RİZE (AA) - Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Anadolu Yayıncıları Birliğinin 24 TV-360'ta canlı yayınlanan programda gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu, soruları yanıtladı

Gelen son dakika bilgisi üzerine, Birleşmiş Milletler (BM) Genel Kurulunda, Filistin halkı için koruma talep eden karar tasarısının kabul edilmesini değerlendiren Erdoğan, "Filistinli sivillerin korunmasıyla ilgili Güvenlik Konseyi'nde ABD'nin veto ettiği karar tasarısı, Birleşmiş Milletler Genel Kurulu'nda 120 oyla kabul edildi. 8 ret, 45 çekimser. Amerika yine hüsrana uğradı." dedi."Neler yapılıyor haberleri yok"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, diğer cumhurbaşkanı adaylarının havaalanı köprü, "Milli marka, milli üretim, sanayileşme, kendi tankımızı, topumuzu tüfeğimizi niye yapmıyoruz da yol, kaldırım, köprü yapıyoruz" şeklindeki eleştirilerinin hatırlatılması üzerine, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Bunlar bizi takip etmiyorlar, takip etseler dahi, bilseler dahi yaptıklarımızı hiçbir zaman 'yapıyor' demiyorlar. Şu anda biz savunma sanayinde ilk göreve geldiğimizde yüzde 20 civarındaydı yerli sanayi üretimi, şimdi bu yüzde 65. Biz dışa bağımlılıktan bu oranda artık kurtuluyoruz. Şu anda Türkiye artık insansız hava araçlarını üretiyor mu? Üretiyor. Silahlı insansız hava araçlarını üretiyor mu? Üretiyor. Şu anda mesela tüfeklerde üretime geçtik, yapıyoruz. Aynı şekilde şu anda tankta prototip yapıldı, seri üretime geçilecek. Zırhlı taşıyıcılarda alternatifli zırhlı taşıyıcılarımız var. Mesela TOMA'lar vesaire bütün bunlar artık Türkiye'de yapılır hale geldi. Şimdi her geçen gün öz güven de arttığı için biz bu noktada yerli motorumuzu da yapar hale geliyoruz. Bunu yaptığımız andan itibaren zaten bu iş çok daha ileri kademelere taşınmış olacak."

Atak helikopterinin yapıldığını anımsatan Erdoğan, "Şimdi Atak helikopterlerini ben Sayın Berlusconi'nin İtalya Başbakanı olduğu zaman onunla görüşerek İtalyanlarla ortaklaşa bir üretime geçtik. Şu anda biz Atak helikopterlerini üretiyoruz ve hatta hatta ihracata da bu noktada Atak helikopterlerine de başladık, bu noktaya geldik. Bunların bunlardan haberleri yok ki. Türkiye'de savunma sanayinde neler yapılıyor haberleri yok." ifadesini kullandı.

"Kendi milli, yerli tüfeklerimizi üretir hale geldik"

Eğitim uçağı Hürkuş'u yapar hale geldiklerine işaret eden Erdoğan, "Ama bunlara sor, bilmezler. Bunlar dertli değil, biz dertliyiz. Mesela bizim şimdi kendi milli, yerli tüfeklerimizi üretir hale geldik, bunları yapıyoruz." dedi.

"Böyle bir hedefleri de mi yoktu muhalefetin?" şeklindeki soru üzerine ise Erdoğan, şunları kaydetti:

"Hayır, hiçbir zaman olmadı ki. Allah rahmet etsin Nuri Demirağ, Sivaslı. Nuri Demirağ yerli uçağı yaptı CHP zihniyeti o zaman Nuri Demirağ'ın bu üretiminin önüne geçerek o fabrikayı gaz ocağı fabrikasına dönüştürdü. Bunların mantığı, anlayışı bu. Bunlar Türkiye'de bir yerli, milli sanayi olması diye bir dertleri yok ki. Bir yerlerden aldıkları talimat neyse o talimatın gereğini yerine getiriyorlar. 'Yapma, etme, biz size veririz, işiniz mi yok ya, ne gerek var', çünkü bunlar müstemleke. Müstemleke yapıdan başka bir şey bekleyemezsiniz ama biz kendi irademizi koyduk.

