ANKARA (AA) - Başbakan Yardımcısı ve Hükümet Sözcüsü Bekir Bozdağ, TV NET kanalının canlı yayınında gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu, soruları yanıtladı.

ABD'deki Hakan Atilla davasına ilişkin soruyu yanıtlayan Bozdağ, dava konusundaki değerlendirmelerinde bir değişiklik olmadığını belirtti.

"Bu bir siyasi davadır, hukuki dayanaktan yoksundur." diyen Bozdağ, bunun siyasi bir dava olduğunu yargılama sırasında ortaya çıkan somut delillerin de ispatladığını söyledi.

Bu davanın başlangıçtaki tek sanığının Rıza Sarraf olduğunu hatırlatan Bozdağ, Sarraf'ın dava sırasında kurtulmak için "Başka yol yok, yalan söyleyeceğim ve öyle çıkacağım" gibi çok açık ifadeleri olduğunu anımsattı.

Bozdağ, Sarraf'ın bir baskıyla sanıkken tanık konumuna geçirildiğinin, nasıl ifade vermesi konusunda FBI tarafından nasıl eğitildiğinin, bilgilendirildiğinin çok açık bir şekilde görüldüğünü aktarırken, davanın en önemli tanıklarından birinin de FETÖ'cü firari komiser yardımcısı olduğunu ifade etti.

Bu kişinin de ifadesinde FBI ve CIA ile iş birliği içinde nasıl Türkiye'den ABD'ye kaçtığını, mahkemede kullanılan kumpas delilleri Türkiye'den nasıl çaldığını anlattığını belirten Bozdağ, "Arkasından FBI buna 50 bin dolar para veriyor. Savcılık evinin kirasını ödüyor. Oturma izni, çalışma izni veriliyor. Saatlerce FBI ile toplantılar yaptığını anlatıyor. FETÖ'cü, firari hain, kendini dolarla satmış bir alçak. Raportör, bilirkişi dedikleri kişi de yine FETÖ'cü hainlerden birisi." diye konuştu.

Davanın hakiminin ise Mayıs 2014'te, FETÖ'cülerin bir organizasyonuyla 17-25 Aralık FETÖ yargı sürecine destek vermek amacıyla Türkiye'de düzenlenen bir sempozyuma katıldığını hatırlatan Bozdağ, bu kişinin Türkiye karşıtı ve FETÖ'yü destekleyen açıklamalar yaptığını anlattı.

Ayrıca davada itiraz etmeyecek bir jüri yapısının da oluşturulduğunu bildiren Bozdağ, "Bu hakim taraflı bir hakim olduğunu, yargılama sürecinde aldığı kararlarla ortaya koydu. Jüriye 'Delillerin hukuka aykırı elde edilmiş olması nedeniyle onları görmemezlikten gelmeyin' dedi. Bu, dünyanın hiçbir yerinde kabul edilemez. Bütün bunları değerlendirdiğimizde, bu davanın FETÖ, CIA, FBI, ABD yargısının iş birliğiyle gerçekleştirildiği, siyasi bir dava olduğu çok net ortadadır. Bu dava, FETÖ'yle FBI, CIA ve ABD yargısının iş birliğinin somut bir ispatıdır. Suçüstü yakalanmışlardır." dedi.

"ABD ile Türkiye bazı konularda uzunca zamandır farklı düşünüyor"

Bu dava ile Türkiye'ye nasıl bir darbe vurulmak istendiğinin sorulması üzerine ise Bozdağ, ABD ile Türkiye'nin bazı konularda uzunca zamandır farklı düşündüğünü bildirdi.

Suriye'de YPG/PYD'yi Türkiye'nin terör örgütü kabul ederken ABD'nin kabul etmediğini hatta onlara 4 bin tır civarında silahı verdiğini hatırlatan Bozdağ, ABD'nin Türkiye'nin FETÖ'nün iade taleplerine de tek bir cevap vermediğini söyledi.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın korumalarına açılan soruşturma, Hakan Atilla davası, Kudüs ve Katar konularındaki görüş ayrılıklarını hatırlatan Bozdağ, "İran konusundaki farklılık... Bütün bunlar, ABD ile Türkiye arasındaki ilişkilerde bazı sıkıntılar var. Bütün bunları görüyoruz. Biz Türkiye olarak ABD ile Türkiye arasındaki ilişkilerin iyi olmasının iki ülkenin yararına olduğuna inanıyoruz." ifadelerini kullandı.

