İSTANBUL (AA) - Eski Afganistan Cumhurbaşkanı Hamid Karzai, Anadolu Ajansı'nın (AA) Global İletişim Ortağı olduğu, "Parçalanmış Bir Dünyada Barış ve Güvenliği Yeniden Düşünmek" temasıyla Swiss Hotel The Bosphorus'ta düzenlenen TRT World Forum'un "Müesses Nizama Karşı Yükselen Sesler" başlıklı oturumunda yaptığı konuşmada, uluslararası topluluğun da desteğiyle Afganistan'da yeni düzeni kurmak için çabaladıklarını, o dönemde Türkiye'nin son derece önemli bir bileşeni oluşturduğunu, ülkelerini daha iyi bir konuma taşımakta destek olduğunu söyledi.

İlk başlarda Türkiye'deki liderlerle görüşmeler yaparken Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın kendilerine üç taraflı görüşmelerde yardımcı olduğunu, Türkiye'nin liderliğinde Pakistan ile bir araya geldiklerini anlatan Karzai, Türkiye'nin Afganistan ve Pakistan arasında iyi ilişkilerin tesis edilmesine katkıda bulunduğunu belirtti.

Bugün de değişen dünyada, Türkiye ve Afganistan'ın iki ulus olarak ortaklık yaptığını dile getiren Karzai, "Kendimize şu soruyu soruyoruz; acaba mevcut jeopolitik iniş-çıkışlar bölgemiz açısından ne anlama geliyor. Herkes kabul edecektir ki hepimiz inanılmaz şekilde kayış olduğuna tanıklık ediyoruz. Güç batıdan doğuya doğru kayıyor ki biz buna küresel güney adını veriyoruz. Uzakdoğu, Asya, Afrika, Latin Amerika küresel sahnede daha fazla yer alıyor. Bütün bu bölgeler aşamalı şekilde paydaş haline geliyor. Bir yandan da dünyanın geri kalanını etkiliyorlar. Bu majör küresel yıkımlar, değişimler, ABD, yeni güç odaklarının oluşması yeni bir şeye dönüşüyor." diye konuştu.

"Çok kutupluluk, çok taraflı aksiyonu da zorunlu kılmaktadır"

Karzai daha önceleri üçüncü dünya olarak addedilen ülkelerin, bu güç kayışının temsilcileri haline geldiğini, gelecekle ilgili trendleri yine bu ülkelerin belirlediğini ifade etti.

Soğuk Savaş'ın sona ermesinin yepyeni bir düzenin yükselişine de sahne olduğunu aktaran Karzai, "ABD burada tartışılmaz lider olarak kabul edilmiştir, güvenlik ve daha uyumlu bir dünyanın da bununla beraber gelmesi açısından. Ama ne yazık ki böyle bir şey gerçekleşmedi. Daha ziyade kısa bir aradan sonra çok merkezli bir dünyanın oluşmaya başladığına tanıklık ettik. Özellikle çok kutupluluk, çok taraflı aksiyonu da zorunlu kılmaktadır. Böylece kilit güç odakları, bu şekilde bunun bir parçası oluyorlar. O yüzden de daha iyi bir dünya düzeninin bu şekilde kurulacağına dair umudumuzu koruyoruz." diye konuştu.

"Evrenin değerleri aynı kalacak"

Karzai, çok kutuplu dünya yeniden şekillendirilirken, evrenin değerlerinin aynı kalacağını ifade ederek, sözlerine şöyle devam etti:

"Bu kadar hızlı şekilde yeni dünya düzeninin oluşmasında etki sahibi olan şey neydi? Bunun sebebi şuydu; batının dünyanın geri kalanında özellikle İslam dünyasında başlattığı savaş, terörle mücadele, yasa dışı işgaller, aynı şekilde dünyanın özgür düzeninden sorumlu olan bu ülkeler bu disiplini ve bu düzeni ihlal ettiler. İster uluslararasıcılık olsun, ister insani yardım adı altında olsun ya da sürdürülebilir kalkınma adına olsun, tabii bir de özgürleştirme gibi savlar da vardı ayrıca.

Bu liberalleşmenin devre dışı bırakılması, bir yandan da özgürleşmenin şampiyonları tarafından yürütüldü. Bu tamamen iki yüzlülüktür şüphesiz. Bu aslında düşünce tarzlarını da değiştirdi. Siyaset uygulamasına baktığımız zaman ne yazık ki bunu yoğun olarak görüyoruz. Ulusal çıkarlar adı altında belli güç odakları, insanları, değerleri, mülkü hatta yaşamları ele geçirebiliyor. Aslında bütün bunların içindeki riyakarlığa bakacak olursak, bu gördüğümüz hız da küresel güneyin yükselişine yol açtı. Çok kutuplu dünya da bu şekilde oluştu."

"Avrupa dönüşüyor"

Karzai, daha iyi işlev gören çok kutuplu bir dünya için eşitlik, adalet ve de ihtilafların barışçıl şekilde çözüme kavuşturulmasının önemli olduğunu vurguladı.

Değişen dünya düzeninin ihtiyaç duyduğu şeyin yeni öncüler olduğunu ifade eden Karzai, "Avrupa şüphesiz dönüşüyor ve kendi istikametini yeniden belirliyor. Bir çok güç odağı ortaya çıkıyor. Rusya, Çin, Hindistan, Türkiye, Brezilya ve Güney Afrika, gelişmekte olan yeni dünya düzeninde doğal liderler olarak ortaya çıkıyor. Bu ülkelerin işbirliği içinde çalışmaları, bir yandan rakip olsalar da bir zorunluluk arz edecek. Bu, aslında yeni düzenin mottosu olmalı. Bununla ilgili inanıyorum ki inanılmaz bir bilgelik ortaya çıkacaktır." değerlendirmesinde bulundu.