Çünkü İsrail, bize 10 tane İHA verdi, Heron ve daha sonra arıza yaptı 2 tanesi, 8'i şu anda yarı kullanılabilir durumda. Böyle bir vaziyette. Amerika ise 'kongre izin vermiyor' diyerek bize insansız hava aracını vermedi. Kötü komşu ev sahibi yapar, biz şimdi kendi üretimimizi kendimiz yapıyoruz, hamdolsun artık ev sahibi konumuna gelmiş bulunuyoruz."

Erdoğan, "Yunanistan'ın S-300'leri var. Şu anda onda S-300 varken ona böyle bir şeyi söylemiyorsun. Öbür tarafta NATO dışında aynı şekilde Suriye'de bunlar var, her hangi bir şey söylemiyorsun. Türkiye'ye gelince böyle bir takılma politikası, bunu anlamak mümkün değil." dedi.

"Rusya ile ortaklaşa bir üretime gireceğiz"

Türkiye'nin Rusya'dan alacağı S-400 füzelerine ilişkin Erdoğan, bazı NATO ülkelerinin S-400'lerin NATO konseptine ters olduğunu söylediğini anımsattı.

NATO Genel Sekreteri Jens Stoltenberg'in ise buna karışamayacaklarını, Türkiye'nin kendi tasarrufu olduğunu ifade ettiğini belirten Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Yunanistan'ın S-300'leri var. Şu anda onda S-300 varken ona böyle bir şeyi söylemiyorsun. Öbür tarafta NATO dışında aynı şekilde Suriye'de bunlar var, herhangi bir şey söylemiyorsun. Türkiye'ye gelince böyle bir takılma politikası, bunu anlamak mümkün değil. Biz savunma sanayiine yönelik kendi ihtiyacımız olan ne gerekiyorsa bunların gayreti içindeyiz. Paranız olsa bile vermiyorlar. Ben kendi silahlarımı niye yapmamayım? Biz dedik ki 'Bunları beraber yapalım', ona da gelmiyorlar. Rusya bize sağ olsun çok uygun şartlarda kredi verdi. Hem de işin ikinci, üçüncü kademesinde ortaklaşa bir üretime gireceğiz. Ayrıca S-500'lerin ortak yapılması konusunda Rusya'ya teklif yaptım."

Erdoğan, 12 Haziran'da açılışı yapılan Trans Anadolu Doğalgaz Boru Hattı'na (TANAP) ilişkin bir soru üzerine, bunun Türkiye'nin ne kadar stratejik konumda olduğunu gösteren önemli bir proje olduğunu vurguladı.

Birbirinin alternatifinin olmadığı ama Türk Akımı Projesi'nin de aynı şekilde önemli olduğunu ifade eden Erdoğan, "Bunların hepsi Türkiye'yi hat haline getiriyor. Buradan Avrupa'ya dağıtımı yapıyoruz. Avrupa şu anda bizden bunu satın alma durumuna gelecek. Sayın Putin, 'Bu konularda karar Türkiye'nin' diyor. Aynı şekilde TANAP ile alakalı biz sıkıntıya düştüğümüz anda oranı, miktarı artırabilme imkanına sahip olacağız. Bizim için doğalgaz olayı tehlike veya tehdit olmaktan çıkıyor." diye konuştu.

"Türk Akımı, TANAP bize güç katıyor"

Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Türkiye'yi gaz arzıyla tehdit mi ediyorlar?" sorusuna şu yanıtı verdi:

"Etme durumları olabilir. Şu anda Rusya bizim üzerimizden geliyor. Bulgaristan geçmişte bir yanlış yaptı, almadı. Alsaydı bu bizim için talihsizlik olurdu. Şimdi bizim üzerimizden geçmesi bize çok ayrı bir güç kattı. En yüklü doğalgazı biz alıyoruz Rusya'dan. Türk Akımı, TANAP bize güç katıyor. Batı, TANAP'tan kullanırken Türkiye ve Azerbaycan dayanışmasının en güzel örneğini de bulacak. Biz böylece burada stratejik bir konumda temsil görevini ifa edeceğiz."

Erdoğan'a, "CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, büyük projelere daha önce karşı olduklarını söylüyordu ama şimdi karşı olmadıklarını, kullanılan bütçeye karşı olduklarını söylüyor. Sizin döneminizde sermayenin tabana yayılmadığı yönünde eleştiriler de var. Buna katılıyor musunuz?" sorusu yöneltildi.

