İSTANBUL (AA) - Eşlerinden boşandıktan sonra süresiz yoksulluk nafakası ödeyerek mağdur olduklarını belirten bir grubun, sosyal medya üzerinden örgütlenerek kurduğu "Boşanmış İnsanlar ve Aile Platformu"nun üyeleri, sorunlarının giderilmesi için yasal düzenleme yapılmasını bekliyor.

Boşanmış İnsanlar ve Aile Platformu'nun kurucusu İlknur Birsel AA muhabirine yaptığı açıklamada, eşlerinden ayrıldıktan sonra "süresiz yoksulluk nafakası" adı altında eski eşlere nafaka ödeyen ve bu nedenle mağduriyet yaşayanların bir araya gelerek seslerini duyurmaya çalıştığını söyledi.

Eşinden boşanan oğlunun da bu sorunla karşılaşması üzerine konuyu araştırmaya başladığını ve sosyal medya üzerinden Boşanmış İnsanlar ve Aile Platformu'nu kurduğunu ifade eden Birsel, kısa sürede 5 bine yakın üyeye ulaştıklarını anlattı.

Birsel, yaşadıkları sorunlara ilişkin ilgili kişilere mail atarak dikkatlerini çekmeye çalıştıklarını belirterek, önceki yıllarda TBMM'de bir komisyonunun kurulacağını duyunca hazırladıkları metni tüm milletvekillerine gönderdiklerini kaydetti.

Bunun üzerine aile komisyonundan aranıp davet edildiklerini dile getiren Birsel, yaşadıkları sorunları ve çözüm önerilerini komisyonda anlattıklarını söyledi.

Birsel, boşandıktan sonra süresiz nafaka ödeyen kişilerin ömür boyu travma yaşayabildiklerini anlatarak, insanların her an artma ihtimali bulunan ve bitmeyen bir borçla karşı karşıya bırakıldığını söyledi.

Bu borcun ödenmemesi durumunda hapis cezası alma riskinin de bulunduğunu dile getiren Birsel, "Hapiste de bu borçlar faiziyle işliyor ve açılan davanın kaybedilmesiyle karşı tarafın da dava masraflarını ödemek durumunuz var, borç birikerek katlanıyor." dedi.

Birsel, süresiz yoksulluk nafakasının kalkma koşulunun, boşanmış kişinin iyi bir gelire sahip olması, evlenmesi veya uygunsuz bir hayat yaşadığının ispatına bağlı olduğunu belirterek, bunun da karşı taraf tarafından kanıtlanması gerektiğini vurguladı.

Süresiz yoksulluk nafakası ödemesinin, birçok konuda sıkıntı doğurduğunu aktaran Birsel, "Bu sorun, kadının gelişimini engelleyip onu sürekli erkeğe bağımlı kılar. Kayıtsız çalışmaya özendiriyor. Nikahsız yaşamaya teşvik ediyor." diye konuştu.

"10 gün evli kalıp 28 yıldır nafaka ödüyor"

Platform üyeleri arasında çok kısa süre evlilik yapıp süresiz nafaka ödeyen insanların bulunduğunu anlatan Birsel, şöyle devam etti:

"Mesela 10 gün evli kalmış bir polis memuru var. Polis memuru görev dönüşü evine geliyor. Eşyalar, takılar toplanmış kızın ailesi kızı götürmüş. Bu adam 28 yıldır nafaka ödüyor. Maaşını hiçbir zaman tam alamamış. Her ay bin 170 lira ödüyor ve mart ayında da nafaka artırma davası var. Boşandığı eşi hiç çalışmamış, evlenmemiş ve bu nafaka sayesinde para alıyor."

Birsel, nafakanın süreli olmasını istediklerine dikkati çekerek, "Bizim talebimiz nafakanın süreli olması ve bu sürenin sonunda kadının mağduriyeti devam ediyorsa devletin bir fondan bu kişilere yardım etmesi gerektiğidir." değerlendirmesini yaptı.

Çalışmalarıyla ilgili kadın dernekleriyle de görüştüklerini ifade eden Birsel, Meclisin bu sorunlarına bir an önce çözüm bulması gerektiğini vurguladı.

