TBMM (AA) - Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, "İdlib'deki operasyon büyük ölçüde neticelendi. Afrin konusu var önümüzde. Buralardan taviz veremeyiz." dedi.

Cumhurbaşkanı ve AK Parti Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, partisinin TBMM Grup Tplantısı'nda yaptığı konuşmada, iktidarlarının kamu maliyesi politikasından taviz vermediğini ancak bunu büyümeyi engelleyecek, milleti huzursuz edecek bir şekilde de yapmadığını belirtti.

2019 yılı Kasım ayında yapılacak cumhurbaşkanlığı seçimi öncesinde yeni sisteme geçişi sağlayacak uyum yasalarının çıkarılması gerektiğini hatırlatan Erdoğan, "16 Nisan'da başardığımız yönetim sistemi değişikliğini önümüzdeki dönemde, yönetim reformuyla taçlandırmalıyız." ifadelerini kullandı.

Uyum yasalarını sadece anayasa ve kanunlardaki eski sisteme dair ifadelerin yenisiyle değiştirilmesi olarak uygulanmasının önemli bir fırsatın kaçırılmasına yol açacağını aktaran Erdoğan, şöyle devam etti:

"Uyum yasalarını aynı zamanda köklü bir yönetim reformu haline dönüştürerek ülkemize tarihi bir katkı daha yapabileceğimize inanıyordum. Şu gerçeği kabul etmeliyiz; geçtiğimiz 15 yılda yaptığımız tüm reformları rağmen hala obez bir devlet yönetimine sahibiz. Devletin büyük olması farklıdır, güçlü olması farklıdır, obez olması, hantal olması, verimsiz olması daha farklıdır. Bizim devletimiz elbette büyük ve güçlü olacaktık. Ama hantallığın kaynak ve zaman israfının, daha pek çok hastalığın sebebi olan obezlikten devletimizi kurtarmamızın şart olduğu da bir gerçektir. Ancak bu şekilde devlet yönetimini daha sağlıklı, daha etkin daha hızlı, daha verimli hale getirebiliriz."

"Fırsatın kazası olmaz"
AK Parti'nin 15 yılda ülkede köklü değişimlere imza atmasının gerisinde hiçbir zaman kaybetmediği reformcu ruhunun bulunduğunu bildiren Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Yapısal dönüşümlere imza atma amacı taşımayan, sadece günü kurtarmaya yönelik hiçbir adım bizim yol haritamız olamaz. Artık üzerine ciddiyetle eğilmemiz gerektiğine inandığım uyum yasalarıyla ilgili çalışmalarımızı bu yaklaşımla yürütmeli ve hayata geçirmeliyiz. Unutmayınız, fırsatın kazası olmaz." diye konuştu.

Yönetim reformu çabalarında kendilerini en çok uğraştıracak engelin ise ana muhalefet partisi olacağını vurgulayan Erdoğan, AK Parti olarak iktidara geldikleri günden bu yana ana muhalefet diye karşılarına çıkan anlayışın çapsızlığından, tembelliğinden, sığlığından şikayet ettiklerini hala da ettiklerini ifade etti.

Erdoğan, konuşmasına şöyle devam etti:

"Ana muhalefet partisinin bu hali bizim için ne kadar büyük bir şanssa, ülkemiz için o kadar büyük bir şanssızlıktır. Her zaman ifade ediyorum; seçimlerden projelere kadar, biz ana muhalefetle değil, kendi kendimizle yarışıyoruz. Öyle ki rehavete kapılmamak için başarı çıtasını sürekli yükseltiyoruz. En son cumhurbaşkanlığı seçiminde bu çıtayı yüzde 50'nin üzerine kadar çıkardık. Biz çalışmalarımızı önümüzdeki seçimleri değil, ülkemizin yarım asırlık, bir asırlık geleceğini düşünerek yürütüyoruz. Bunun için de gerekirse gece gündüz çalışma pahasına ülkemize ve milletimize karşı sorumluluklarımızı yerine getirmek mecburiyetindeyiz."