Bunun üzerine Erdoğan, "Bu adamlar ekonomiyi bilmiyor. Bunlar zannediyorlar ki ekonomi sadece cepteki paradır. Ekonomi sadece cepteki para değildir." ifadelerini kullandı.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, ekonomide özellikle "kaynakların çeşitlendirilmesi" diye bir tez olduğunu, göreve geldikten sonra bunu yaptıklarını anlattı.

Kendi bütçelerini kullanmadan, yap-işlet-devret ve kamu-özel ortaklığını devreye soktuklarını vurgulayan Erdoğan, şunları kaydetti:

"Bunları yapmak suretiyle parayı kim buluyor? İşi yüklenecek olan firma buluyor. Sadece bizden zaman zaman Hazine garantisi istedikleri oluyor. O da bizim için çok çok önemli bir yük değil. Biz bu şekilde yüklenici firmalar ile anlaşırken yüklenici firma çok seri olarak üretimi yapmak durumunda kalıyor. Ne kadar erken bitirirse kendisi de o kadar para çabuk kazanacak. Onun için işe önem veriyor, sıkı tutuyor. Hastanelerde, yollarda, köprülerde, Marmaray'da bu anlayışla Türkiye'yi ayağa kaldırdık. Yüksek Hızlı Trenler de aynı şekilde. Bazıları 'Türkiye'de ekonomi zor durumda' diyor. Türkiye'de ekonomi zor durumda olsa bu yüklenici firmalar bu kredileri, rakamları nereden bulacaklar?"

Erdoğan, Moody's'in Türkiye hakkında kararlarına ilişkin, "İnşallah 24 Haziran'dan sonra o Moody's'e bir operasyon biz çekeceğiz. Biz Moody's'in üyesi olmadığımız halde olur olmaz açıklamalar yapıyor. Sıfır açıklaması yaptı, büyüme 7,4 çıktı. Ayıp denen bir şey var. Sen bu kadar önemli konumda bir firma olacaksın ve 'Türkiye'yi nasıl karalarım, onu nasıl zor duruma sokarım' diye adımlar atacaksın. Başaramayacaklar." değerlendirmesini yaptı.

"OHAL 24 Haziran'dan sonra kaldırılacak mı?"

Muhalefetin OHAL nedeniyle rahat kampanya yapamadığı yönündeki eleştirileri hatırlatılarak, "OHAL 24 Haziran'dan sonra kaldırılacak mı?" sorusuna karşılık Erdoğan, şöyle konuştu:

"OHAL'in kampanyalara yansıyan en ufak yanı yok ki. Bir tane örnek versinler, OHAL nerede hangi kampanyayı engelledi? Bir defa bu OHAL, bizim göreve geldiğimiz zamandaki OHAL değil. Bu OHAL, tam aksine şu andaki terör tehdidi altındaki bölgeleri, bu tehditten kurtarmaya yönelik bir güvenlik tedbiridir. Biz göreve geldiğimizde OHAL vardı. Biz bir ayda kaldırdık. Bize o zaman 'Sadece OHAL'i kaldırın yeter' dediler ama yetmedi. Ondan sonra da terör aldı başını yürüdü. 24 Haziran'dan sonra bu göreve devamım halinde ilk işimiz inşallah OHAL'i kaldırmak olacaktır. OHAL'i kaldırmak demek, tamamıyla yok etmek, geri dönmemek anlamında değil. Biz terörü gördüğümüzde en sert tedbir neyse onu yine alırız. Fransa OHAL'i kaldırdı mı tamamen?"

Batı'da İslam düşmanlığı

Programda Cumhurbaşkanı Erdoğan'a, son dönemde Batı'da İslam karşıtlığının yükseldiği hatırlatıldı.

