Oğuz Türklerinden bu güne kadar süregelen bir idealdir, Kızılelma. TRT bir dizi yapmış, adını da Kızılelma koymuş(!)

     Sanırım, Hakan Fidan’ı meşrulaştırma çabasına giren gafiller, Kızılelma ülküsüyle özdeşleşme hevesindeler. Ne kadar inandırıcı olabilirsiniz? Türk Milletinin gelecek kaygısını hiçe sayan, BDP ile cumhurbaşkanlığı seçimleri öncesinde ittifak kurmaya hazırlanan güruh mu Kızılelma’ya sahip çıkacak? Asla!

     Kızılelma ruhu, her Türk evladının vazgeçilmez sevdasıdır. MİT müsteşarının temize çıkarılması için yazılmış senaryo müsveddesi değildir.

     Kızılelma ruhuyla donatılmış askerin başına kimse çuval geçiremez. Kızılelma ruhuyla donatılmış konsolos ve beraberindekileri, tek kurşun atmadan hiç kimse esir alamaz.

     O halde, bu zihniyetin ideali Kızılelma değil, Musulelma.

     Ama ne garip, halkımız bütün bu olanları, sessiz ve de kaygı dolu bakışlarıyla izlemektedir. Hiç de tepki vermiyorlar. Hayatlarından memnunlar,” bana değmeyen yılan bin yıl yaşasın” der gibi. Fakat yılan büyüdü mü, kısa sürede sana da değecek bana da. Hem de bütün zehrini bedenimize tamamen boşaltırcasına.

     Askeri birliğimizin sınırlarına girip, gönderden istiklalimizi temsil eden, şehitlerimizin kanlarıyla boyanmış al bayrağı indirme cesaretinde bulunan itler çoğaldıkça, yılan tez elden bize dokunur. Yılanın başına bir şeyler gelmesin, süreç baltalanmasın diye tavizler vermeye devam edersek, gelecek kuşak korkulu bir kuşak olarak yetişecek galiba.

     Beş bin yıllık geçmişi olan biz Türkler, on iki-on üç yıllık bir süreçte şamar oğlanına döndürülemeyiz. Bu olanlar benim ve benim gibi düşünen her duyarlı Türk evladının sancılı rüyası oldu ve de kanıma dokunuyor. Ben bu konuda bu ülkenin başbakanını tek sorumlu olarak görmüyorum. Onun etrafında toplanıp, onun çevresini görmesine engel olanları da sorumlu olarak görüyorum.

     Devletin bekası için ne gerekiyorsa o yapılmalı. Açılım süreci diye nitelendirilen zırva öncesinde nasıl akil insanlar topluluğu oluşturulduysa, devletin istiklalini koruma noktasında da, vatanını ve milletini sevenlerden ekipler oluşturulmalı ve tedbir çareleri aranmalıdır. Çünkü;

     Bu gemi batarsa, hepimiz boğuluruz!

     Bu vatanın evlatları olarak, gelecek kuşaklara onurlu, dik duran, adil, cesur, medeni, hür iradeli, sağlam karakterli, geleceğe umutla bakan bir Türkiye bırakmamız bizim boynumuzun borcudur. Yoksa biz filmlerde Amerikan askerlerinin başına çuval geçirmekle avunur, dizilerde Kızılelma rüyasını yaşamaya devam ederiz.

     Kaldı ki; son olarak Musul’da ki konsolosluğun ele geçirilmesi bizim için büyük bir hayal kırıklığıdır. Bizim Kızılelma, artık Musul-elma olmuştur!

     Fakat Kızılelma hiç yok olmayacaktır.