İSTANBUL (AA) - Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM) tarafından Ekonomi Bakanlığı koordinasyonunda düzenlenen Türkiye İhracat Haftası'nın ikinci gün oturumuna katılan Maliye Bakanı Naci Ağbal,Türkiye ekonomisi ve küresel ekonomiye ilişkin değerlendirmelerde bulundu.

Ağbal, 2016 yılının küresel büyüme bakımından 2009 sonrası dönemde en sıkıntılı yıl olduğunu belirterek, 2017 yılında küresel ekonomide çok hızlı, genele yayılan bir toparlanma olduğunu anımsatıp, 2018-2019'da da global ekonominin olumlu bir seyir izleyeceğini söyledi.

Türkiye'nin bu olumlu gelişmelerden istifade edeceğini dile getiren Ağbal, şunları kaydetti:

"Gelişmiş ülkelerdeki ve AB ekonomisindeki hızlı toparlanma bizim açımızdan son derece olumlu. Gelişmekte olan ülkelere, ülkemize de yoğun bir sermaye girişi var, bundan da son dönemde istifade ediyoruz. Küresel risk iştahı olumlu. Bu da bize daha fazla kaynak gelmesine imkan veriyor. Özellikle gelişmiş ülkelerin merkez bankalarının parasal sıkılaştırmayı zamana yayması, biraz daha ihtiyatlı durması bizim gibi ülkelere gelen para akışını artırıyor. Bu bizim için son derece önemli, bundan istifade ediyoruz.

Küresel ekonomide bazı riskler de var. Önümüzdeki döneme ilişkin olmak üzere, Fed başta, gelişmiş ülkelerin para politikalarını daha hızlı şekilde sıkılaştırma ihtimali, bölgemiz başta olmak üzere jeopolitik riskler, küresel koruma eğilimleri önemli riskleri barındırıyor. Kısa vadede olumlu risklerle, olumsuz riskler birbirini dengeliyor. Önümüzdeki 3 yıla ilişkin bu, bizim için olumlu bir durum."

"Üretim, ticaret batıdan doğuya hızlı şekilde kayıyor"

Kısa vadede olumlu ve olumsuz risklerin birbirini dengelemesi dolayısıyla, bu risklere fazla odaklanmamak gerektiğini kaydeden Ağbal, uzun döneme odaklanılması önerisinde bulundu.

Naci Ağbal, orta ve uzun vadede global ekonomide güç dengelerinin hızlı şekilde değiştiğine dikkati çekerek, şunları söyledi:

"Üretim, ticaret batıdan doğuya hızlı şekilde kayıyor. Küresel ulaştırma güzergahları değişiyor. 2030-2050 yıllarında küresel ekonominin olağanüstü değiştiğine hepimiz şahit olacağız. Gelişmekte olan ülkeler, özellikle E-7 dediğimiz ülkelerin 2030'da, 2050'de küresel ekonomiden alacağı pay yüzde 40'ın, 50'nin üzerine çıkacak, bu olağanüstü bir değişim demek.

Gelişmekte olan ülkelerin önümüzdeki 10 yıllar içinde, özellikle orta ve yüksek teknolojili üretim içindeki payları da artacak. Yönümüzü, stratejimizi kurarken, küresel ekonomideki bu değişime odaklanıp, hedef pazarlar içine özelikle Asya ve Afrika pazarını takip etmemiz gerek."

"2018 tedbirleri için 8 milyar lira ayrıldı"

Ağbal, yapılan reformların bir miktar kaynak gerektirdiğini belirterek, şunları kaydetti:

"Son iki yılda Türkiye ve Türkiye ekonomisi karşılaştığı tüm sıkıntılardan nasıl çıkabilmiştir? Yapmış olduğumuz tasarrufu ve imkânı kullanarak çıkmıştır. 2016 Ağustos'tan itibaren uygulamaya koyduğumuz bütün tedbirlerin kamu maliyesine etkisi 11 milyar liradır. 2018 yılı bütçesinde yine aldığımız tedbirlerin karşılığı olmak üzere bütçeye 8 milyar lira kaynak koyduk.

Eğer bizim bütçe disiplinimiz sürdürülebilir olmasaydı, bütçe dengemiz bu kadar güçlü olmasaydı bu imkanları kullanamazdık. Bütçe disiplininin sürdürülmesi, mali disipline dikkat edilmesi hiç kimseye zarar vermez. Tam tersine hepimize, tüm ekonomiye, millete katkı verir."

Ağbal, gelecek yıl yatırımların daha da artacağını, piyasada oluşan güven nedeniyle istihdamın dah da yukarıya geleceğini vurguladı.

Geçen yıl karamsar tahminlerde bulunanların Türkiye ekonomisinin temellerinin sağlam olduğunu gördüğünü dile getiren Ağbal, "Şimdi 2018 yılına dair bir karamsarlık havası estirilmeye çalışılıyor. Bunu yapanların nedense hep aynı kişiler." diye konuştu.

Muhabir: Eda Fatma Topçu,Uğur Aslanhan,Eda Fatma Topçu