Erdoğan, bu soruya ilişkin şu açıklamalarda bulundu:

"Sabırla 24 Haziran'ı bir atlatalım. 24 Haziran'dan sonra özellikle Batı'nın güçlü ülkelerine gerekli olan tavırları, tedbirleri biz de koyacağız. Birinci derecede Almanya ile bunları konuşacağız. Bu gidiş, gidiş değil. Şu anda Almanya, tamamen FETÖ teröristleri ile tıklım tıklım dolu. Hepsi orada cirit atıyor ve bunlar marka isimler. Amerika, Hollanda, Belçika öyle. Buralarda tabii PKK/PYD/YPG var. Hepsi buralarda. Bunlara karşı aldığımız bizim de sinyaller, istihbarat teşkilatımızın tespitleri var. Eğer dost isek, NATO'da berabersek, AB'ye müzakereciysek gelin bu işleri çözelim diyeceğiz. Bu adımları da beraber atmayı planlıyoruz. Başka çaremiz yok."

"ABD silahları geri toplayacak"

İdlib'in kontrolünün Afrin ile başladığını ifade eden Erdoğan, şunları kaydetti:

"Afrin'i halledince, orada yaklaşık 2 bin kilometrekarelik alan kontrol altına alınınca, 12 tane gözetleme kulesi bizim kontrolümüze verildi. Onlarla beraber İdlib olayı kontrole alındı. Burada gerek İran gerek Rusya ve gerek Türkiye'nin üçlü olarak iyi bir koordinasyonu. Hala da bu devam ediyor. İşin merkezi yönetimle olan kısmını ise zaten Rusya falan götürüyor ve burada bizim şimdi Tel Rıfat ve en son Münbiç olayı. Münbiç'te de bildiğiniz gibi."

ABD Dışişleri Bakanı Mike Pompeo ile Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu'nun 4 Haziran'da Amerika'da bir araya geldiğini ve görüşmeler yapıldığını anımsatan Erdoğan, şu değerlendirmede bulundu:

"Şu anda biz belirlenen takvimle Münbiç'te çok daha iyi bir mesafe alacağımıza inanıyoruz ve süratle de şu anda bu gidiyor. Onlar Fırat'ın doğusuna gitmek suretiyle bu işi rahatlatacaklar ve sözünü verdiler. Üstelik bir de tabi bu silahların üzerindeki kendi seri numaralarıyla filan geri toplayacaklar. Bunun sözünü verdiler. Eğer bunlar, bu seri numaralarıyla bunları geri toplarlarsa oradaki sıkıntı daha da aşılmış olacak. Bunu ben önemli bir gelişme olarak görüyorum. Bu kayıtlar Dışişleri Bakanımız da ve Bakanlıkta zaten var. Biz de burada gerek sayın Putin gerek sayın Ruhani telefon diplomasisiyle süreci takip ediyoruz. Temennim odur ki, bu işi bir defa süratle bitirelim. Koalisyon güçleriyle Türkiyeydi, Rusyaydı, Ruhaniydi aramızda bir sıkıntı yaşanmasın."

"Aday olmak sana böyle bir özgürlüğü getirmez"

"Bir siyasi parti başkanı çıkıyor 'girmesinler', birisi 'Kandil'de zaten terörist kalmadı' diyor. Muhalefetin terörle mücadelede özellikle Kandil ile ilgili değerlendirmelerini nasıl görüyorsunuz?" sorusunu Erdoğan, şu şekilde yanıtladı:

"Bir defa çok açık net ortaya koyalım. Şu anda muhalefet Türkiye'de var mı? Türkiye'deki muhalefet iş yaptırmama üzerine kurulmuş. Mesela terörle mücadele diye şu anda bay Muharrem'den bir şey duydunuz mu? Bay Kemal'den terörle mücadele adına bir şey duydunuz mu? İşte kalkıyor Edirne'de cezaevinde terör örgütü PKK'nın arkasında durduğu bir kişiyi gidip ziyaret ediyor. Bu nasıl bir anlayıştır?

7 Haziran seçimlerinden sonra 53 tane Kürt kardeşimi öldüren bunlar değil mi? Bunlar. 'Sokağa dökülün' demedi mi? 'Sokağa dökülün' dedi. 15 yaşındaki Yasin'i öldürenler bunlar değil mi? Üzerinden arabayla geçenler bunlar değil mi? Bütün bunlar oradaki yakıp, yıkanlar vesaire bunlar değil mi? Bunlar. Peki bunlara karşı ne yapabildik? Onların bunlara karşı herhangi bir tavrı oldu mu? Olmadı. Şu anda neymiş? CHP'si de olsun, diğeri de olsun dedikleri ne? 'Bir Cumhurbaşkanı adayı cezaevinde duramaz' diyor. Ne demek ya? Aday olmak sana böyle bir özgürlüğü getirmez. Olduğunda içerideydi. Orada zaten bir eksiklik var, bir yanlışlık var. Yani biz burada illa mahkumiyeti adaylık şartları arasında saymamamız lazım. Tutuklu da olsa bence tutuklu olan kişide aday olamaz, olmamalı. Çünkü bu bir kaçamak yoldur. Buna niye böyle bir fırsatı biz verelim?"

