ÇANAKKALE

Başbakan Binali Yıldırım, Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi'nin (ÇOMÜ) Akademik Yılı Açılışı ile fahri doktora tevcih törenine katıldı.

Troia Kültür Merkezi'ndeki tören, saygı duruşu ve İstiklal Marşı'nın okunmasıyla başladı. ÇOMÜ öğretim üyelerinin türkü dinletisinin sunulduğu törende, ÇOMÜ Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Süha Özden tarafından Başbakan Yıldırım'ın özgeçmişi ve ÇOMÜ Senatosu'nun fahri doktora tevcih kararı okundu.

Ardından ÇOMÜ Rektörü Prof. Dr. Yücel Acer tarafından Başbakan Yıldırım'a biniş giydirildi.  Kültür ve Turizm Bakanlığı'nın 2018 yılını "Uluslararası Troia Yılı" ilan ettiğine değinen Yıldırım, şunları kaydetti:

"Önümüzdeki yıl Çanakkale, hem yurt içinden hem yurt dışından daha fazla ziyaretçinin uğrayacağı bir yer olacaktır. Tarihi yarım adaya bakın. Eski halini düşünün, şimdiki halini düşünün. O büyük zaferi, o büyük direnişi bizlere miras bırakan ecdadımızın şanına yakışır hale getirmek boynumuzun borcuydu. Bunu da yaptık. Zannediyorum her yıl 18 Mart'ta, 24-25 Nisan'da 3 milyon civarında ziyaretçi geliyor. Yurdun her köşesinden geliyor, Hakkari'den, Sinop'tan, Edirne'den, Van'dan geliyor. Niye geliyor? Çünkü bir kahramanlık destanının yazıldığı yerdir. Bu neyi kazandırdı bize? Bu bize milli duygularımızın yaşatılması, toprak bütünlüğümüzün vatanıyla milletiyle ülkesiyle bağımsız bir cumhuriyet olduğumuzun ve hiçbir yıkıcı akımın ve faaliyetin bizi bu prensipten, bu ilkelerimizden vazgeçiremeyeceğinin dünyaya açık ilanıdır. Ülke aidiyet duygusunun yaşatılmasıdır. Bu başarılmıştır. Bugün Türkiye, etrafı ateş çemberi olan bir ülke olmasına rağmen, istikrarla kararlılıkla 2023, Cumhuriyetimizin 100. yılına emin adımlarla ilerlemektedir. Yakın tarihimizde bu kadar önemi olan Çanakkale'nin, hak ettiği konuma gelmesi gerekirdi, buna ihtiyaç vardı."

 "En ağır cezayı mutlaka alacaklardır"

Türkiye'nin aynı anda 3 terör örgütüyle mücadele eden tek ülke olduğunu, 15 Temmuz alçak darbe girişiminin arkasında FETÖ terör örgütünün olduğunu, bu örgütün 15 Temmuz'dan sonra artık tam anlamıyla açığa ve gerçek niyetlerinin ortaya çıktığını anlattı.

250 şehit, 2 bin 194 gazi olan, adeta bir savaş sonucu bağımsızlığın ve demokrasinin kazanıldığı bir sürecin arkasından hukuk içerisinde bu alçak örgütle mücadelenin tüm hızıyla devam ettiğini dile getiren Yıldırım, "Her ne kadar mahkemelerde tiyatro oynasalar da yargıyı yanıltmaya gayret etseler de terörist başının gönderdiği rüya tabirlerine göre rollerini oynasalar da hiç bir faydası yok. Hukukun içerisinde hak ettikleri en ağır cezayı mutlaka alacaklardır. Şehitlerimizin kanı yerde kalmayacak, gazilerimizin ahı yerini bulacak ve bunlar gerekli şekilde cezalandırılacak. Ben rektörümüzü tebrik ediyorum. Burası onların üslendiği önemli merkezlerden biriydi. Kararlı bir mücadele sonucu şimdi görüyorum ki burada bu mikrop temizlenme noktasına gelmiş." diye konuştu.

