Bakırcılık

Bakırcılığın tarihi Erzincan ilinde çok eskidir.Urartu medeniyetleri eserlerini Altıntepe kazılarından anlaşıldığına göre, Urartu döneminde Erzincan bakır işletmeciliği üretimleri Atina pazarlarında aranan mal olarak değer kazanmıştır.

Bakır levha işlemesinin yanısıra Erzincan ve yöresinde çok çeşitli türde araç-gereç, mutfak eşyası yada hamam takımları yapımında kullanılmaktaydı. Erzincan'dan ülke dışına satılan bakır eşya büyük miktarlara ulaşmaktaydı. Paris, Viyana ve Philadephia uluslararası fuarlarında sergilenen Erzincan yöresi bakır eşyaları büyük ün kazanmıştır.

Günümüzde ise, küçük ve orta ölçekli işletmeler tarafından üretilen mamuller genellikle iç piyasada pazarlanmaktadır. Sektör talep azalması nedeniyle önemli ölçüde zarara uğramış, bir çok işyeri kapanmıştır. Bakırcılığın, Erzincan'da eski bir geçmişi vardır. Dövme bakırcılık çok yaygındı. Tepsiler, kazanlar, kaplar, ibrikler, leğenler yapılırdı. Alüminyum ve plastik eşyanın yaygınlaşmasıyla dövme bakırcılık önemini yitirmiş, yerini bakır el işlemeciliğine bırakmıştır. Günümüzde yapılan semaver, tepsi, biblo, tabak, kaşık, şekerlik, sigaralık, kupa, vazo gibi ürünler daha çok süs eşyası niteliğindedir. Bakırcı ustalarına gelen bakır levhalar türlü gereçlerin yardımıyla tepsi, tabak, vazo vb. biçime sokulur. Dövme, çekme, dökme yöntemleriyle biçimlendirilen bakır eşya yine türlü yöntemlerle işlenir. Bezemede çoğunlukla stilize lale, yaprak, narçiçeği, selvi motifleri; hayvan figürleri, geometrik biçimler kullanılır. Bakır süs eşyaları, nikel kaplanmakta veya boyanarak süslenmekte, el işçiliği ile işlenerek yurt içi ve yurt dışına pazarlanmaktadır.

Üretimin yüzde 10'u yurt içinde, özellikle Ege ve Akdeniz Bölgeleri’ne, yüzde 90'ı ise yurt dışında A.B.D., İtalya, Finlandiya, Japonya, Almanya, Fransa gibi ülkelere pazarlanıyordu. Sanat değeri azaldığından önce yurt dışı, daha sonra da yurt içi pazarlar gün geçtikçe zayıfladı. Bu işten gelir sağlayanlar kendi sanatlarına kendileri değer vermeyerek başkalarının değer vermesini beklediler. Bugün bu bilince varan birkaç bakır işletmecisinin sabır ve üstün gayretleriyle Erzincan’da bakır işlemeciliği halen yapılmaktadır.

Yapılan araştırmalara göre bu gün Erzincan’da faaliyet gösteren yaklaşık 8-10 mağazada işleme bakır ve turistik bakır eşya satılmaktadır. (Dörtyol Yer Altı Çarşısı) . Bakır işlemeciliğinde çalışan 40-50 civarında işçi bulunmaktadır. Halen tam kapasite ile çalışma imkanı bulunmayan 3 atölyede turistik bakır ürünleri üretilmektedir.

Halıcılık

Kemaliye'de Halıcılık
İlçede bir zamanlar dünyaca tanınan Kemaliye Halıları artık dokunmamaktadır. Birkaç el tezgahında ve ilçedeki Meslek Yüksek Okulunda amatörce bazı küçük parçalar dokunmaktadır.

Üzümlü'de Halıcılık
Üzümlü Halk Eğitimi Merkezi Müdürlüğü ve Üzümlü Belediyesi tarafından, Belediye Hizmet Binasında yer tahsisi yapılmış ve 30/04/2005 tarihinde halıcılık kursuna başlanmıştır.