Erdoğan, Demirtaş'ın TRT'de yapacağı konuşmasına değinerek, "Öyle veya böyle şimdi bu şartlar içerisinde tabi gelecek işte 5 dakika, 10 dakika neyse TRT'de konuşmasını da Edirne'de cezaevinden çekim yapılmak suretiyle yapacak. Burada bunlar kalkıp, 'iktidar engelledi' deyip, oradan bir rant elde etmenin gayreti içerisine de girebilirler. Bir mağduriyet pozisyonuna da girebilirler. Ben arkadaşlara onu söyledim. 'Bırakın' dedim, mağduriyet imkanını bunlara vermeyin, bırakın. YSK ile de görüşün gitsinler orada cezaevinde çekimi yapsınlar. Zaten bunlar canlı yayın değil, malum. Ondan sonra da konuşması neyse bu konuşması yayınlanır. Olay bu." diye konuştu.

"Hangi zenci Türk? Senin böyle bir derdin oldu mu?"

Erdoğan, "Sayın Muharrem İnce'nin açıklamaları var; sizi 'beyaz Türk' olmakla itham ediyor. 'Ben zenciyim' diyor. Bu kategorik ayrım konusunda ne söylersiniz?" sorusu üzerine, şöyle konuştu:

"Bunların karakterinde var, yapılarında var. Böyle kasketi takmakla adam çiftçi olmuyor veya traktöre binmekle adam çiftçi olmuyor, geç o işleri. Şimdi onu yaparken öbür taraftan da deniz sefasındaki hayat, onlar da bir şeyi ortaya koyuyor. Hele hele ramazan gününde deniz sefaları çok daha farklı. Bizi konuşturtmasınlar, bizim edebimiz buna müsaade etmez, biz bunları konuşmayız. Biz, ne beyaz ne zenci böyle bir şeyin içerisinde değiliz. Biz bu millete efendi değil, hizmetkar olmaya geldik. Eğer bu ülkede 'zenci Türklerden' bahsediliyorsa o biziz çünkü bizim yavrularımız okulların kapısından geri döndürüldü ve bizim yavrularımız bu ülkenin üniversitelerinde okutulmadı. Kızlarımız, çocuklarımız imam hatip okullarından mezun oldular, katsayı engeline takıldılar. Tabii onları (kendi çocukları) kastediyorum."

"Şimdi sen neyi konuşuyorsun ya? Hangi zenci Türk? Senin böyle bir derdin oldu mu?" ifadelerini kullanan Erdoğan, "Bizim böyle dertlerimiz oldu, biz bunları yaşadık ve bizim çocuklarımız ülkemizde üniversite okuyamadılar, gittiler yurt dışında okudular. Kızlarım da oğullarımdan bir tanesi o da yurt dışında okudu ve başarılı da oralarda ilim tahsil ettiler. Kızlarım da oğlum da hepsi de. Onlara konulan bu engel neyin engeliydi? Beyaz Türk olmadıkları için mi? Şimdi kalkıyorsun lafını yapıyorsun. Laf ola beri gele, yok öyle bir şey." değerlendirmesini yaptı.

"Neyin apoletini söküyorsun?"

İnce'nin Erhan Afyoncu ile ilgili sözlerine tepki gösteren Erdoğan, "Ondan sonra kalkıyorsun Erhan Afyoncu'ya takılıyorsun. Erhan Afyoncu kim, sen kim? Erhan Afyoncu'nun atılacak tırnağı olmazsın. Biz öyle bir insanı oraya getirdik, koyduk. Aynı şekilde dekan arkadaşın durumu da öyle. Aynı şeyi bu, İsmail Metin Paşa'ya yapmadı mı? İsmail Metin Paşa bir kahraman, sen kalkıyorsun onun apoletlerini sökecekmişsin. Kimsin sen ya? Neyin apoletini söküyorsun? O apoleti sen takmadın ki. O apoleti millet taktı. Dolayısıyla o da cephelerde, o dağlarda, Cudi'de, Gabar'da, Tendürek'te, buralarda teröristlerle savaştı, hala savaşıyor. Afrin'de aynı şekilde. Sen nerede, kiminle savaştın? 15 Temmuz'da verdikleri mücadele ortada. Sen ne yaptın? Siz teröristlerle beraber yürüdünüz." diye konuştu.

