Şeker-İş Sendikası, özelleştirilen B ve C portföyünde yer alan 10 şeker fabrikasının ihale şartnamesinde üretimin devamlılığının garanti altına alınmadığı gerekçesiyle Danıştay 13'üncü Dairesi'ne yürütmenin durdurulması için dava açmıştı. Bundan iki yıl önce benzer bir davada Şeker-İş Sendikası'nı haklı gören Danıştay 13'üncü Dairesi, bu sefer sendikanın itirazlarını gerçekçi bulmayarak, özelleştirme ihalesinde yürütmenin durdurulması talebini reddetti.
Alınan bu kararlar sonrası Şeker-İş Sendikası Erzincan şubesi tarafından üyeleri ve fabrika çalışanları ile birlikte yanlarında getirdikleri ‘Erzincan Şeker Fabrikası’ yazılı tabutun arkasında saf tutup gıyabi cenaze namazı kıldılar.
Cumhuriyet meydanında düzenlenen açıklama ve cenaze namazına CHP Erzincan Milletvekili Muharrem Işık, bazı siyasi parti başkanları ile temsilcileri, fabrika çalışanları ve sendika üyeleri katıldı.
İlk olarak kurulan kürsüye Şeker-İş Sendikası Erzincan Şube Başkanı Bülent Bulut “Hatırlanacağı üzere Şeker-İş Sendikası özelleştirme kapsamında yer alan 10 şeker fabrikasının ihale şartnamesinde üretimin devamlılığının garanti altına alınmadığı gerekçesiyle Danıştay 13'üncü Dairesi''ne yürütmenin durdurulması için dava açmıştı. Bundan iki yıl önce benzer bir davada ise sendikamız itiraz ve talepleri Danıştay 13'ncü Dairesi'nce kabul görmüştü. Ancak bugün, gelinen noktada bütün gerçekler ortada iken dün bizi haklı bulan Danıştay'ın bugün 'Ben yanılmışım. Sen haksızsın' şeklinde sendikamızın itirazlarını gerçekçi bulmayarak, özelleştirme ihalesinde yürütmenin durdurulması talebini ret etmesi bu ülkede hukukun üstünlüğü ilkesini zedeler niteliktedir. Hukuka saygı ve inancımızı kaybetmek istemediğimiz bir noktada Şeker-İş Sendikası, kapalı kapılar ardında önce söylediğini sonra inkâr eden bir anlayışla karşı karşıya bırakılarak saf dışı edilmeye çalışılmıştır” dedi.
Kapatılmayacak diye yıllar önce iki fabrikanın satıldığı ve kısa süre sonra kapatıldığını hatırlatan Bulut sözlerine şöyle devam etti; “Erzincan İplik fabrikası özelleşme diye satıldı ama sonuçta kapandı. Bin 200 çalışanı vardı. Yok, oldu gitti. Ersan'ı sattınız kapandı. 1000 çalışanı vardı. Tercan ayakkabı fabrikasının 300 çalışanı vardı. SEK'i sattınız kapandı. En yakın örneği Tekel kapandı. Köylüsü ile çalışanı ile kayboldu gitti. Şimdi ise Virjinya tütünü getirip ülkemizde satıyoruz. Bakın
Pancar ektik köylümüze kazandırdık, Tarlada ırgat çalıştırdık fakirimize kazandırdık, Sürüm yaptık traktörümüz arızalandı sanayi esnafına kazandırdık, Fabrikamıza taşıdık nakliyecimize kazandırdık, Pancar ektik 6 kişiye bir yıllık tüketecek oksijen kazandırdık. Yani bir dekar pancar alanının ürettiği oksijen 3 dekar orman arazisine eşittir. Yaklaşık bin 200 dönüm arazi üzerinde kurulu olan Erzincan Şeker Fabrikasında 2011 yılında 200 bin ton şeker pancarının işlenmesi beklenmektedir. 10 bine yakın çiftçi ailesi ile 700'e yakın işçi ve memurun ekmek yediği fabrikamızın bölge ekonomisine katkısı yıllık 70-80 milyon dolar civarındadır. Bu fabrikalar özelleştirildikten sonra kapatılması halinde sektörden ekmek yiyen işçisinden çiftçisine, besicisine, taşıyıcısına kadar yüz binlerce insana yapılan en büyük haksızlıktır, onları ekmeğiyle oynamaktır ve en önemlisi Erzincan'a vurulan büyük darbelerden biri olacaktır. Buradan bir kez dana Erzincan halkına, tüm sivil toplum kuruluşlarına, yazılı ve görsel basınımıza seslenmek istiyorum; Ne olur; Bu duruma sessiz kalmayın. Bu mesele sadece şeker sektörü çalışanlarının değil, tüm şehrin, Erzincan'ı seven yedisinden 70'ine bütün insanların meselesidir. Ekmeğinizi, geleceğinizi kaybetmek üzere olduğunuzu bilin. Şunu da unutmayın; Fabrikasına sahip çıkmayanlar, Erzincan'a ihanet edenlerdir. Siz bu ihanet edenlerden olmayın. Fabrikanıza, ocağınıza, ekmeğinize sahip çıkın” diye sözlerine son verdi.
Ardından kürsüye gelen CHP Erzincan Milletvekili Muharrem Işık “ Çiftçi ve işçileri aramızda göremediğim için çok hüzünlüyüm. Burada Erzincan’ın geleceği karartılırken çalışanları ve çiftçilerimizi aramızda göremedik. Bizlerin burada hiçbir menfaati yok Erzincan’ın geleceği için buraya geldik. Erzincan’ın geleceği iplik fabrikası, ayakkabı fabrikası gibi kapanmasın. Şimdi Şeker Fabrikası da kapatılacak. Bu gün satılan fabrikamız ve fabrikaların toprak değerleri sattıkları değerlerin çok çok üzerinde rakamlardır. 5 yıl süresince ekim şartı bulunmaktadır ancak fabrikalarda çalışma şartı aranmamaktadır. Alan kişi isterse çalıştırır isterse çalıştırmaz. Bu şekilde olduktan sonra bizim çiftçimiz ne ekecek. 12 Eylül de getirilen ileri demokrasi sonucu bunlar geldi bunlar sadece başlangıç bunların geleceği de var. Ne kaldı başka ağır bakım fabrikası merak etmeyin oda Erzurum’a taşınacak. Hastaneler hakkında bir şey söylediğimizde o ne karışır deniliyor. Erzurum’da her köşe başında bir hastaneye çarpıyorsun Erzincan’da ki hastanelerimiz çok görülüyor bize neden Erzurum’a mı taşınalım” diye konuştu.
Yapılan konuşmaların ardından katılımcılar saf tutarak ‘Erzincan Şeker Fabrikası’ yazılı tabutun arkasında gıyabi cenaze namazı kıldılar. Namaz sonrası cenaze helvası olarak küçük bez torbalarda ‘yüzde yüz şeker pancarından üretilmiştir. Yüzde yüz doğaldır’ yazılı şeker dağıtıldı.