Anayasada kamu görevlilerine toplu sözleşme hakkı tanıyan 12 Eylül referandumunun üzerinden 17 ay, Üçlü Danışma Kurulu toplantılarının üzerinden 6 ay, üzerinde kısmen anlaşma sağlanan Yasa Taslağının Bakanlar Kurulu’na gönderilmesinin üzerinden tam 3 ay geçti. Tasarının TBMM gündemine alınmasının üzerinden de 15 gün geçti. Memurlarımız ve emeklilerimiz 2012 yılının ilk ayında zamsız maaş aldılar. İkinci ayında da mağduriyetleri devam edecek. İstediği kanunu bir gün içinde hazırlayıp TBMM’den geçiren hükümet, kamu görevlilerimiz, emekliler ve bunları aileleri ile birlikte 20 milyona yakın vatandaşımızın sorununu çözecek, yüzünü güldürecek bir tasarıyı hazırlayıp, kanunlaştıramadı. e yazık ki, tasarı ile bugüne kadar AKP’nin sözünde durmadığı; vaatlerinin boş olduğu görüldü.
Tasarı, sendikacılığı hükümet sendikacılığına çeviriyor ve bunun da yasal belgesi haline gelmiş bulunuyor. Tasarıyla uzlaşma, diyalog, çok seslilik ve demokrasi yok sayılıyor; toplu sözleşme masasında hükümeti zorlayacak unsurlar, tek tek bertaraf ediliyor. Memuruyla, emeklisiyle, sendika üyesi olan ve olmayan kamu görevlisiyle 5 milyondan fazla kişiyi kapsayacak bir tasarıda; temsilcilerin sesi kısılmaya, yandaşların sesi yükseltilmeye, toplu sözleşme masası, yakmayan ateş; ıslatmayan su haline getirilmeye çalışılıyor. Bu çaba öylesine güçlüdür ki; önünde kimse duramamaktadır. Üçlü Danışma Kurulu toplantılarında konfederasyonların bütün görüşlerinin taslağa yansıyacağına ve kamu görevlilerinin toplu sözleşme hakkının gereğinin yapılacağına dair söz veren Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik, alınan kararların arkasında duramamış, verdiği sözün gereğini yerine getirememiştir” dedi.