İSTANBUL (AA) - Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Afrika ile bir taraftan ticaret hacmimizi artırırken, diğer taraftan kalkınma odaklı insani yardımlarımızla mazlumların yükünü hafifletiyoruz." dedi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Dolmabahçe Sarayı'nda düzenlenen, "Afrika'da Sağlık" başlıklı Uluslararası Kongre Gala Yemeği'nde yaptığı konuşmada, İslami Tıp Dernekleri Federasyonu ile Hayat Vakfı'nın, Sağlık Bakanlığı ve İstanbul Medeniyet Üniversitesi'nin katkılarıyla düzenlediği Afrika'da Sağlık Kongresi'nin başarılı geçmesini temenni etti.

Kongrenin icrasında emeği olanları tebrik eden Erdoğan, özellikle dünyanın 40 farklı ülkesinden kongreyi teşrif edenlere iştirakleri ve destekleri için şükranlarını sundu. Afrika'da sağlık gibi oldukça önemli bir temayla toplanan kongrenin, bu alanda kritik bir boşluğu dolduracağına, kıtanın yüzleştiği devasa sağlık sorunlarının çözümüne katkı sağlayacağına inandığını ifade eden Erdoğan, bunun yanında kongrenin, kökleri 10. asra kadar giden Afrika kıtasıyla münasebetleri daha da geliştirmesi temennisinde bulundu.

Her ne kadar Türkiye'nin son bir asırda farklı nedenlerden dolayı kıta ile ilişkilerinde bir durağanlık yaşanmış olsa da asla Afrika'ya, Afrikalı kardeşlerine sırtını dönmediğini dile getiren Erdoğan, "İçinden geçtiği onca sancılı döneme rağmen ülkemiz, Afrikalı dostlarının yanında olmaya azami gayret göstermiştir. 2005 yılını Afrika yılı ilan etmek suretiyle, Afrika ülkelerini dolaşmaya başladık ve dolaşmaya da devam edeceğiz. Elbette Afrika kıtasıyla ilişkilerde asıl büyük dönüşüm, AK Parti iktidarıyla başlamıştır. 2005 yılından itibaren yeni bir döneme girilmiş, Afrika tekrar Türkiye'nin dış siyasetinde en üst sıralara yerleşmiştir." diye konuştu.

Erdoğan, 2005 yılında başlayan sürecin son 10-12 yıldır istikrarlı bir şekilde her alanda güçlendiğini, bir üst aşamaya doğru geçildiğini aktararak, daha 10 yıl öncesine kadar 7'si Sahra Altı Afrika'da olmak üzere toplam 12 büyükelçilik Afrika'da varken, bu sayının 39'a yükseldiğini, Afrika ülkelerinin Türkiye'deki büyükelçilik sayısının ise 33'e ulaştığını belirtti.

Cumhurbaşkanı Erdoğan, THY'nin 32 Afrika ülkesinde 51 noktaya seferler düzenlediğini, tüm Afrika ile ticaretin 2005 yılında yaklaşık 7 milyar dolarken, 2016 yılında bu rakamın 17 milyar dolara yükseldiğini ifade etti.

'Biz Afrikalı kardeşlerimize asla tepeden bakmıyoruz'
Geride kalan 12 senede kat edilen mesafenin, Türkiye'nin Afrika kıtasına ilgisinin dönemsel veya geçici bir heves olmadığını ispat ettiğini anlatan Erdoğan, sözlerini şöyle sürdürdü:

"2008'de ilk kez İstanbul'da, 2014'te de Ekvator Ginesi'nin başkenti Malabo'da toplanan Türkiye-Afrika Ortaklık Zirveleri, Türkiye'nin ciddiyetini, kıta ile münasebetlere verdiği önemi ortaya koymuştur. Her zaman ifade ediyorum, biz Afrikalı kardeşlerimizi kendimize asla uzak görmüyoruz, onlara tepeden bakmıyoruz. Somali'ye kimsenin uğramadığı dönemde ilk defa bir başbakan olarak eşimle, dışişleri bakanımızla birlikte 2011'de Somali'ye gittik ve Somali'ye dünyanın bakışını değiştirdik, oraya doğru yaklaşımlarını başlattık. Az önce ekranda Somali'yi izlerken 2011 aklıma geldi, son gidişimde elhamdülillah artık bu Somali yok. Bundan sonra daha da iyi bir Somali olacak."

'İnsani yardımlarımızla Afrikalı mazlumların yükünü hafifletiyoruz'
Afrika'ya, kaynakları sömürülecek bakir kıta olarak yaklaşmadıklarını belirten Erdoğan, "Biz kendimizi Afrika'nın, şunun altını çiziyorum, kaderdaşı, kara gün dostu olarak, karşılıklı saygı ve eşitliğe dayalı, kazan-kazan temelinde uzun vadeli bir iş birliği geliştirmek istedik. Bir taraftan ticaret hacmimizi arttırırken, diğer taraftan kalkınma odaklı insani yardımlarımızla Afrikalı mazlumların yükünü hafifletiyoruz." dedi.