Üniversitelerin bir ülkenin gelişmesi için vazgeçilmez kurumlar olduğunu, 3 katlı entegral, diferansiyal denklemlerin öğrenilebileceğini ancak bunları öğrenmenin tek başına bir işe yaramayacağını belirten Yıldırım, şöyle devam etti:

"Bunlardan çıkaracağınız sonuçlar önemlidir. Bir olaya bakışınızın açısı ne kadar çok genişlemişse, ne kadar çok muhakeme yeteneği kazanmışsanız, ne kadar sorunları analitik düşünebiliyorsanız... Eğer bu ve buna benzer FETÖ gibi bölücü terör örgütleri gibi, marjinal, marksist, lenist örgütler gibi bölücü yıkıcı faaliyetlerin etkisinde kalmıyorsanız, o zaman üniversite size hak ettiğiniz bilimi, bilgiyi veriyor demektir. Bir bakıyorsunuz hiçbir birikimi olmayan, diploması olmayan bir adamın etrafında üniversite okumuş, profesör olmuş adamlar fırıl fırıl dönüyor. Yarım bıraktığı ekmeği kapıp yemek için birbiriyle kavga ediyorlar. Tabağında bıraktığı yemek için birbirlerine giriyorlar. Akla ziyan bir iştir. Böyle bir şey olur mu değerli kardeşlerim. Allah akıl, fikir vermiş, Allah bize engin bir muhakeme kabiliyeti vermiş. Tabii inancımız var, inanacağız ama inancımızın istismar edilmesine, kullanılmasına, belirli kötü niyetli örgütlere değerlerimizi satmayacağız. Kafalarımızı kiraya vermeyeceğiz. Bizim sahip olduğumuz değerler bize yeter. Nedir o değerlerimiz? Tek millet, tek bayrak, tek vatan, tek devlet. Bu bize yeter, başka birşeye ihtiyacımız yok. Birliğimiz, beraberliğimiz, toprak bütünlüğümüz, kardeşliğimiz."

Kuzey Irak'taki referandum

Yıldırım, Kuzey Irak'taki referanduma ilişkin de şu değerlendirmeleri yaptı:

"Kuzey Irak'ta bir referandum oldu. Efendim işte 'orada Kürtler'in daha iyi şartlarda yaşamasına niye karşı çıkıyorsunuz?' Kim vadediyor? Oradaki Kürtler'in daha iyi şartlarda yaşayacağını kim söylüyor? O referandumu bütün dünyaya inatla, Türkiye'nin ikazlarına inatla, Irak merkezi hükümetinin açıkça karşı çıkmasına, İran'ın, komşu ülkelerin karşı çıkmasına rağmen inatla yapmak isteyen, yapan bu yöneticilerin orada yaşayan Kürtler'i, Araplar'ı, Türkmenler'i, Asuriler'i, Ezidiler'i, Keldaniler'i düşündüğünü mü zannediyorsunuz? Kendi ikbal hırsları için, kendi iktidarlarının devamı için milyonlarca insanı maceraya sürüklemede tereddüt etmediler. Asıl sorunlar bundan sonra başlıyor. Düşünün orada bağımsız, yapay bir devlet. Kuzey, güney, doğu kapalı, Suriye de kapalı. Ne yapacak, nerede nefes alacak? Çok kısa sürede o insanlar, en önce onların karşısına çıkacak. Tebaandaki ahaline birşey yaparken kendini düşünmeyeceksin. Onların geleceğini düşünüceksin. Zaten bugüne kadar DEAŞ'tan, PKK'dan, çeşitli Irak'taki darbelerden, işgalllerden her türlü ezayı cezayı çekmiş bu insanlar. Yetmedi mi? Şimdi bir bela da siz ihtiraslarınıza kurban giderek bunlara reva görüyorsunuz."

