İSTANBUL (AA) - İş dünyasındaki en büyük riskleri mercek altına alan Allianz 2019 Risk Barometresi'nde siber tehdit ilk kez, iş kesintisi ile birlikte birinci sırayı paylaştı.

Allianz Global Corporate & Specialty (AGCS) tarafından yapılan yıllık küresel iş dünyası riskleri anketi Allianz 2019 Risk Barometresi'nin 8'incisi yayımlandı.

Ankete ilişkin Allianz’dan yapılan açıklamaya göre, araştırma bu yıl, aralarında üst yöneticiler (CEO), risk yöneticileri, brokerlar ve sigorta uzmanlarının da bulunduğu 86 ülkeden 2 bin 415 uzmanın görüşleri ile rekor katılıma ulaştı.

Araştırmaya göre, siber risk; küresel olarak 2019 ve sonrası için iş dünyasının en büyük meselelerinden biri haline geldi. 2014 yılında dünya ekonomisine 445 milyar dolar zarar veren siber suçların neden olduğu zarar bugün 600 milyar dolara çıktı. Bu da doğal felaketlerden kaynaklanan son 10 yıllık ortalama 208 milyar dolar ekonomik zararın 3 katına tekabül etti.

Siber tehditler ile ilk sırayı yüzde 37 ile paylaşan ve iş dünyasının gelecek yıllarda karşı karşıya kalacağı bir diğer büyük risk ise "iş kesintisi" olarak öne çıktı. İş kesintisi, dünya genelinde üst üste 7 yıldır en büyük tehdit oldu. Özellikle ABD, Kanada, Almanya, İspanya, İtalya ve Çin için en büyük risk bu alanda belirlendi.

Küresel olarak sıralamadaki en büyük yükseliş ise yanıtların yüzde 13'ünde yer alarak 8. sırada bulunan iklim değişikliği ve yanıtların yüzde 9'unda yer alan 10. sıradaki kalifiye iş gücü yetersizliği risklerinde görüldü.

Ankette, şirketlerin Brexit, ticaret savaşları ve gümrük vergileri gibi etkiler yaratan mevzuat ve düzenlemelerdeki değişiklikler konusunda daha endişeli olduğu belirlendi. Söz konusu risk yüzde 27 ile 4. sırada yer aldı.

- Türkiye, doğal afetlerde en çok risk görülen 5 ülke arasında

2018 yılında dünyada fırtına, sel ve deprem gibi doğal afetler sonucu yaklaşık 146 milyar dolarlık ekonomik zararın gerçekleştiği tahmin edilirken, Allianz 2019 Risk Barometresi raporunda Türkiye, dünyada doğal afetler kategorisinde yüzde 52 ile en yüksek riskli 5 ülke arasında yer aldı. Arjantin, Şili, Endonezya ve Japonya da Türkiye ile birlikte ilk 5 ülke sıralamasında yer alan ülkeler oldu.

Rapora göre, dünyada afetlerin yol açtığı ekonomik kayıplar arttı ve iklim değişikliğinin sürmesi ile ilgili endişeler büyüdü. İşletmelerin ve sigorta şirketlerinin doğal afet riskini etkin bir şekilde yönetebilmek için dünyadaki değişen riskleri çok iyi gözleyip takip etmeleri gerekiyor.

Doğal afet dışında Türkiye için en fazla risk taşıyan unsur; tasarruf tedbirleri, emtia fiyatlarındaki artış, deflasyon ve enflasyon gibi makroekonomik gelişmeler olarak gösterildi.

Brexit sürecinin oluşturduğu belirsizlik, küresel ticaret savaşları ve gümrük vergilerinin mevzuat ve düzenlemelerdeki değişikliklerle ilgili kurumsal kaygıları körüklerken, iklim değişikliği, bu yılın küresel sıralamasındaki en büyük yükselişin gerçekleştiği unsurlardan oldu.

- "İnsan sermayesi dijital ekonominin kıt kaynağı"

Orta ve Doğu Avrupa'daki birçok ülke ile Birleşik Krallık, Kanada ve Avustralya'da görülen kalifiye iş gücü yetersizliği ise bu yıl ilk kez küresel iş dünyası riskleri sıralamasında yer aldı. Bu risk, değişen nüfus yapısı, Brexit'in yol açtığı belirsizlik ve dijital ekonomideki yetenek havuzunun sığlığı gibi faktörlerden kaynaklandı.

AGCS CEO'su Chris Fischer Hirs, araştırmaya ilişkin "Ağ bağlantısı ile birbirine bağlanmış günümüz toplumunda en büyük riski tam da bu anlamda yaşayan şirketler çok çeşitli yıkıcı senaryolar ve tetikleyicilere karşı planlar geliştirmeli." değerlendirmesinde bulundu.

Allianz Yardımcı Başekonomisti Ludovic Subran ise kalifiye iş gücünün ve daha genel olarak insan sermayesinin, dijital ekonominin kıt kaynağı haline geldiğini belirterek, şunları kaydetti:

"Yapay zeka, veri bilimi, siber risk ya da itibar riski yönetimi gibi öncül risk yönetimi alanlarında yetkinliğe sahip yeni çalışanların işe alımı konusunda şirketler arası rekabet, söz konusu pozisyonların çoğu daha 10 yıl öncesine kadar var olmadığı için oldukça kızışmış durumda. İhtiyaç duyulan becerilere sahip aday havuzunun sınırlı oluşu nedeniyle cazip maaş teklifleri bile yetersiz kalırken, işe alım konusundaki aciliyet hizmet içi eğitime de imkan vermiyor."