Bozdağ, terör örgütlerine karşı Türkiye'yi yalnız bırakmanın veya terör örgütlerini Türkiye'ye tercih etmenin, ABD'nin çıkarlarına da, ABD'nin gelecek vizyonuna da aykırı olduğuna inandıklarını dile getirerek, şöyle devam etti:

"Biz bu noktada çok net söylüyoruz; bunlarla iş birliği yaparak, siz ABD ile Türkiye arasındaki ilişkilere zarar veriyorsunuz ve Türk halkının ABD'ye bakışını olumsuz etkiliyorsunuz. İşte bakın vize tartışması bunlardan biri. Bunların hepsinin bir hesabı mutlaka var. Herkes biliyor. Ama Türkiye'ye dönük hesapların içinde ne hedefleniyorsa hepsini görüyoruz."

Bu davanın hem siyasi hem de ekonomik hedefleri olduğunun altını çizen Bozdağ, Türk ekonomisinin dünyada yaşanan tüm olumsuzluklara rağmen büyük gelişim gösteridiğini söyledi.

Bozdağ, "Türkiye'nin ekonomisi çok güçlü bir ekonomidir. Bizim ekonomimize öyle kolay kolay zarar verme kapasitesi yok. Allah'a şükür ekonomimiz her türlü şoka karşı dirençlidir. 2018, geçen yıldan daha iyi olacaktır. Bu davayla veya başka bir yöntemle Türk ekonomisine zarar vermeyi de başaramayacaklardır." diye konuştu.

"11 Nisan'da çıkacak karar Türkiye tarafından nasıl karşılanacak?" sorusunu da yanıtlayan Bozdağ, bu davada doğrudan Türkiye'nin veya Türkiye'nin bir kurumunun yargılanmasının söz konusu olmadığını, zaten bunun da uluslararası hukuka aykırı olduğunu bildirdi.

Hükümet Sözcüsü Bozdağ, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Türkiye bağımsız ve egemen bir ülke. Başka bir ülke, egemen ve bağımsız bir ülkeyi veya onun kurumlarını yargılayamaz. Bu farklılığı ayırt etmek gerekir. Orada Türk vatandaşı ve Halk Bankasında genel müdür yardımcılığında bulunmuş bir kişi yargılanıyor. Hesap şu; 'Eğer bir ceza alırsa onun üzerinden Halk Bankasına dönük birtakım yaptırımlar gündeme getirilecek' şeklinde değerlendirmeler yapılıyor. Burada şunun altını çizmekte fayda var; Türkiye'nin bütün iş ve işlemlerinde, Türkiye'nin bankaları da buna dahil, uluslararası iş ve işlemlerinde, uluslararası hukuka, uluslararası anlaşmalara, Birleşmiş Milletler'in aldığı kararlara uygun iş ve işlemler yapılmaktadır. Bunlara aykırı Türkiye'nin herhangi bir iş ve işlemi söz konusu değildir. Halk Bankasının da bunlara aykırı iş ve işlemi söz konusu değildir. Birleşmiş Milletler'in herhangi bir kararının çiğnenmesi de söz konusu değildir."

Burada verilecek kararın zaten belli olduğunu vurgulayan Bozdağ, önceden verilmiş kararın, prosedüre uygun hale getirilmeye çalışıldığını aktardı.

Bozdağ, "Jürinin Hakan Atilla'yı suçlu görmesi bizi şaşırtmadı. Bizim için sürpriz de olmadı. Şimdi hakim 11 Nisan'da verilecek cezayı tayin edecek. Bundan sonraki süreçte olacakları Türkiye yakından takip ediyor. Bu dava, Türk- Amerikan ilişkilerine büyük zarar vermiştir. Bundan sonra meydana gelecek olumsuz her türlü gelişme de bu ilişkilere zarar verme kapasitesi çok yüksek adımlardır. Biz bu işin Türk-Amerikan ilişkilerine zarar vermeden sonuçlandırılmasının iki ülkenin çıkarına olduğunu düşünüyoruz." ifadesini kullandı.

