MUĞLA (AA) - ALİ RIZA AKKIR - Muğla'nın Fethiye ilçesinde yaşayan 52 yaşındaki Yusuf Aykurt, yöresel çalgıların kaybolmaması için 35 yıldır çaba harcıyor.

Aykurt, 1984'ten beri merak saldığı cura yapımını deneme yanılma yöntemiyle öğrendi. Yaptığı enstrümanları başka saz ustalarına gösteren Yusuf Aykurt, aldığı geri dönüşler sayesinde becerisini daha da geliştirdi. Aykurt, yaptığı iki ve üç telli cura, kabak kemane ile Yörük kemençesini, atölye olarak da kullandığı evinin yanındaki odada sergiliyor.

Kültür ve Turizm Bakanlığının üç telli cura ile bağlama ustası belgesine sahip Aykurt, AA muhabirine yaptığı açıklamada, 35 yıl önce merak saldığı cura yapımını deneme yanılma yöntemiyle öğrendiğini söyledi.

Aykurt, "TRT ve saz ustalarına saz, kabak kemane, üç telli cura, Yörük kemençesi yapmaya başladım. Yörük kültürünün simgesi olan üç telli, iki telli cura ile Yörük kemençesi üretimi yapıyorum. Teke yöresinde çalınan Yörük sazlarının yok olmaması için elimden gelen gayreti gösteriyorum." dedi.

Düzenlenen uluslararası festival ve şenliklere katıldığını belirten Aykurt, profesyonel sanatçıların istediği doğrultuda saz ürettiğini ifade etti.

Yöresel sazların kaybolmasına vicdanının el vermediğini vurgulayan Aykurt, "Bu sazların gelecek kuşaklara aktarılmasını istiyorum. Üç telli, iki telli cura ve kabak kemane ile Yörük kemençesinin yapımını gücüm yettiği kadar devam ettireceğim. Buradaki amacım yok olmaya yüz tutmuş müzik aletlerinin yeniden hayat bulması. Bunlar bizim için çok önemli müzik aletleri. Bunları yok olmaması için mücadelemizi devam ettireceğim." diye konuştu.

Aykurt, farklı müzik aletlerinde özellikle dut, ardıç ve armut ağacı kullandığını dile getirdi.

"Duygumu yüreğimden saza aktarıyorum"

Türkülerdeki duygunun sazlarda da olduğunu belirten Aykurt, şunları kaydetti:

"Sazları yaparken duygumu, yüreğimden saza aktarıyorum. Odaklanıyorum ve sazlardan da bu duyguyu bekliyorum. Bu sazların çok güzel tını vermesini de buna bağlıyorum. Curaları atölyede yapsalar sazın küçüğü olur. Cura olmaz. Curanın küçük olması da Yörüklerin göç eden bir yapıya sahip olmasından kaynaklanıyor. Göç sırasında yanında kolay taşıyabiliyor. Yağmur yağdığında ceketinin içinde taşıyabiliyor. Yolda bir kaya parçasına oturup çalıp söyleyebiliyor."

Dört farklı müzik aletini aynı gövdede buluşturan Aykurt, "Acaba dörtlüsü nasıl olur diye düşündüm ve hayata geçirdim. Üç telli cura, iki telli cura, üç telli kopuz ve bağlamayı aynı gövdede birleştirdim. Bunu da çevirerek çalıyoruz. Aynı gövdede hepsi birbirine bağlı olduğu için farklı bir tınısı var." değerlendirmesini yaptı.