"Kimilerinin uzmanlık alanı mahkeme kapılarını aşındır"
Konuşmasında il ve ilçe müftülüklerine nikah kıyma yetkisi veren yasal düzenlemeye de değinen Erdoğan, CHP'nin bu duruma yaklaşımını eleştirdi.

Bazı konuları ne kadar karşılarındakinin cehaletine ya da art niyetine bağlasalar da milletle paylaşmadan olmadığını belirten Erdoğan, "Müftülere nikah kıyma yetkisi verilmesiyle ilgili hadise bunlardan biridir. CHP'lilerin bu konuda yürüttükleri muhalefet tarzı ve üslubu milletten, milletin değerlerinden, tarihinden, kültüründen ne kadar kopuk olduklarını bir kez daha ortaya sermiştir." değerlendirmesinde bulundu.

"Meseleyi tartışma biçimlerine saygı duymadık, duymayacağız"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, CHP'nin memleketin ve milletin hayrına her konuda olduğu gibi bu hususta da Anayasa Mahkemesine gitmesinin kendilerine şaşırtmadığına işaret ederek, "Kimilerinin uzmanlık alanı ülkeye hizmettir, kimilerinin uzmanlık alanı da mahkeme kapılarını aşındırmaktır. Anayasa Mahkemesini olur olmaz sebeplerle meşgul etmek de CHP'nin ihtisas alanı haline dönüştü. Haklarıdır, elbette saygı duyarız ama bu meseleyi tartışma biçimlerine asla saygı duymadık, duymayacağız. Böyle bir konuyu, çocuk gelinlerden çok eşliliğe kadar akla mantığa hakikatlere aykırı zeminlere çekenleri milletimize teşhir etmek boynumuzun borcudur. Türkiye'de laiklik kavramıyla ilgili olumsuz bir algı varsa bunun en büyük sebebi ana muhalefet partisinin tek parti döneminden beri kavramı yanlış yere oturtma çabasıdır. Bu bir eseri cehalettir." diye konuştu.

Erdoğan, laikliği milletin değerlerine, tarihine, kültürüne karşı kalkan haline getirmeye çalışmanın hoşnutsuzluğu ortaya çıkaracağını belirterek, devletin dini inançlar karşısındaki tarafsızlığı anlamına gelen laikliğin kendilerinin de kabul ettiği ve uygulanması gerektiğine inandıkları bir kavram olduğunu ifade etti.

'İdlib'deki operasyon büyük ölçüde neticelendi'
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Türkiye terör örgütleriyle mücadelesinde ve bölgesel krizlerin çözümünde mesafe katettikçe birtakım mahfillerin Türkiye'ye yönelik hırsının, kininin, tepkisinin dozunu artırdığını gördüklerini bildirdi.

Vize krizinden köpekle aramaya, örtülü ambargoların kapsamlarının genişletilmesinden teröristlere özel himaye sağlanmasına kadar pek çok örneği görülen bu tavrın, Türkiye'nin doğru yolda olduğunu gösterdiğini vurgulayan Erdoğan, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Stratejik ortağımız ABD, defaatle görüşmemize rağmen Suriye'de, dikkat edin, terör örgütü PKK'nın düşük çocuğu olan PYD ve YPG ile birlikte Rakka operasyonunu yapıyor. 'PKK değil' diyorlar. Peki Rakka'da bölücü terör örgütünün dev posterlerinin asılmasını ey Amerika neyle izah edeceksin? Biz söyledik inanmadın, artık televizyon ekranlarında, kamera çekimlerinde... Bütün gerçekler ortada, neyle izah edeceksin? Biz gerçeklerle konuşuyoruz. 3 bin 500'ü aşkın tır bölgeye silah taşyıyor. Bu silahlar rakka'da mı kullanıldı, DEAŞ'a karşı mı kullanıldı? Bunların nerede nasıl stoklandığı, bunları da biliyoruz ha, bunu da iyi bilin. İdlib'deki oparasyon büyük ölçüde neticelendi. Şu anda Afrin konumuz var önümüzde. Bunların hepsi bizim için birer tehdittir ve biz ülkemiz için tehdit oluşturacak her alanda karlıyız. Bunu herkesin bilmesini istiyoruz. Buralardan taviz veremeyiz. Bir gece ansızın gelebiliriz, bir gece ansızın vurabiliriz. Eğer bütün bunlar olurken böyle bir ortamda sırtımız sıvazlansaydı, bizi yere göğe koyamaz hale gelseydiler asıl o zaman şapkayı önümüze koyup 'ne yapıyoruz biz' diye düyşünmemiz lazımdı. Demek ki isabetli bir güzergahta yürüyoruz."