Yıldırım, Kürt kardeşleriyle hiçbir problem olmadığını, Türkiye'de Kürdüyle, Türküyle, Lazıyla, Çerkeziyle, her mezhep ve meşrepten vatandaşla bir, beraber ve kardeş olunduğunu, 80 milyonun birlikte Türkiye olduğunu aktararak, aynı şekilde Irak'ta, Suriye'de yaşayan Kürt ve Türkmenler ile Araplar'ın da dindaş ve komşu olduğunu dile getirdi.

Ayrılık ateşini yakanların, bölgedeki sorunların çözümü için değil, sorunların daha da büyümesi için en önemli yanlışı yapanlar olduğuna dikkati çeken Yıldırım, "Bizim derdimiz bunlar. Hiçbir şekilde orada yaşayan insanlara, sivillere bunun bedelini ödetmeyeceğiz. Alacağımız her türlü tedbir bu yanlışı yapanlara karşı olacak. Hiçbir zaman masum halka karşı bir tedbir bizim şanımıza da yakışmaz, geçmişimize de yakışmaz, geleceğimize de yakışmaz." dedi.

"Türkiye'ye değen oy kaybediyor"

Başbakan Yıldırım, Türkiye'nin ikinci büyük mücadelesinin bölücü terör örgütü PKK olduğunu, bugün yine şehitler verildiğini belirterek, şehitlere Allah'tan rahmet, gazilere ve yaralılara şifa diledi.

Yıldırım, "Şunu büyük bir rahatlıkla söylerim ki son iki yıldır yaptığımız mücadele sonucu terör örgütü belini doğrultamaz hale gelmiştir. Çok değil iki yıl önce bir yılda dağa götürdükleri genç sayısı 3 binin üzerindeydi. Şu anda bu sayı onun altında. Götüremiyorlar. Çünkü gençler gördüler, çıkmaz yolu da gördüler, geleceği de gördüler. Gelecek Türkiye'de, gelecek Türkiye Cumhuriyeti'nin 80 milyonuyla bir ve beraber olmasıdır. Bunu gördü." diye konuştu.

Sadece güvenlik esaslı mücadelenin sürdürülmediğini, aynı zamanda sosyal, ekonomik ve kalkınma mücadelesini de eş zamanlı olarak yaptıklarını dile getiren Binali Yıldırım, geçen yıllarda başlatılan hendek, çukur siyasetinin şehirleri işgal etme girişimi sonucu bir tahribat olduğunu belirtti.

Yıldırım, ilçeler, belli başlı illerin neredeyse yerle bir olduğunu, bunların hepsinin yeniden inşa edildiğini vurgulayarak, şunları kaydetti:

"Büyük bedellere mal oluyor. Olsun. Kim için yapıyoruz? İnsanımız, milletimiz, geleceğimiz için yapıyoruz. Onun için değerli gençler ayrılıkçı söylemlere asla itibar etmeyin. Bunu yapanlara da en şiddetli şekilde cevabınızı verin. Bölücü olsun, din istismarcısı olsun, mezhep istismarcısı olsun, kim olursa olsun. Bugün yabancı düşmanlığı, İslam düşmanlığının Arupa'da ne kadar rağbet gördüğüne hep beraber şahit oluyoruz. Bu Avrupa'nın geleceğininin en büyük sorunudur, en büyük felaketidir. Yapılan seçimleri gördük, referandumda Avrupalılar'ın ortaya koyduğu iki yüzlülüğü gördük. Ülkemiz hakkında ne kadar yıkıcı söylemler içinde olduklarını gördük. Bundan fayda sağladılar mı? Katiyen sağlamadılar. Hollanda denedi. Kaybetti. Almanya denedi kaybetti. Kim denerse kaybediyor. Türkiye'ye değen oy kaybediyor."

Hanife Sevinç Muhabir: