ANKARA (AA) Beşşar Esed rejimi, haziran 2012'de Cenevre'de başlayan ve 8. turu sona eren Suriye krizine çözüm arayışlarını çıkmaza soktu. Rusya'nın sağladığı askeri avantaj ile ABD'nin askeri ve diplomatik baskı uygulamaması, rejimi Ceneve'den kopma noktasına getirdi.

Suriye iç savaşı 7. yılını doldurmaya yaklaşırken, BM çatısı altındaki siyasi çözüm çabaları haziran 2012'den beri sürüyor.

Türkiye ve Rusya'nın öncülük ettiği Astana süreci, Esed rejimi ve İran destekli grupların saldırıları ile çatışmaları önemli ölçüde kontrol altına almış, böylece 1 yılı aşkın aradan sonra taraflar geçen şubat ayında yeniden Cenevre'de bir araya gelmişti.

Yıl boyunca yapılan 5 tur müzakerede, Esed rejimi, BM Güvenlik Konseyi'nin 2254 sayılı kararında belirlenen siyasi geçiş gündemi yerine, kendi eklettiği terörle mücadele başlığına odaklandı.

Rejim, muhalifleri terörist olarak yaftalarken, Rusya ve Mısır kendilerine yakın buldukları ancak tabanları bulunmayan bazı grupları diplomasi sahnesine çıkardı. Rusya'nın baskısıyla Moskova ve Kahire yönetimlerine yakın bazı grupların Cenevre sürecine dahil edilmesi, rejimin elini güçlendirdi. Esed rejimi, karşısında muhatap alabileceğini tek vücut bir muhalefet bulunmadığını savunmaya başladı.

Muhalifler ise son turda rejimin bahanesini boşa çıkarmak için Moskova ve Kahire gruplarını içlerine alarak masaya geldi.

Buna rağmen, 28 Kasım'da başlayan ve 3 hafta süren 8. tur görüşmelere yine, rejim heyetinin doğrudan müzakereleri reddetmesi, siyasi geçişi konuşmaktan kaçınması ve askeri saldırıları damga vurdu.

Son turda, müzakereleri önemsiz gösterme çabası içine giren Esed rejimi, 5 gün boyunca BM, yabancı heyetler ve muhalifleri Cenevre'de bekletti.

Muhaliflerin oluşturduğu Müzakere Yüksek Komitesi Başkanı Nasır Hariri, son akşam yaptığı açıklamada, rejimin dolaylı müzakereler esnasında dahi Doğu Guta'ya saldırmaya devam ettiğine dikkati çekti. Hariri, rejimin siyasi sürecin altını oyduğunu, gündem maddelerini görüşmeyi reddetmesi nedeniyle de yeni bir tura ihtiyaç olmayabileceğini dile getirdi.

Mistura, ilk defa rejimi suçladı

BM Suriye Özel Temsilcisi Staffan de Mistura da görüşmelerin başarısızlıkla sonuçlandığını açıklarken, ilk defa rejimi sorumlu tuttu.

Mistura, muhalefet heyetinin görüşmelerin içeriğini oluşturan geçiş yönetimi, anayasa, seçimler ve terörizmle mücadeleden oluşan 4 temel başlığın tamamını masaya yatırdığını, rejim heyetinin ise sadece terörizm başlığına odaklandığını söyledi.

Rejimin bahanelerinin "kabul edilebilir" ve "mantıklı" olmadığını kaydeden Mistura'nın sözleri, kendisinden önceki iki özel temsilci Kofi Annan ve El Ahdar el-İbrahimi'yi anımsattı.

Annan: "Planı rejim uygulamadı"

İç savaşın ikinci yılında BM-Arap Birliği özel temsilcisi olarak, kendi ismiyle anılan planı rejimle müzakere eden Annan, 7 Haziran 2012'de yaptığı açıklamada, rejimin planı uygulamadığını söylemişti.

BM Güvenlik Konseyi'ni Esed'e baskı yapmaya çağıran Annan, ülkede artan şiddette birincil sorumlunun rejim olduğunu vurgulayarak, 2 Ağustos 2012'de istifa etmişti.

İbrahimi: "Rusların baskısıyla katıldı"

Annan'dan sonra 21 aylığına arabuluculuk görevini İbrahimi devraldı. İbrahimi, 13 mayıs 2014'teki istifasından 3 ay önce, 3. tur görüşmelerin ardından yaptığı açıklamada, şiddetin azaltılması ve ardından geçiş hükümeti kurulması tekliflerinin rejim heyetince bloke edildiğini dile getirmişti.

İbrahimi, rejimin tutumunun "geçiş hükümeti konusunu hiçbir zaman görüşmek istemediği" yönünde şüphe uyandırdığını belirtmişti.

Ekim 2015'te verdiği bir röportajda Brahimi, "Rejimin Rusların baskısı nedeniyle görüşmelere katıldığının gün gibi aşikar olduğunu, muhaliflerin terörist olduğunu söylemekten başka bir şey yapmadığını" itiraf etmişti.

ABD'nin "yokluğunda" Soçi'ye doğru

Beşşar Esed rejiminin 5,5 yıldır üç farklı BM arabulucusu ile girdiği müzakerelerdeki engelleyici tutumu büyük ölçüde Rusya'nın desteğiyle sağladığı askeri avantajdan kaynaklanırken, ABD geri planda kalmayı tercih etti.

Barack Obama yönetimi, Suriye iç savaşına yönelik politikasını, DEAŞ tehdidinin ortaya çıkmasından itibaren örgütün çevrelenmesinde ana aktör olduğunu düşündüğünü PYD/PKK'ya destek vermeye odakladı. Obama'nın 2012'de Esed'in kimyasal silah kullanmasına askeri yanıt vereceği restinin boşa çıkması, Rusya'yı cesaretlendirdi. Ilımlı muhaliflere yönelik eğit-donat programının başarısız olması ve başkanlık seçimi süreci, ABD'nin Suriye'de Rusya'ya geniş alan açmasına sebep oldu.

Obama yönetimi, "Esed'siz Suriye"den yana tutum sergilese de zaman içinde Esed rejiminin çökmesi halinde iktidarı "İslamcı güçlerin" ve DEAŞ'ın ele geçireceği korkusu ağır basmıştı. Rusya'nın bu korkudan istifade etmesiyle, zaman içinde ABD'nin söylemi Esed'in "derhal gitmesi"nden "orta vadede gidebileceğine" dönüştü.

Rusya etkisiyle 2015'in sonunda kabul edilen ve siyasi geçişin yol haritasını çizen 2254 sayılı BMGK kararı, geçiş hükümeti, anayasa ve seçimler için 2 yıllık bir zaman dilimi öngörerek, Esed rejiminin iktidarda kalmasına ön ayak olmuştu.

Şubat ayında yönetimi Donald Trump'ın devralması, ABD'nin tutumuna değişiklik getirmedi. Son 5 turda da Cenevre'de ABD varlığı hissedilmedi. ABD’nin Suriye Özel Temsilcisi Michael Ratney, görüşmelerin "bir şekilde sürdürülmesi"ni teşvik ederek, Cenevre'de ikili görüşmeler yapmayı tercih etti.

Bu durum, Rusya'nın Astana sürecindeki rolünü de kullanarak, siyasi geçiş müzakerelerini, Soçi kentine kaydırma çabalarının yolunu açtı.

Soçi süreciyle Esed rejiminin Cenevre sürecine dahlinin en aza inmesi bekleniyor.

Süreç haziran 2012'de başladı

Cenevre müzakerelerinin ilki 30 Haziran 2012'de yapılmıştı.

Cenevre 2, 22 Ocak 2014'te başlamış ancak sonuçsuz kalmıştı. 29 Ocak 2016'da üçüncü kez başlayan görüşmeler, Esed rejiminin Halep'i kuşatmaya alması nedeniyle sona ermişti.

Türkiye ve Rusya öncülüğünde geçen yıl aralık ayında yürürlüğe giren ateşkes, Beşşar Esed rejiminin ihlallerine rağmen, 1 yıl aradan sonra İsviçre'nin Cenevre kentinde yeni müzakerelerin önünü açtı. 23 Şubat- 4 Mart'ta düzenlenen 4. tur görüşmelerde, Beşşar Esed rejimi heyetinin ısrarı üzerine, muhaliflerin önüne BMGK 2254 sayılı kararının belirlediği konular dışında "terörle mücadele" başlığı konuldu.

22 Mart-1 Nisan'daki 5. tur görüşmelerde rejim, diplomatik süreci oyalamak için kendi eklettiği "terörle mücadele" konusuna yoğunlaştı.

16 Mayıs'ta başlayan Cenevre 6 ve 10 Temmuz'da başlayan Cenevre 7 görüşmeleri, rejimin sivilleri hedef alan saldırılarının sürmesi üzerine, yalnıza dörder gün sürdü.

28 Kasım'da başlayan 8. tur görüşmeler, Astana süreciyle Esed rejimi ve İran destekli grupların saldırıları ile çatışmalar önemli ölçüde kontrol altına alınmış olmasına karşın Cenevre görüşmeleri bir kez daha sonuçsuz kaldı.