"Milletçe dik duracağız"
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Almanya'da terör örgütü mensuplarının gösteri düzenlediklerini, Alman polisinin ise resmi sosyal paylaşım hesaplarından "Bu akşam sizin için görevdeyiz." diye mesaj yayımladığını anımsattı.

Fransa'da devlet televizyonu binasına bölücü terör örgütü başının posterinin asıldığını, Fransız polisinin ise bu durumu izlediğini vurgulayan Erdoğan, konuşmasına şu sözlerle devam etti:

"Hani PKK, AB üyeleri olarak terör örgütüydü. Niye izliyorsun, niye indirmiyorsun? Bu soruyu sormak bizim hakkımız değil mi? Bu nasıl dostluktur. FETÖ ile irtibatı ya da iltisakı sebebiyle bir kişiyi gözaltına alıyorsunuz, kendisini istemeye yüzleri tutmadığı için olsa gerek 'diplomatik dokunulmazlığı var' diye telefonuna sahip çıkıyorlar. Böyle bir şey de yok. Belki yutarlar diye buradan giriyorlar. Kime neyi yutturuyorsun. Ajanlık faaliyeti sebebiyle yakayı ele vermiş isimler konusunda 'sivil toplum kuruluşu temsilcisiydi', 'medya mensubuydu', 'iyi insandı', 'güzel vatandaştı' gibi güzellemelerle hedef saptırılmaya çalışılıyor. Başkansoloslukta çıkanlar o 'STK mensubuydu' dedikleri o Türkiye'nin Soros'u durumunda olan kişinin havası çıktı meydana. Bağlantılar çıkıyor meydana. Ya siz kime neyi yutturuyorsunuz. Taksim olaylarının arkasına bakıyorsunuz aynı kişi var, belli yerlere ciddi manada kaynak aktarımının arkasında bunları görüyorsunuz. Bu milleti içeriden vurmaya gayret edenlere karşı milletçe dik duracağız, kararlı duracağız ve gereken hesabı da soracağız. Burada özellikle yargı makamlarının hukuk çerçevesi içerisindeki hassasiyeti en büyük güvencemizdir ve bu işin de hep takipçisi olacağız."

'Bu işler bittiği zaman da biz dünyayı ayağa kaldırmasını da biliriz'
Erdoğan, Irak'ta kendi ismiyle, Suriye'de ise PYD, YPG, SDG gibi isimlerle bölücü terör örgütünün desteklendiği ve silahlandırıldığını belirtti.

Güya operasyon yaptıkları ve bölücü terör örgütünün kontrolüne bıraktıkları bölgede, oraya sevk ettikleri silah yüklü TIR sayısı kadar dahi DEAŞ'lı teröristin bulunmadığına işaret eden Erdoğan, şunları söyledi:

