Erzincan Müftülüğü Fuaye Salonu’nda üç gün süreyle devam edecek seminerler, her gün 09.00 ile 11.30 arasında gerçekleşecek. Ayrıca 08 Ocak Çarşamba günü 13.30 saatlerinde de Müftülük Fuaye Salonu’nda umreye gidecek umreciler için menenjit aşıları Sağlık Müdürlüğü ekiplerince yapılacak.
Erzincan İl Müftülüğüne şimdiye kadar 1,2, 3 ve 4. turlar için 417 umreci müracaat etmiş olup, bu umrecilere İl Müftüsü ve Müftü yardımcıları, şube müdürler tarafından seminerler veriliyor. Haftanın ilk seminerini gerçekleştiren Erzincan İl Müftü yardımcısı Harun Özkan, Umre hakkında genel esaslara temas ederek, yolculuk esnasındaki prensipler hakkında önemli bilgiler verdi. İl Müftüsü Galip Akın, umrecilerimize verdiği ilk seminerde, bütün yolculuklarda olması gereken, ancak hac ve umre yolculuklarında daha da önemseyeceğimiz helalleşme ve ödeşme kulluk bilincinin ehemmiyetine değindi.
Akın: “Umre ibadetinin bir yenilenme olduğunu, Umre’ye gidecek olanların gönlünü ve düşüncesini Kâbe’ye odaklaması gerektiğini belirten Akın, “Umre ibadeti, Müslüman’ın hayatında dönüm noktası teşkil eden ibadetlerdendir. İbadetler, Allah nasıl emretti ve elçisi nasıl gösterdi ise öyle yapılır. Bu bakımdan ibadetlerin şekli ve yapılışı konusunda yapılacak akli açıklamalar, nihayet bir yorumdan öteye geçmez. Şu kadar var ki, ibadetlerin görünen yönlerinin yanı sıra, çeşitli hikmetlerinin de varlığı inkar edilemez. Dolayısıyla, onların şekillerinin ve yerine getiriliş biçimlerinin öğrenilmesi kadar, hikmetlerinin de anlaşılmaya çalışılması bir ihtiyaçtır. Özellikle de bünyesinde pek çok sembolik anlamlı davranış bulunan Hac ve Umre gibi ibadetlerin özünün ve ruhunun yakalanabilmesi açısından bu tür açıklamalar, ayrı bir önem taşımaktadır” dedi.
İhrama girmenin, en başta tüm dünyevi ayrıcalıklardan soyunmayı ve bütün insanlarla eşitlenmeyi simgelediğini kaydeden Akın, “İhrama giren kişi, bu hareketiyle makam, mevki, mal, mülk, sosyal ve ekonomik statü gibi tüm ayrıcalıkları bir kenara bıraktığını, dünyaya ait ne varsa hepsini terk etmeye hazır olduğunu göstermektedir” şeklinde konuştu.
İhramın sadece zahiri bir kıyafet değişikliği değil, insanın yaşama ve davranış biçiminin köklü bir değişikliğe uğramasına yol açması gereken bir eylem olduğunu belirten Akın, “Nitekim ihramlı kişi, bu kıyafeti taşıdığı süre içinde başka zamanlarda kendisine meşru olan bir dizi davranıştan uzak durmak zorundadır. Bu program dışı hayat, kişinin geçici kaygı, alışkanlık ve bağımlılıklarından kurtulmasına ve kendisiyle hesaplaşmasına imkan tanıyan önemli bir fırsattır” ifadelerini kullandı.