"Fon oluşturulmalı"

Birsel, 1988'den bu yana uygulamada olan, çağdaş Türkiye'ye yakışmayan, suistimallere son derece açık bu yasanın daha fazla soruna sebep olmadan hakkaniyetli biçimde düzenlenmesini istediklerini belirterek, taleplerini şöyle sıraladı:

"Türk Medeni Kanunun (TMK) 166/4'teki bekleme süresi üç yıldan bir yıla indirilmelidir. 2. TMK 175'teki yoksulluk nafakası süreli olmalıdır. Yoksulluk nafakası (TMK 175), maddi ve manevi tazminatta (TMK 174) olduğu gibi sadece az kusurlu ya da kusursuz eşe verilmelidir. Yoksulluk nafakası alan eşin mağduriyeti tüm tedbirlere rağmen belirlenen süre sonunda hala devam ediyorsa bir fon oluşturularak yoksulluk nafakası bu fondan karşılanmalıdır. Asgari ücretle çalışanlar aleyhine hükmedilecek yoksulluk nafakası da oluşturulan bu fondan karşılanmalıdır. Eşler arasında mal rejimlerinden kaynaklanan dava hakkının diğerleri ile benzer şekilde bir yıl olarak düzenlenmesi için TMK 178 hükmüne ilave yapılmalıdır. Tazyik hapsi kalkmalıdır."

"Gelir durumuna göre erkekler de nafaka isteyebilir"

İstanbul Barosu avukatlarından Derya Anıl Kaya da Türkiye'deki boşanma davalarında tarafların ödemekten en çok rahatsızlık duydukları ödeme kaleminin yoksulluk nafakası olduğunu belirterek, boşanacak eşlerin müşterek çocuğa nafaka ödemeyi kabul etse de boşanacağı eşine ödeyeceği nafakanın çoğu zaman problem olduğunu söyledi.

Türk Medeni Kanunu'nun 175. maddesiyle yoksulluk nafakasının kadın-erkek ayırımı yapılmaksızın hüküm altına alındığını anlatan Kaya, "Yoksulluk nafakası bilinenin aksine sadece boşanan kadına ödenmez. Boşanan koca da talep ederse, boşanma yüzünden yoksulluğa düşeceğini ispat etmesi ve boşanmada kusurunun daha ağır olmaması hallerinde yoksulluk nafakası alabilir." dedi.

Kusur oranı eşine göre daha fazla olan kişinin yoksulluk nafakası talep edemeyeceğini anlatan Kaya, tarafların eşit kusurlu olması halinde ise eşit kusurlu eşin, yoksulluk nafakası isteyebileceğini belirtti.

Kaya, mahkemece yoksulluk nafakası alması kararlaştırılan tarafın, "Yoksulluğunun ortadan kalkması, sonradan bir gelir elde etmesi, herhangi bir şekilde işe girmesi, yakınlarından maaş bağlanması, miras kalması gibi durumlarda yoksulluğun giderilmiş olması" hallerinde, nafakayı ödeyen eşin talebiyle yoksulluk nafakasının kaldırılmasına karar verilebileceğine dikkati çekti.

Nafaka alacaklısının evlenmesi veya biriyle birlikte yaşamaya başlaması durumunda da yoksulluk nafakasının kaldırılabileceğini belirten Kaya, şöyle devam etti:

"Yoksulluk nafakası ödenmesini gerektiren sebepler ortadan kalkar, önemli ölçüde azalır veya nafakayı ödeyen tarafın mali gücü önemli ölçüde eksilirse yoksulluk nafakasının indirimine veya kaldırılmasına karar verilebileceği gibi bazı durumlarda hakkaniyet ölçüsünde nafakanın artırılmasına da karar verilebilir. Nafakanın kaldırılması veya azaltılması için örneklendirici sebeplerden herhangi biri mevcut ise dava açılmalı, bu sebepler mahkeme nezdinde ispatlanmalıdır."

Nafakaya hükmedildikten sonra mevcut olayların araştırılması ve nafaka konusunda değişen şartların her zaman takip edilmesi uyarısında bulunan Kaya, mevcut durumların değişebilir olduğuna vurgu yaparak, "Ölene kadar nafaka ödemek zorunluluğu" diye bir hususun söz konusu olmadığını kaydetti.