"Türkiye'nin Afrika politikasının somutlaştığı, ete, kemiğe büründüğü ülke Somali'dir." diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan, şunları söyledi:

"Somali, 2011 yılında kuraklığın pençesinde kavrulan milyonlarca insanın ölümle burun buruna kaldığı tüm dünyanın sırtını döndüğü bir ülkeydi. İç savaş ve çatışmalar, ülkeyi esir almış, çökmüş devlet olarak nitelendirilen Somali, uluslararası toplum tarafından tamamen kaderine terk edilmişti. Biz o gün kardeşlerimizin göz göre göre ölmesine, açlık, kuraklık ve kıtlıkla tek başlarına mücadele etmesine seyirci kalmadık. 2011'de gittim, ondan sonra iki kez ve havalimanını inşa ettik, uluslararası hizmete açtık, böylece Somali dünyaya açıldı. Bir dönem çökmüş devlet diye tanımlanan Somali'den benzer durumdaki ülkelere umut kaynağı olan bir Somali'ye kavuştuk. Türkiye'nin ve diğer bölge ülkelerinin de destekleriyle bu başarı hikayesinin katlanarak devam edeceğine inanıyorum."

'İnşallah güç şimdi Afrika'da toplanmaya başladı'
Bugün her fırsatta demokrasi, hukuk ve insan hakları dersi vermeye yeltenenlerin, Afrika'da nasıl bir enkaz bıraktığını yerinde gördüklerini ve görmeye devam ettiklerini belirten Erdoğan, şöyle konuştu:

"Asrın başında Namibya'da, Kongo'da, daha yakın tarihte Ruanda'da milyonlarca insanın nasıl katledildiğini, nasıl soykırıma tabi tutulduğunu çok iyi biliyoruz. Batılı ülkelerin bugün zevkini sürdükleri refahı kime borçlu olduklarını hepimiz çok iyi biliyoruz. Şatafatlı binaların, şık kaldırımların altında kimlerin canının, kanının, alın terinin olduğunu, bizler gayet iyi biliyoruz. Her ne kadar onlar unutturmak istese de biz bu karanlık ve kanlı tarihin unutulmasına, asla izin vermemeliyiz. Afrikalı mazlumların gözyaşı ve sömürülen emeği üzerine inşa ettikleri medeniyetlerinin gerçek yüzünü ifşa etmeyi sürdürmeliyiz."

Erdoğan, "Afrika, bugün daha çok sorunlar, sıkıntılar, açlık ve hastalıklarla gündeme geliyor olsa da 21. yüzyıla damgasını vuracak olan kıtadır. Açık ve net söylüyorum. İnşallah, güç şimdi Afrika'da toplanmaya başladı." dedi.

'Afrikalı kardeşlerimizin yanında olmaya devam edeceğiz'
Şu an dünyanın ekonomik, ticari, beşeri anlamda, en dinamik, en canlı, en mümbit kıtasının Afrika olduğunu belirten Erdoğan, "Hiçbir güç, bu potansiyelin harekete geçmesine mani olamayacaktır. Özellikle halen Afrika kıtasını kendi arka bahçeleri olarak gören müstemlekeciler, kıtanın yükselişine, gerçek anlamda bağımsızlığını eline almasına çelme takamayacaklardır. Bu süreçte Türkiye, tertemiz tarihiyle, değerleriyle, adaletiyle, insana kıymet veren bakış açısıyla Afrikalı kardeşlerinin yanında olmayı sürdürecektir." diye konuştu.

"Sonuna kadar hakkımızın ve haklarımızın savunucusu olacağız"
İsrail'in Mescid-i Aksa'ya yönelik ihlallerine değinen Erdoğan, şöyle devam etti:

"Şu anda buyurun, Kudüs'te bugün cuma, Müslümanların kutsal bir günü ve Kudüs polisi, askeri, bütün güvenlik güçleri orada Müslümanların üzerine saldırdılar ve 350'ye yakın yaralı var, aldığım son rakam 3 tane şehidimiz var. Dün akşam İsrail Cumhurbaşkanı ile görüştüm, 'Bakın yarın cuma. Lütfen bu işe müdahale edin.' dedim. 'Biz terörizmle mücadele ediyoruz.' dedi. 'Lütfen, bu yaklaşım tarzınız da çok yanlış. Bu insanlar kendi kutsal mabetlerine gidiyorlar ve burası onların cuma namazını kılmak için gittikleri, önemsedikleri bir makam, bir mekan, ibadethane, mabet, ne derseniz deyin, buraya gidiyorlar. Bunlara terörist diyemezsiniz. Biz Türkiye'de bir sinagoga, bir havraya giden Musevi'ye veya Yahudi'ye, asla terörist yakıştırmasını yapmadık. Siz bunu nasıl yaparsınız? Biz bu noktada inancı sebebiyle insanlara bu yakıştırmanın yapılmasını kabul etmiyoruz. Şiddete karşıyız, o ayrı bir konu ama bu insanlar bırakın da rahatlıkla ibadethanelerine gitsinler, ibadetlerini yapsınlar. Kalkıp da metal parmaklıklar arasından onları sokma, oralarda arama, bunlar olacak işler değil.' dedim. 'Biz de bu noktada insanların özgürce ibadetini yapmasını istiyoruz ama orada insanlar öldürüldüğü için bu tedbirleri almak zorundayız.' Ne kadar da ısrar ettiysek, 'Elimizden geleni yapmaya gayret edeceğiz.' dediler ama Netanyahu ve Cumhurbaşkanıyla aralarındaki benimle yaptığı görüşme de ayrı bir sıkıntı sebebi oldu ve bugün maalesef bugün böyle bir müdahalede bulundular."

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, "Müslüman, bir sokulduğu delikten bir daha sokulmamalı. Biz her türlü iletişimi herkesle yaparız, yapalım ama hakkımıza, haklarımıza da sahip çıkalım. Sonuna kadar biz, hakkımızın ve haklarımızın savunucusu olacağız, kim olursa olsun her yerde, her dem. Biz, zalim hükümdarlar karşısında susmayı kesinlikle zulüm addediyoruz. Buna da asla katlanamayız." dedi.