Ülkeler arası ilişkilerde bir konuda farklı karar sahibi olmanın, diğer konularda birlikte çalışmaya engel olmadığını da aktaran Bozdağ, "Biz Amerika'yla belli konularda anlaşamıyoruz ama pek çok konuda da birlikte hareket ediyoruz. Bundan sonraki süreçte iki ülke arasındaki ilişkileri belirleyecek en önemli şey iki ülkenin çıkar hesabı olacaktır. Amerika ve Türkiye kendi milli yararlarını gözeterek bu ilişkileri geleceğe taşıyacaktır." dedi.

"Malikanenin etrafındaki sineklerin cinsiyetine varıncaya kadar haberdarlar"

FETÖ elebaşının iadesine ilişkin gelişmelerin sorulması üzerine ise Bozdağ, "Olumlu bir şey gördüğümü söylemem" diye konuştu.

15 Temmuz darbesini FETÖ'nün gerçekleştirdiğine dönük ABD'nin itiraz edemeyeceği delillerin kendilerine sunulduğunu bildiren Bozdağ, şunları kaydetti:

"Bu darbe teşebbüsünün arkasında, emri verenin terörist başı Fetullah Gülen olduğunu ABD'nin de en az bizim kadar bildiğine ben inanıyorum. Çünkü ABD büyük bir devlet. Pensilvanya'daki terörist başının, teröristlerin yaptığı her konuşmanın, her görüşmenin ABD tarafından bilindiğine inanan birisiyim. O malikanenin etrafında uçan sineklerin cinsiyetine varıncaya kadar ABD'nin orada olup bitenlerden haberdar olduğunu düşünüyorum. Bu darbe teşebbüsünde bizim ABD'ye sunduğumuz delillerden daha çoğunun ABD'de olduğuna ben inanıyorum. Ama buna rağmen ABD, FETÖ'nün bu darbe emrini veren kişi olduğunu bildiği halde Türkiye'ye karşı iade yoluna gitmiyor. Geçici tutuklama talep ettik ama ABD Adalet Bakanlığı adli makamlara göndermedi bile. 'Ret ederler' diyor. Biz etsin dedik ama Bakanlık bunu göndermedi."

Fetullah Gülen'in iadesi konusu

ABD'nin Fetullah Gülen'in iadesi konusundaki tavrını eleştiren Bozdağ, "Zamana yayıp meseleyi, irade beyan etmeyerek, 'Sizi anlıyoruz, ama delil seviyesi' filan değerlendirmeleri yaparak, topu taca atıyor. Net bir şekilde 'Biz vermeyeceğiz' demiyor ama uygulamalarıyla vermeyeceğini ortaya koyuyor." diye konuştu.

Türkiye'nin vize krizinden sonra ABD'ye misli ile karşılık vermeye başladığına işaret eden Bozdağ, bu durumun Türkiye tarihinde bir ilk olduğunu vurguladı.

Bu meselenin çözümü için görüşmeler yapıldığını ve sonuçta en nihai adımlar atıldığını hatırlatan Bozdağ, ABD'den yapılan "Türk hükümeti garanti verdi" açıklamasını yalanladıklarını hatırlattı.

ABD'nin İstanbul Başkonsolosluğunda çalışırken gözaltına alınan ve tutuklanan kişinin diplomatik dokunulmazlığının olmadığına dikkati çeken Bozdağ, "Bir Türk vatandaşına ilişkin işlem yapacağımız zaman biz bunu hiç kimseye sormayız. ABD'ye de başka bir ülkeye de sormayız. Başka bir ülke de kendi vatandaşıyla ilgili işlem yapacağı zaman bize sormaz." ifadelerini kullandı.