"Raporu hazırlayanlar kendi avukatları"

"FETÖ elebaşının iadesine ilişkin usul hatası tartışması ve Adil Öksüz'ün Almanya'da görüldüğü şeklinde bugün bir haber yansıdı, bu konularda ne dersiniz?" sorusu üzerine Erdoğan, şu yanıtı verdi:

"Bir defa FETÖ ile ilişkili olan o konu noktasında tamamen olay zaten kendisi de inkar ediyor, yalan. Kim inkar ediyor; Bay Kemal. Hatta televizyonlarda filan da yayınlandı. Bizden Adalet Bakanlığına gelip dosyaları incelemek istediler, ben de arkadaşlara 'Tamam gelsinler' dedim. Dört kişiyi gönderdiler, bunlardan bir tanesi de FETÖ'cü ve geldiler incelemelerini yaptılar, kendileri Bay Kemal'e raporu verdiler. Muharrem İnce'ye gittiğini de o söylüyor ve o raporda da 'Buna göre Amerika FETÖ'yü iade etmeliydi' diyor. Kim diyor? Bay Kemal diyor. Peki Bay Muharrem ne diyor? 'Bir şey yok' diyor, 'olay hep gazete kağıdı.' Şimdi bunların hangisine inanalım? Bay Muharrem böyle diyor, Genel Başkanı Bay Kemal böyle diyor. Adalet Bakanlığı da açıyor onlara her şeyi. Raporları hazırlayan kim? Cumhuriyet Halk Partisinin gönderdiği kendi avukatları."

"Bunu milletime bu şekilde anlatmam lazım ki milletim oyunu verirken yanılmasın çünkü bu tarihi bir oylama." ifadesini kullanan Erdoğan, "24 Haziran sıradan bir oylama değil, Türkiye küllerinden çok farklı bir şekilde zaten doğruluyor. 16 aydır bu süreç devam ediyor, inşallah bu 24 Haziran'da da bu süreç aynı kararlılıkla devam edecek. Bütün mesele burada benim vatandaşımın, benim halkımın Türkiye'nin dört bir yanında eğitimden sağlığa, sağlıktan adalete, emniyete, ulaşımdan turizme, dış politikaya bütün bu alanlarda yapılanları gayet iyi değerlendirmesi ve ona göre de oyunu kullanması." diye konuştu.

"Adam büyümenin tanımını bilmiyor..."

Erdoğan, 1 milyona yakın taşeron işçinin kadroya geçirilmesine ilişkin soru üzerine bu konuya da değindi.

Bütün bu hesapların dört dörtlük yapıldığını anlatan Erdoğan, şöyle devam etti:

"1 milyona yakın taşeronlar yanında çalışan insanlara kadro verildi, bundan daha güzel birşey olabilir mi? Bu bir defa devrimdir ve bu riski, bu hesabı üstlenen bir iktidardır ve maalesef utanmadan şunu söyleyebiliyorlar: Malatya'da konuşuyor 'Sizin cebinize bir şey girdi mi?' diyor, 7,4 büyüdük ya... G-20'de Hindistan'ın arkasından ikinci sıradayız, OECD ülkeleri arasında birinci sıradayız. 'Sizin cebinize bir şey girdi mi?' diyor, 'Ne büyümesi?' diyor. Adam büyümenin tanımını bilmiyor, böyle bir durumla karşı karşıyayız ve sadece şu işsizlikle mücadelede işsizler ordusunu ortadan kaldırıp da 1 milyonu aşkın işsizi iş sahibi yapmak, taşeronlar noktasında bu insanlara kadro vermek, bunlar büyümenin en önemli işaretleri ama bilmiyor ve kalkıyor 'Bu sadece zenginlerin, rantiye sınıfının aldığı imkanlardır.' diyor."