“Erzincanlı Türküler” Sevgili Fırat Kemahlıoğlu ve bir grup Erzincanlı gencin emek, alın terinin semeresi olarak oraya çıkmış bir albümün adıdır. Bu albüm; Davut Sulari’den Turan Engin’e, Aşık Beyhani’den Hafız Şerif’e, Sılbıslı Salih’ten Aşık Daimi’ye ve son olarak da Ali Ekber Çiçek’ten bu zamana kadar Erzincan’ın nidası olmuş on üç türkü ve yöresel oyun havalarından oluşmuş bir albümdür. Bununla da kalmayıp Erzincan ve civarındaki tarihi, turistik, coğrafi birçok değeri sergileyen bir klip de bu çalışma ile birlikte hazırlanarak internet ve sosyal medya üzerinden sunulmuştur.

Bu işin mimarı olan Fırat Kemahlıoğlu tarafından kaleme alınmış olan önsözünde ise;

“Urartular ve Selçuklular başta olmak üzere birçok medeniyete ev sahipliği yapan Erzincan, İpekyolu üzerinde de bir durak yeri olması sebebiyle nice farklı kavimlerden etkilenmiş ve günümüze kadar uzanan zengin bir kültür mirası bırakmıştır. Beraberinde, Keşiş ve Munzur dağları arasından süzülüp bulunduğu coğrafyaya hayat veren Fırat Nehri de nice hikâyeleri, aşkları ve gözyaşlarını biriktirmiştir sularında…

Evliya Çelebi’nin Seyahatname’sinde övgülere mazhar olmuş bu kadim şehrin topraklarından yetişen ozanların eserleri, Türk Halk Müziği repertuarının büyük bir bölümünü oluşturmaktadır.

Erzincanlı Türküler’ in amacı; bu nadide eserleri sonraki nesillere aktarmak ve yurdum insanının severek dinlediği birçok türkünün Erzincan Türküsü olduğunu onlara hatırlatmaktır.

Aynı zamanda, bu projenin yapımcısından müzik yönetmenine, eser sahiplerinden solistlerine kadar tamamının Erzincan’ın öz evlatlarından oluşması, Türkiye’de bir ilk niteliği taşımaktadır.

Diliyor ve ümit ediyoruz ki; Bu türkülerin gelecek nesillere taşınmasında bizim de bir katkımız olmuş olsun…

Bu eserleri bizlere miras bırakan ustalara ve ozanlara; Saygı, minnet ve rahmetle…”

denilmektedir…

Erzincan denilince aklımıza hep acılara yakılmış türküler gelir. Oysaki bu türküler sadece acılara yakılmış ağıtlar değildir. Onlar birer tarih vesikası, birer coğrafya makalesi, birer edebiyat eseridirler. Kimi zaman Fırat’ı, kimi zaman Munzur’u, kimi zaman da “Vardım Hint eline kumaş getirdim, açtım bedesten’i sardım oturdum…” dizelerinden Erzincan’da bir bedestenin varlığını öğreniyoruz. Yine Arziya’yı, Eziriz’i ve bu topraklarda yeşermiş nice medeniyetin varlığını da türküler bize söyleye gelmiştir.

Tarihin bir altın tepsi içerisinde bu topraklarda yaşayanlara ve bu topraklara sevdalı insanlara sunduğu değerleri; korumak, geliştirmek ve hayatta tutabilmek her yaştan, her kuşaktan insanın görevidir. Bu albüm, Erzincan’da devam etmekte olan kültürel çalışmaların bir halkası olarak ortaya çıkmıştır. Anadolu coğrafyasında her yönü ile büyük bir önem arz eden Erzincan kültürü yine Anadolu insanının hiçbir zaman vazgeçemeyeceği değerler yumağıdır.

Çok yakın zamanda adının,, yine adına yakışır bir caddede ilelebet yazılı olacağını göreceğimiz Şair, Rahmetli Metin Tombul’un deyimiyle;

Bana ne éllerin gülizarından
Benim gonca gülüm Erzincan kokar.
Gönlüm cayır cayır yansa narından
Ocağımda külüm Erzincan kokar.”

Diyorum ve bu topraklara sevdalı herkesi; proje aşamasından bu yana serencamını takip ettiğim, maddi manevi birçok zorluğu göğüsleyerek bu günlere kadar gelen bu esere sahip çıkmaya davet ediyorum…