"İran başlığını bölgede yaşananlardan ayrı düşünmemeli"

İran'da süren protesto gösterilerinin hatırlatılması üzerine Bozdağ, İran başlığını bölgede yaşananlardan ayrı düşünmemek gerektiğini, Mısır, Katar, Libya, Irak, Suriye, Lübnan, Filistin, Türkiye'deki gelişmeleri hep beraber gördüklerini belirtti.

Bütün bunlar birlikte değerlendirildiğinde, bu bölgede huzur, sükun, barış ve istikrardan rahatsız olunduğunun çok net görüldüğünü kaydeden Bozdağ, bütün terör örgütlerinin adeta toplanarak bu bölgedeki ülkelere taksim edildiğini söyledi.

Bozdağ, "Türkiye, istikrarıyla, demokratik yönetim biçimiyle, halkın iradesini esas almasıyla, güçlü ekonomisiyle ve huzur, sükun ve barışı bozmak isteyen herkese karşı hakkı, hukuku müdafaa etmesiyle farklı bir tutum ortaya koyuyor." şeklinde konuştu.

İran'ın bölgenin en kadim ülkelerinden biri olduğunu belirten Bozdağ, Türkiye ile 1639'dan beri komşu olduğunu ve iki ülke arasında bugüne kadar savaş olmadığını anımsattı.

"Bu oyunu İran halkı bozacak"

İran'daki huzur, istikrar ve barış ortamının korunmasının sadece İran için değil diğer ülkeler için de son derece önemli olduğunu vurgulayan Bozdağ, İran'daki huzursuzluğun yansımalarının nasıl olacağını, Suriye ve Irak'ta yaşananlardan dolayı en iyi Türkiye'nin bileceğini dile getirdi.

İran'daki hükümete ve halkına bütün dış müdahalelere, provokasyonlara karşı sağduyulu, basiretli hareket etmenin önemini vurguladıklarını aktaran Bozdağ, "Bu oyunu İran halkı bozacak." dedi.

Türkiye'nin, herhangi bir ülkedeki yönetimin dış müdahalelerle, şiddet kullanarak, zorla, anayasa ve yasaların çizdiği usülün dışında başka bir yöntemle değiştirilmesine karşı olduğunu belirten Bozdağ, buna ülke insanların karar vermesi gerektiğinin altını çizdi.

Türkiye'nin İran'daki hadiseleri çok yakından takip ettiğini ifade eden Bozdağ, "Umarız ki buradaki istikrar, huzur, sükun ve barış ortamı bozulmaz. Bozmak isteyenler amacına ulaşamaz." yorumunu yaptı.

"İttifakı halkla yapmak esastır"

CHP'nin seçim ittifakına yönelik diğer partiler ile görüşmelerine ilişkin Bozdağ, "Muhalefetin güçsüzlüğünün aleni bir itirafıdır. AK Parti'nin adayı belli, bir aday arayışı yok. Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, 2019'da cumhurbaşkanlığı adaylığı karşısında, CHP, diğer partiler tek başına netice alamayacağını biliyorlar. O yüzden güçlerini birleştirmek için bir uğraş içindeler. Bu da normaldir." yorumunu yaptı.

Bozdağ, 2014'te bu filmi gördüklerini ifade ederek, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın halk tarafından seçilen ilk cumhurbaşkanı olduğunu söyledi.

"İttifakı halkla yapmak esastır" diyen Bozdağ, halkla ittifak yapamayanların, dünyayla ittifak yapsalar bir kıymeti olmayacağını dile getirdi.

Milletin, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı 2019'da seçtirmemek isteyenleri gördüğünü belirten Bozdağ, "PKK'lılar, FETÖ'cüler, başka uluslararası güçler, çevreler hep beraber aynı şeyi yapıyor. O yüzden milletle ittifak eden kazanacaktır. Milletle ittifak eden AK Parti'dir, Cumhurbaşkanımızdır. Bugüne kadar hep milletle ittifak ettiği için, gücünü milletinin duasından ve desteğinden aldığı için, milletle ittifak edemeyenler yenememişlerdir. 2019'da da yanlarına yorgunlukları kar kalacaktır." dedi.

Muhabir: Barış Gündoğan, Aynur Ekiz