İSTANBUL (AA) - HAVELSAN Genel Müdür Yardımcısı İzzet Gökhan Özbilgin, Türkiye'deki siber güvenlik pazarının büyüklüğünün 1,5 milyar dolar civarında olduğunu tahmin ettiklerini söyledi.

Özbilgin, bu yıl "Türkiye Geleceğini Yeniden Tasarlıyor" ana temasıyla gerçekleştirilen Forum İstanbul 2017 kapsamında düzenlenen "Savunmada Stratejik Yenilikler Neler Olmalı?" başlıklı panelde, siber güvenlikte yerli ve milli çözüm olmadıktan sonra yüzde 100 güvenliğin olamayacağını düşündüklerini kaydetti.

Siber güvenliğin Türkiye için çok önemli olduğunu belirten Özbilgin, "Hangi uluslararası rapora bakarsanız bakın Türkiye hep ilk 10'da. İyi yönde de ilk 10'da, kötü yönde de ilk 10'da. Örneğin ele geçirilmiş Android cihaz sayısında ilk 10'dayız. Bu ülkeden ele geçirilmiş makinalarla başka ülkelere yapılan saldırı sayısında ilk 10'dayız. Bizim ülkemize yapılan saldırıda da ilk 10'dayız. Yani ilk 10'da olmadığımız hiç bir siber güvenlik istatistiği yok. Demek ki biz bu konuda çok kritik ve stratejik bir konuma sahibiz." diye konuştu.

Özbilgin, küresel siber güvenlik pazarının büyüklüğünün 2015 yılında 75 milyar dolar olduğunu, bir başka rapora göre de bu rakamın gelecekte 170 milyar dolara ulaşacağının öngörüldüğü söyledi.

Siber güvenlikte tehditlerin çok hızla arttığını ama kendilerinin bu hızda insan kaynağı yetiştiremediğini ifade eden Özbilgin, bu anlamda eğitim konusunun çok önemli olduğunun altını çizdi.

Özbilgin, Türkiye'deki siber güvenlik pazarının büyüklüğünün 1,5 milyar dolar civarında olduğunu tahmin ettiklerini bildirdi.

Son yılların önemli teknolojilerinden birisi olan "ciddi oyun" hakkında da bilgi veren Özbilgin, ciddi oyun ile video oyun arasında fark olduğuna dikkati çekerek, sözlerine şöyle devam etti:

"Video oyun tamamen eğlence amaçlı. Ama ciddi oyun eğlendirirken öğretme amaçlı ve gerçek ortamı neredeyse yüzde 99 simüle etmeniz lazım. HAVELSAN ürün çeşitliliği anlamında dünyadaki simülasyon teknolojisinde ilk 5'te yer alıyor. Ciddi oyunda, savunma sanayisindeki birçok konuyu öğreterek, göstererek, hissettirerek ama eğlendirerek dolayısıyla kalıcı olarak öğretmeye çalışıyoruz."

- "Altay tankı şu anda dünyadaki birçok tanktan daha mükemmel durumda"

Savunma Sanayi Müsteşar Yardımcısı Serdar Demirel ise Altay tankının şu anda dünyadaki birçok tanktan daha mükemmel durumda olduğunu kaydetti.

Yaşanılan son 25 yıl içerisinde yeni silahların ortaya çıktığını belirten Demirel, bunlardan birisinin siber silahlar olduğunu işaret ederek, "Artık evdeki kahve makinası bile hacklenebilir." dedi.

Demirel, dünyanın çok güvensiz bir yere geldiğini, bundan sonraki görevin tekrardan insan öldürmeyi erişilemez hale getirmek olduğunu dile getirdi.

Savunma, Havacılık ve Uzay Kümelenmesi Derneği (SAHA İstanbul) Yönetim Kurulu Başkanı Hasan Büyükdede de Türkiye'nin her türlü tehlikeye karşı modern ve güçlü silahlı kuvvetlere sahip olma ve kendi kaynaklarıyla idame ettirme zorunluluğunun bulunduğunu söyledi.

Büyükdede, Türkiye'nin güçlü bir ülke olduğunu anlatarak, "Türkiye'nin savunma sanayisine ayıracak parası var. Kim ne derse desin Türkiye bir harp halindedir, her yerde savaş vermektedir. Türkiye savunma sanayisini güçlü kılmak zorunda olan bir ülkedir. Savunmanın dışında bulunan sanayilerimizi çok iyi bir şekilde savunma sanayi sistemi içerisine dahil etme şansımız var ve bunu kullanmalıyız." diye konuştu.

- "Türkiye, havacılıkta daha önce kaçırdığı treni akıllı sistemlerle yakalayabilir"

Baykar Genel Müdürü ve Türkiye Teknoloji Takımı Vakfı Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Haluk Bayraktar ise içinde bulunulan bilgi çağında düşük maliyetli ama etkisi yüksek teknolojilere doğru bir gidiş olduğunu söyledi.

İnsansız hava aracı teknolojisinin 1990'lardan sonra geliştiğini anlatan Bayraktar, Türkiye'nin havacılıkta daha önce kaçırdığı treni akıllı sistemlerle yakalayabileceğini ifade etti.

Bayraktar, "Ülke ve Baykar olarak hesabımız; bu teknolojileri başkalarına bağımlı olmadan nasıl milli yapabiliriz, ülkemizi nasıl teknolojisiyle kendi ve yakın coğrafyasında bağımsız caydırıcı bir güç haline getirebiliriz? Şahsi tecrübemle şunu gördüm ki ülke olarak ben bu teknolojiyi geliştireceğim diye yola çıktığınız zaman en basit şeyler dahi sizden esirgeniyor. Bu bir cıvataya kadar bile inebiliyor." diye konuştu.

Günümüzde savunma teknolojilerinin milli olmamasının kabul edilemeyeceğini belirten Bayraktar, "Örneğin bizim ürettiğimizin 20 katı maliyetli bir hava aracı var. Başvurup cevap alma garantiniz bile yok. Eğer bunu alırsanız içindeki elektronik sisteminde yer alan milyonlarca kodun arasında 'Ülke sınırları dışında uçuşu sonlandır' gibi iki satır kod olabilir. Dolayısıyla milli olursa bu handikapları tamamen elimine eder, ülkeye güç katarız. Bizim yaptıklarımızın da bunun ufak bir örneği olduğunu düşünüyorum." ifadelerini kullandı.

Haluk Bayraktar, 2004 yılında Mili Savunma Müsteşarlığının hazır alım ihalelerini iptal ederek milli ve özgün üretim sürecini başlatma kararını alması ve bu kararı şartnamelerine de yansıtmasının önemli olduğunu vurguladı.

Bayraktar, "Bazen milli kelimesine takılabiliniyor. Bizim şu anda geliştirdiğimiz Bayraktar TB2'nin 15 bin saat uçuşu var. Bu para vererek dahi ABD'den alamayacağınız bir sistem. Bizim böyle bir sistemi milli yapmayıp da ne yapmamız lazım; bunu anlamakta zorlanıyorum." dedi.

Baykar Genel Müdürü Bayraktar, savunma sanayisinde Türkiye'yi kalkındıracak, oyun değiştirici hamlelerin bu alandaki girişimci firmalardan çıkacağına inandığını kaydetti.