"Her terörist için bir TIR silah gönderdikleri yalanına bizi inandırmaya çalıştıracak kadar da pişkince bir tavır içindeler. Rakka'da suçüstü yakalanınca da 'terörist başı saygı değer bir şahsiyet değildir' açıklamasıyla kendilerini kurtarmaya çalışıyorlar. Lafa bak. Bu sizin gibi ülkeye yakışır mı? Hani siz demokrasinin beşiğiydiniz. Sizin gücünüz Tayyip Erdoğan'ın 13 korumasını ki bunlar Amerika'yı çoğu zaten görmemiş, onlar için gözaltı kararı çıkarmaya yeter. Bir diğer taraftan bakıyorsunuz, çok enteresan, bir bankamızın altı kere Amerika'ya girip çıkan görevlisini yedinci kez girişinde gözaltına almaya yeter. Öbür taraftan bakıyorsunuz bir başka vatandaşımızı aynı şekilde gözaltına almaya yeter. Ve ondan sonra da köşeye sıkıştırarak, 'şunları şunları söylemen halinde şu kadar, şunları şunları söylemen halinde bu kadar' demek suretiyle de itirafçı durumuna düşürmenin gayreti içine girerler. Takipçisiyiz. Bu işler bittiği zaman da biz dünyayı ayağa kaldırmasını da biliriz. Bunların hepsini de açıklayacağız."

Irak ve Suriye halkına seslenen Erdoğan, Batılı emperyalistlerin sözüyle harekete geçip hüsrana uğramayanın bulunmadığına işaret etti.

Günübirlik kazanımlar uğruna binlerce yıllık kardeşliği ve kader birlikteliklerini yıkanların, büyük bir yanlış içerisinde bulunduğunu vurgulayan Erdoğan, yarın her şey bitip herkes evine döndüğünde, bu kadim coğrafyada Kürtler, Araplar ve diğer grupların baş başa kalarak acı ve sevinçlerini yine paylaşmak zorunda olacağını belirtti.

"Türkiye'yi karşısına alan hangi girişimin başarıya ulaşma şansı olabilir"
Erdoğan, "Kuzey Irak'taki Bölgesel Yönetim, Türkmen ve Arapların haklarını ellerinden alarak elde ettiği kazanımlarla huzura ve refaha ereceğini mi sanıyor? Mezhepçilik fitnesini körükleyerek, kardeşi kardeşe düşman edenler, bu şekilde kendileri için parlak bir gelecek inşa edeceklerini mi düşünüyorlar? Bölgede, Türkiye gibi bir ülkeyi karşısına alan hangi girişimin başarıya ulaşma şansı olabilir?" diye sordu.

Türkiye'nin etnik ve inanç yapıları bakımından dünyanın en karmaşık coğrafyaları olan Balkanlar, Ortadoğu ve Kafkasya'da asırlık yönetim tecrübesinin bulunduğunu ifade eden Cumhurbaşkanı Erdoğan, hangi girişimden, ne tür felaketler çıkacağının asırlar boyunca bizzat yaşayarak öğrenildiğini kaydetti.

'İddiayı kim ileri sürüyorsa ispatla mükelleftir'
Erdoğan, TBMM'deki AK Parti Grup Toplantısı'nın ardından gazetecilerin sorularını yanıtladı.

Bir gazetecinin erken seçim iddialarını hatırlatması üzerine Erdoğan, "İddiayı kim ileri sürüyorsa ispatla mükelleftir. Müddei iddiasını ispatla mükelleftir. Yok böyle bir şey. Bizden böyle bir şey duydunuz mu?" değerlendirmesini yaptı.

İstanbul Büyükşehir Belediye başkanlığı için sürdürdükleri istişare toplantısının Ankara Büyükşehir Belediye başkanlığı için yapılıp yapılmayacağı sorusuna da Erdoğan, "Her zaman yaptığımız gibi." yanıtını verdi.

Ankara'da ilçe belediye başkanlıklarında bir değişim olup olmayacağı sorusu üzerine Cumhurbaşkanı Erdoğan, "Gelişmelere göre atılacak adımlar ve kararlar vardır. Şu anda öyle bir şey yok ama olmaz diye bir şey de yok. Bütün mesele başarıya kilitlenme. Başarı için ne gerekiyorsa yaparız." diye konuştu.