ANKARA (AA) - 27 Mayıs 1960 darbesi sonrası kurulan özel mahkemede, kamuoyu tarafından "Köpek Davası" olarak bilinen davada yargılanan Türkiye Cumhuriyeti 3. Cumhurbaşkanı merhum Celal Bayar, değeri, bilirkişi tarafından bin lira olarak tespit edilen hediye köpeğin, 20 bin liraya hayvanat bahçesine satılması nedeniyle suçlandı.

Türk Silahlı Kuvvetlerinin (TSK) 27 Mayıs 1960'ta yönetime el koymasının ardından Cumhurbaşkanı Celal Bayar ve Başbakan Adnan Menderes'in bulunduğu hükümet görevinden alınmış, Demokrat Partili milletvekilleri tutuklanarak Yassıada'ya gönderilmişti.

Yassıada'da özel mahkeme kuruldu ve 14 Ekim 1960'ta başlayan yargılamaların ilk davası, Afgan Kralı'nın Celal Bayar'a hediye ettiği köpeğin hayvanat bahçesine satışıyla ilgili dava oldu.

AA muhabirinin, Yassıada Yüksek Adalet Divanı Duruşma tutanaklarından derlediği bilgiye göre, duruşmanın Divan Başkanlığını Salim Başol yapıyordu.

Yassıada'daki duruşma salonunda, 14 Ekim 1960'da görülen davada Bayar, 5 aya yakın bir zamandan beri hücre hayatı yaşadığı için avukat dahi tutamadığını anlattı.

Kamuoyu tarafından "Köpek Davası" olarak bilinen davada Bayar, bu kadar küçük bir meseleden dolayı yüksek mahkemenin karşısına çıkmaktan duyduğu azabı dile getirdi.

Dönemin Afganistan Kralı'nın kendisine hediye ettiği köpeği hayvanat bahçesine sattığını anlatan Bayar, buradan gelecek parayla da İzmir köylerinde çeşme yaptırmayı planladığını aktardı.

Ancak Divan Başkanı Başol, köpeğin, hayvanat bahçesine karşılıksız verilmesi gerektiği üzerinde ısrarla durdu.

Bunun üzerine Bayar, daha önce farklı devlet başkanları tarafından verilen hediye hayvanları, karşılıksız hayvanat bahçesine verdiğini ancak şahsına hediye edildiği için bu köpeğin, bir bedel karşılığında satıldığını ifade etti.

Bayar, köpeğin satışından elde edilen paranın, milletin hayrına kullanıldığını söylese de mahkeme başkanı Başol'u ikna edemedi.

Başol, "Bu köpek bir kombinezon olarak 20 bin liranın temini için bir formül olarak kullanılmıştır." iddiasında bulundu.

Öte yandan Başol, bilirkişinin tazı için bin lira değer takdir ettiğini ileri sürdü.

Başsavcı Altay Egesel, 1959 yılının Şubat ayının ortalarında, çiftliğin köpeği tekabül ettiğini ancak satışın Ekim ayında yapıldığını hatırlatarak, bu süre zarfından köpeğin beslenme parasının çiftliğe ödenip ödenmediğini sordu.

Divan Başkanı Başol da köpeğin, Afganistan'dan Türkiye'ye nakli için ücret ödenip ödenmediği sorusunu yöneltti.

Kendisinin fiyat üzerinde durmadığını anlatan Celal Bayar, "Ben heyeti muhtereminizden rica ediyorum. Bütün mesuliyeti benim üzerime bırakınız. Zaten buraya bu meseleden dolayı gelişim benim için kafi bir azap ve işkencedir." ifadelerini kullandı.

Köpek, baskıyla alındı iddiası

Davanın ikinci celsesi 15 Ekim 1960'da görüldü.

Mahkeme Başkanı Başol, sanık Celal Bayar ve tanıklara, köpeğin çiftliğe satılmasında baskı yapıldığı iddiasına ilişkin sorular yöneltti.

16 May 2018 Çar 10:17Hayvanat bahçesinin amiri Haki Şemsettinoğlu ise "Baskı olmasa almazdık" ifadelerini kullandı.

Bunun üzerine müdafi avukat Emin Abdullah, Hayvanat Bahçesinin İdare Heyetince "Köpeğin bedelinin 2 bin sterlin olduğu ve 20 bin liraya alınması" hususundaki teklifin altında bu şahsın da imzasının olup olmadığını sordu.

Ancak Mahkeme Başkanı Başol, avukatın haklı sorusunu kabul etmeyerek, hayvanat bahçesi amiri Şemsettinoğlu'na da söz vermeden başka bir tanığı çağırdı.

"Hazine parasıyla çeşme yaptırmak istiyor"

Tutanaklardan, Bayar'ın kendisini savunamaması için dava dosyasının neleri içerdiği konusunda müdafi avukatlara bilgi verilmediği anlaşılırken, avukatların dosyayı görme talepleri ise ikinci celsede yoğun ısrarlar sonucu kabul edildi.

Avukatların, dosyayı okumak için mühlet istemesi üzerine Başsavcı, hem "mahkeme başkanı ve üyelerinin kıymetli zamanını, böyle küçük bir davadan dolayı almaktan duyduğu üzüntüyü" dile getirdi hem de iddianameyi yeniden okuyarak avukatların istediği süreyi doldurmaya çalıştı.

Öte yandan başsavcı, iddiasında, Celal Bayar'ı "Milli mücadele yıllarında millet cephede savaşırken, kendisinin Galip Hoca adıyla saklandığı Mursallı Köyüne devlet hazinesinden bir çeşme yaptırmak istiyor." sözleriyle tahrik etmeye de çalıştı.

Mahkeme başkanı, avukatların ısrarı üzerine davayı 20 Ekim 1960'a erteledi.

Köpeğin değerinin tahkikat talebi bile kabul edilmedi

Davanın 20 Ekim'de başlayan üçüncü celsesinde avukatlar, değeri iddianamede bin lira olduğu iddia edilen ancak 20 bin liraya satıldığı belirtilen köpeğin kıymetinin takdir edilmesini talep etti.

Başsavcının, "Köpeğin değerinin tahkikat talebini yersiz" bulduklarını söylemesi üzerine Mahkeme Başkanı Başol, köpeğin bedeli hakkında tahkikat yapılmamasına ittifakla karar verildiğini bildirdi.

Davanın üçüncü celsesi, Bayar'ın "Bir menfaat temini maksadıyla herhangi bir makama ne cebredilmiştir ne de tazyik edilmiştir, ne de manevi tesir altında bırakılmak istenmiştir. Mesele böyle olduğuna göre, yüksek mahkemenizin, adaleti temsil etmesi lazım gelen yüce divanınızın vereceği karar, benim için müspet olsun, menfi olsun o kadar mühim değildir. Yalnız bu meselede samimiyetin ve masumiyetin kabul edilmesini rica ederim" savunmasıyla son buldu.

"Köpek Davası"nın 24 Ekim 1960'ta görülen dördüncü celsesinde, davanın Anayasayı ihlal davasıyla birleştirilmesine karar verildi. Yassıada Mahkemesi tarafından 15 Eylül 1961 yılında idama mahkum edilen Celal Bayar'ın cezası, daha sonra müebbet hapse çevrilerek Yassıada'dan Kayseri Bölge Cezaevi'ne nakledildi.