel Sekreter Yardımcısı Dr. Bekir Alboğa, eleştirisini şöyle dile getiriyor: "Gerçekten büyük bir hayal kırıklığı var. Bu düşünceler, ne konferansın ne de Müslüman toplulukların onuruna yakışıyor. Biz bu ülkede güvenlikle ilgili bir unsur değiliz. Biz yaklaşık 50 yıldır Almanya'da yaşıyoruz ve güvenlik unsuru olmadığımızı çoktan kanıtlamış durumdayız."

Alboğa, konferansın "Bu şekilde devam etmesinin bir anlamı yok" diye konuştu. Devlet ve ülkede yaşayan Müslümanlar arasındaki diyaloğun kaçınılmaz olduğunu, ama bunun başka bir biçimde yürütülmesi gerektiğini kaydeden Alboğa, "Gerçek bir ortaklığın eksikliği duyuyorum" dedi.

Buna karşın Frankfurt'ta 29 çocuk ve gençlik örgütünü çatısı altında toplayan 'Frankfurter Jugendring' adlı grubun temsilcisi Turgut Yüksel ise bu eleştirileri anlamakta zorlandığını kaydediyor. Yüksel, "Müslüman dernekleri, sadece bir konunun önemli olduğunu düşünüyorlar. O da; İslam düşmanlığı. Bununla mücadele etmek tabii ki hepimizin görevi, ancak Almanya'da bir yandan da radikalleşen Müslümanlar var. ve eğer gerçekten bu ülkede yaşayan Müslümanların korunması isteniyorsa, Müslümanlar ile radikal İslamcılar arasına bir çizgi çizilmeli. Ancak dernekler böyle bir sorun olmadığı görüşünde" diye konuşuyor.

Gençlerin öneri kataloğu

Mercator Vakfı ve Berlin Humbolt Üniversitesi tarafından diyalog amacıyla kurulan ve 17 ila 25 yaşlarındaki gençlerin oluşturduğu Genç İslam Konferansı'ndan Esra Küçük de güvenlik tartışmalarını, yıkıcı bir tartışma olarak görüyor. Almanya'da farklı dinlere mensup gençleri bir araya getiren bu platform, İçişleri Bakanı Hans-Peter Friedrich'e bir öneriler kataloğu sundu. Bu katalogta, güvenlik konularını İslam Konferansı'nın gündeminden çıkarmak ve eski, temel hedefe konsantre olmak, önerilerin temelini oluşturuyor. Yani Müslümanların, Hrıstiyan ve Yahudiler ile eşit statü kazanması, okullarda İslam din derslerinin verilmesi ve Müslümanların bayramlarının resmi tatil olarak kabul edilmesi gibi konulara. Zira Küçük, bu konulara odaklanıldığında İslam Konferansı'nın birçok konuda başarı sağlayacağını düşünüyor ve şu örnekleri veriyor: "Eğer Almanya İslam Konferansı tarafından yaptırılan araştırmalar olmasaydı, Almanya'daki Müslümanlar hakkında bu kadar bilgiye sahip olamazdık. İslam bilimcilerle birlikte bu kadar yol alamaz ve şimdi birçok üniversitede kurulan ilahiyat fakültelerini kuramaz, imamların eğitilmesi için bir düzenleme yapamazdık. İslam düşmanlığı da bugüne dek gündemimizde yer almıyordu."

Eylem planı

Esra Küçük'e göre; tüm eyaletlerde Müslümanlara eşit statü verilmesini hızlandırmak için önümüzdeki 4 yıl içerisinde bir eylam planı hazırlanmalı.

Federal İçişleri Bakanı Hans-Peter Friedrich ise yaptığı basın toplantısında eleştirileri geri çevirdi, terör ve güvenliğin hiçbir zaman İslam Konferansı'nın konuları olmadığını kaydetti. Bu toplantının gündeminin 2010 yılındaki katılımcılar tarafından belirlendiğini belirten Bakan, daha çok gençler için alınan kararlardan bahsetti. Konferansta İslam düşmanlığı, antisemizm ve radikalleşme karşıtı projelerin özellikle teşvik edilmesine karar verildi.

Konferansın beklendiğinden daha fazla hayal kırıklığı yarattığını belirten Esra Küçük ise "Zira radikalleşme güvenlik sorununun bir parçası değilse nedir?" diye yakındı.