Erzincan’da önceki gün akşam büyük bir facia yaşanacaktı ki mevlam yüzümüze baktı. Önlem falan bunlar hikaye kanımca.
       Allah korudu bizi kısacası.
       Gelin inceleyelim.
       Bir tanker düşünün içi LPG(Likid Petrol Gazı) dolu. Sakaltutan’dan Erzincan istikametine geliyor.  Şoförün acemiliğinden mi, aracın teknik probleminden mi bilmem ancak kamyonun freni boşalmış. Balataları nar gibi kıp kırmızı. Kısacası fitili ateşlenmiş dinamit gibi bir kamyon. Kamyonun sürücüsü konuyu tlefon vasıtasıyla 155’e bildiriyor. Ve Bu kamyon polis eskortluğunda şehir merkezine ! sokuluyor, Adliye ! önünde durduruluyor.
       Polis eskortluk yaparak önüne herhangi bir aracın çıkmasını engelledi. Önlem alan diğer polisler şehir merkezinde ki kavşakları tankerin kazasız bir şekilde geçebilmesi için boşalttı. Bu önlemler çok güzel şeyler. Pekiiiiiii, acaba bu tankerin gitmesi gereken en mantıklı yol neresi sizce diye bir düşünün.
       Konunun acemisiyim diye sordum kamyon şoförlerine.  Yıllarını şoför koltuğunda eritmiş olanlar; “freni boşalmış ve balataları ateş topuna dönmüş kamyonu durdurmak mantıklı değil” dediler. Bana da mantıklı geldi. Araç gittiği sürece balatalar kendini soğutuyormuş. Bu da olası bir yangın riskini engelliyormuş. Peki bu aracın balataları kıpkırmızı iken Erzincan’ın merkezine bu kamyonun sokulması nasıl izah ediliyor. Bunu anlamak mümkün değil. Birisi bana anlatsın. Bu LPG yüklü tanker neden yeni çevreyoluna, eski çevreyoluna sokulmadı. İtfaiye ile ortak buluşma noktası neden ayarlanıp ta daha şehre gelmeden kimsenin bulunmadığı bir mıntıkada durdurulup o ortamda soğutulmadı. Erzincan’ı pas geçip neden karayolu ile devam ettirilmedi ve gene insanların olmadığı bir yerde gerekli işlemler yapılmadı. Bunlar benim kafama takılanlar.
       Yüküyle kamyonun kendisi zaten bir bomba. Bu bombayı şehir merkezinde sokmaya çalışmanın nasıl bir mantığı var. Tam iş çıkışı, İnsanların evine gitmek için çaba sarf ettiği bir zaman dilimi. Mantığım almıyor. Basınımızda yer alan haberlerde facianın eşiğinden dönüldü gibi cümleler okuyunca bu eşiği nasıl buralara çektiğimizi merak ettim.
       Kısacası kendi facia eşiğimizi kendimiz yükselttiğimiz için mutsuzum.