BM Güvenlik Konseyi'ne de değinen Karzai, "Dünyanın ekonomisi, yapısı ve güç politikası öyle bir gelişti ki burada artık BM, yüzünü batıya dönmüyor. Umarız bu da değişecek. Herkes Güvenlik Konseyi'nde değişim ihtiyacından bahsediyor ama bir yandan da bunu engellemeye çalışanlar var. Sanırım artık o dönem geçiyor yavaş yavaş. Coğrafi, dini ya da kültürel açıdan bakıldığında bu reform ihtiyacını görüyoruz Güvenlik Konseyi'nde. Böylece mevcut küresel realiteler yansıtılabilecek. Bu realiteler eskisi gibi değil." dedi.

"Ulusal çıkarlar çerçevesinden artık çıkmak gerekiyor"

Bu düzen gelişirken, yeni sorumlulukların da geliştiğini ifade eden Karzai, yeni ortaya çıkan güç odaklarının da yeni dünya düzeninde nelere dikkat edilmesi gerektiği konusunda, dikkatli olmalarını umut ettiklerini söyledi.

Ulusal çıkarlar doğrultusunda hareket etmekten ziyade, çok taraflılığın hayata geçirilebileceğini dile getiren Karzai, "Ulusal çıkarlar çerçevesinden artık çıkmak gerekiyor. Ulusal çıkarlarımız olabilir ama bunun bu kadar insanların canına, başka bölgelerin güvenliğine kast etmemesi gerekiyor. Bu değişen düzende artık bunun takdir edilmesi gerekiyor. Farklı şekilde işlev gören bir düzene ihtiyaç var." diye konuştu.

Çin, Hindistan, Rusya'nın büyük boyutlarda projeleri olduğunu anlatan Karzai, "Dünyanın geri kalanının da üzerinde etkisi olan Avrupa da büyük fikirlere sahip. Bir de BRİCS ülkeleri var. Brezilya, Rusya, Çin, Güney Afriya ve Türkiye. Burada bağlayıcı köprü vazifesi gören, batıyı doğu ile bağlayan Türkiye var, İslam dünyasının da gözlerini çevirdiği. Bütün bu ülkelerin artık yepyeni bir güvenlik mekanizması oluşturmayı göz önünde bulundurması gerekiyor." dedi.

Bu bölgenin ülkeleri olarak farklılıkların bir kenara konabileceğini belirten Karzai, "Böylece hepimiz ortak çıkarlarımıza yönelik çalışmalar yapabiliriz." ifadelerini kullandı.

"Acaba fanatiklik, Amerikalıların savaştığı şey mi?"

11 Eylül sonrasında Afganistan halkının, ABD'yi ve ittifak güçlerine kollarını açtığını ve verdikleri yardımdan dolayı müteşekkir olduğunu anlatan Karzai, konuşmasına şöyle devam etti:

"Ama ne yazık ki Amerika, terörle mücadele adı altında başlattığı harekatı gerçekleştirmedi. Bunun neticesinde trajik sonuçları da beraberinde getirdi Afgan halkı açısından. İnanılmaz büyük kayıplar oldu. Her gün onlarca, yüzlerce insan büyük ölçekte hayatını kaybetti. Terörizmin ve fanatik grupların daha da güçlenmesine sebep oldu. El Kaide'ye ilave olarak DAEŞ de Afganistan'da faaliyette bulunmaya başladı. Hem bölge hem de Afganistan için büyük bir tehdi oluşturmaya başladı. Bütün bu kötü politika uygulamaları ve başarısızlıklar, hepimize büyük sorunlar olarak yansıdı. Acaba fanatiklik, Amerikalıların savaştığı şey mi yoksa bu onların elinde bir araç mı? Diğer taraftan bakıldığında belki onların elinde bir araçtır ve artık inanılmaya başlanmıştır buna."

"Kesinlikle bir dış mihrak var"

Karzai, ABD'nin samimiyet göstererek Afganistan'a barışın getirilmesine katkıda bulunmasını umut ettiğini dile getirdi.

ABD'nin iyi niyetle Irak'a girdiğini söylediğini belirten Karzai, şunları kaydetti:

"Bir bakın oradaki yıkıma, mezhep çatışmalarına. Sonra Libya'ya, Suriye'ye bakın. İran'daki askeri geçit töreni sırasında yapılan saldırıya bakın. Kim yapıyor bütün bu saldırıları? Sadece bizim coğrafyamızda oluyor bunlar. Türkiye ekonomisinin, TL'nin zayıflaması için yapılan saldırılara bakın. Bunu kim yapıyor? Kesinlikle bir dış mihrak var. Dışarıdan eller buna uzanıyor. Aynı şeye Afganistan'da da tanıklık ettik. Afgan hükümeti olarak ABD ile farklı görüş geliştirince, Afgan ekonomisine de Afgan para birimine de Afgan para sistemine de aynı şey yapıldı. Ama kaybedecek bir şeyimiz de yoktu, o yüzden çok etkilenmedik. Kimi zaman yoksulluk bir lütuf da olabiliyor. ABD politikasını tanımlayan şablon bu dünyada. Özellikle 3. dünya ülkelerinde kaos ve daha daha kaos. Tek kurbanlar da biz değiliz. Avrupa'ya bakın. Yüz binlerce mülteci Avrupa'ya erişti."

Avrupa, mültecileri istemiyorsa sınır kapılarında, bu mültecileri oraya götürecek politikalarla işbirliği yapmamaları gerektiğini belirten Karzai, Avrupa ile daha iyi bir gelecek için birlikte çalışılması gerektiğini sözlerine ekledi.

Muhabir: Çiğdem Alyanak