Yerel Giysiler

Toplumsal değişmeye koşut olarak, yerel giysilerin yerini çağdaş giysiler almaktadır. Yerel giysiler, kırsal kesimde günümüzde de az da olsa rastlanmaktadır.

Köylerde kadınlar astarlı iki entariyi üst üste giyerler. Bu entariler topuğa dek uzanır. Yörede üçeteğe üç peşli entari de denir. Üçetekle birlikte geniş bir şalvar, uzun keten ve bürümcük gömlekler giyilir. Belde şal kuşak, gümüş kemer kadın giyimini tamamlar. Başa peştamal, yazma sarılır, yerli tezgahlarda, ince yünden dokunan ihram (Yörede ehram denilmektedir.) önceleri yaygın bir sokak giysi iken artık Üzümlü yöresindeki birkaç köyde giyilmektedir, ihramı özelliği dikişsiz olmasıdır. Tüm bedeni sarar, yalnızca gözleri açıkta bırakır. Kullanılan kadın kumaşları kadife, kutnu, çitari, alaca, manisa, atlas, pullu sehavidir. Siyah ya da koyu kahverengi, paçaları bol pantolon, yakasız, kenarları işli avcı yeleği yaygın erkek giysileridir.

Yünden dokunmuş bel kuşağı geniş, düz biçimde sarılır. Ayaklara geniş ya da sivri uçlu yemeni, türlü renklerde yün çorap vardır.

Kullanılan kumaşlar, kadife, çuha kumaş ve tamamen yün olan mahalli kumaşlardır. Ancak, Erzincan'da modern çağın giyim tarzına ayak uydurduğundan geleneksel giysiler yavaş yavaş kaybolmaktadır.

Halk Oyunları

Kahramanlık, yiğitlik, ağır başlılık ve sabrın sembolü olan "bar" en önemli Erzincan halk oyunudur.

Oyunların tümü önce ağır olarak başlar, sonra gitgide hızlanır. En az altı kişi olarak kız ve erkeklerin ayrı ayrı oynadığı oyunlarda çökme, el vurma ve dönmeler ana figürler olup, elde mendil, bıçak, kaşık gibi araçlar bulunur. Barların yarım daire şeklinde oluşması, Erzincan ovasını tanımlamaktadır. Ayrıca çiftetelli, kaşık oyunları, horon, halay, tek oyunlar oynanan diğer halk oyunlandır. Biçimlerine göre oyunlar ise; üçayak, dörtayak, ikiayak, ağırbar, koçeri, sıklama, sarhoş ban, timurağa, hoş bilezik, dello, sarıkız, tamzara, çayırın ten yüzünde, tavuk barıdır. Komedi mahiyetinde oynanan elek oyunu, yılbaşında oynanan arap oyunu orta oyunlardandır.

Halk Edebiyatı

Erzincan yöresi halk edebiyatı ürünleri, halkın güç koşullar altındaki yaşamından izler taşır.

Şemsi Hayal, Salih Baba, Aşık Davut Sulari, Kemahlı Tabir, Aşık Beybani, Aşık Müslüm Akbaba, İsmail Daimi Erzincan halk ozanlarındandır. Yöre manileri sevgi, gurbet, sıla, özlemi, elem ve ızdırap duygularını dile getirir.

Erzincan Efsaneleri

Halk kültürü unsurları bakımından zengin bir bölge olan Erzincan ve yöresinde, insanları doğruluğa, iyilice, yardımlaşmaya, manevi değerlere saygıya davet eden çeşitli konularda yazılmış efsaneler bulunmaktadır.

Ruhi Kara'nın, Erzincan efsaneleri ile ilgili yapmış olduğu çalışmasında; dini ve dini binalarla ilgili efsaneler, evler ve insanların yaşadığı yerlerle ilgili efsaneler, tabiat, kırlar ve Erzincanlı ünlüler ile ilgili efsaneler olmak üzere toplam 163 efsane incelenmiş ve derlenmiştir. Efsanelerden en bilinenler; Terzibaba, Mama Hatun, Sultan Melik, Kırkgöz, Kalecik, Kızıldağda Kırk Kızlar, Koca Karı Fırtınası vb.