İSTANBUL (AA) - Güç Gönel Sağıroğlu - Gıda ve İhtiyaç Maddeleri Denetleme ve Sertifikalandırma Araştırmaları Derneği (GİMDES) Genel Başkanı Hüseyin Kami Büyüközer, Müslüman nüfusun helal ürün talebini karşılamak üzere kurulacak Helal Akreditasyon Kurumu'nda (HAK) görev yapacak personelin, İslami kurallar konusunda alt yapısının ne olacağının da yönetmelikte yer almasını istedi.

Büyüközer, AA muhabirine yaptığı açıklamada, HAK Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı'nın geçen günlerde TBMM Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu'nda kabul edildiğini hatırlattı.

Hayata geçirilmesi planlanan HAK ile "helal" sertifikası veren kurumların akredite edileceğini belirten Büyüközer, kurumun yönetim kurulunun, çeşitli devlet kurumlarında görev yapmış, 4 yıllık yüksekokul mezunu 5 kişiden oluşacağının açıklandığını aktardı.

Bu kişilerin "helal" sertifikalama sistemi konusundaki yetkinliğinin "tartışılır" olduğunu savunan Büyüközer, "HAK'ta görev yapacak kişilerin İslami kurallar konusunda alt yapısı ne olacak yönetmelikte bu şartlar yer almıyor. HAK için çeşitli kurumlardan denetçiler alınacak, bu kişiler de sadece o kurumun görevlendirdiği kişiler olacak. Örneğin turizm ya da gıdayla ilgili bir dernekten gelecek temsilci, helal veya tayyip gıda sistemini nasıl değerlendirecek?" dedi.

"Amaç maddi kazanç olmamalı"

HAK'ın kuruluşuna yönelik çalışmalarda kendilerinden de görüş alınmasını isteyen Büyüközer, bugüne kadar bu yönde bir görüşmelerinin olmadığını ifade etti. Büyüközer, helal sertifikalama sistemine ilişkin yaklaşık 12 yıllık deneyimlerini paylaşmaya hazır olduklarını dile getirdi.

HAK'ın doğrudan Ekonomi Bakanlığı'na bağlı olacağına işaret eden Büyüközer, sertifikasyon firmaları akredite edilirken amacın sadece "maddi kazanç" olmasını istemediklerinin de altını çizdi.

Bu şekilde yola çıkıldığında bazı firmaların hak etmediği halde akredite edilebileceğini savunan Büyüközer, şunları söyledi:

"Akreditasyon ile tabi ki Türkiye kazansın, ben de bunu isterim ama bir Müslüman'ın imani bir hakkının da istismar edilmesini istemem. Böyle bir uygulama bizi tehlikeli bir gidişe götürür. Türkiye'de 30-40 kadar HACCP, ISO sertifikası veren kurum var. Bu kurumlar hiçbir alt yapıları olmadığı halde gidip buradan akdeditasyon yapma yetkisi alacaklar. Dolayısıyla aslı ve sahtesi aynı devletten akredite alarak çıkmış olacak. Benim bir farkım yok o zaman. Ben neden onlarla aynı çizgide olayım. Benim bir müktesebatım var. 2005'ten beri bu alanda çalışıyorum. Yurt dışına dönük çalışacak pek çok firma benim sertifikama muhtaç. Örneğin Malezya... Malezya'da Türkiye'den bir mal gidecekse GİMDES sertifikası yoksa kabul etmiyorlar."

Firmalar açısından sıkıntı yaratıyor

Büyüközer, Müslüman ülkelerin son dönemde artık kendi akreditasyon kurumlarını kurma yoluna gittiğini, bunun da özellikle bu alanda yatırım yapmak isteyen firmalar açısından sıkıntı yarattığını vurguladı.

Güney Koreli bir kozmetik firmasının yetkililerinin helal ürünleri için sertifika almak için yaşadığı sıkıntıları kendilerine aktardığından bahseden Büyüközer, "Güney Kore'den gelen kozmetik firmasının sorumlusu feveran etti. 'Ucuz bir maliyet çıkaramıyoruz. Şu anda ürünümüzü Müslümanlara satabilmek için beş ülkeden akreditasyon sertifikası almamız gerekiyor. Bunlar da bizden para istiyor.' dedi. Bu bizim de başımızdan geçti. Körfez ülkelerinde ortaklaşa kurulan akreditasyon kurumu ESMA bizden akreditasyon için 40 bin avro istedi. Biz Türkiye'de bu işi para için yapmıyoruz, bu yüzden bu akreditasyonu yaptırmadık." ifadesini kullandı.