TBMM (AA) - MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, "Hükümete çağrıda bulunuyorum: Hadi gelin, Türk gençliğinin ümüğünü sıkan, soluğunu kesen üniversite sınavını tümden ve hepten kaldırma konusunda da el birliği, güç birliği yapalım." dedi.

Bahçeli, partisinin TBMM Grup Toplantısı'nda yaptığı konuşmada, milli eğitimdeki pürüz ve badirelerin, sürekli derinleşen çelişki ve çarpıklıkların sadece bugünü değil, geleceği de riske attığını söyledi.

"Eğitimde sürekli sistemle oynamak mahsurludur." diyen Bahçeli, "Elbette her hükümetin, her siyasi iktidarın bir eğitim politikası, bu çerçevede hedefleri vardır. Ancak her bakan değişikliği yeni bir politikaya kapı aralıyor, farklı bir uygulamaya ortam açıyorsa, durup düşünmemiz de kaçınılmazdır. Milli eğitim alanında, görevdeki bakanın değil, hükümetin politikası vardır ve önemli olan da budur." ifadelerini kullandı.

Artık milli eğitim sistemindeki ağırlaşan meselelerini istikrarlı, kalıcı, kapsayıcı bir şekilde ele alıp, uzlaşmanın imkanlarından faydalanarak gidermenin asıl, acil ve elzem olduğunu vurgulayan Bahçeli, yeni sınav sisteminin ilave sorunlar doğurduğunu, öğrencilerin huzursuz; anne babaların kaygılı olduğunu belirtti.

Bahçeli, meselenin sınav sistemini değiştirmekle çözülecek kadar basit, hafif ve yüzeysel olmadığını dile getirerek, "Ağır hastalıklar pansuman tedavilerle bitmeyecektir. Mevzi hamleler, milli ve stratejik bir karara dönüşmedikçe sonuç vermeyecektir. Sınav sistemlerindeki değişikliklerle günü kurtarmak belki mümkündür ama yarınları kaybedeceğimiz neredeyse kesindir." değerlendirmesini yaptı. Bahçeli, şöyle konuştu:

"Geleceğimizi kurtarmanın, gelecek nesillere görevimizi yapmanın tam vaktidir. Hükümete bizim teklifimiz şudur: Gelin üniversite sınavını tamamen kaldıralım. Gelin lisans, yüksek lisans, doktora eğitimlerinin önündeki bariyerleri birer birer yıkalım. Anadolu’nun mazlum çocuklarına tüm imkanları sunalım. 15 Temmuz FETÖ işgal teşebbüsü bize öğretmiştir ki liyakat tamam, ehliyet tamam; ama hepsinden önemlisi adam gibi adam nesillerin yetişmesi ve yetiştirilmesidir.

Bizim için sadakat ve cesaret sahibi olmak, liyakat sahibi olmaktan, masaya koyulan testlere doğru cevap vermekten bin kat daha değerli, bin kat daha geçerlidir. İmkansızlıklara direnen Türk gençliğinin önündeki engelleri kaldıralım. Gencecik yaşta girdikleri ağır baskı ve dayatma ortamından, kaygı ve korku dolu senelerden hepsini çekip alalım."

Bahçeli, hükümete de çağrıda bulunarak, "Bir el verin, bir ses verin, bir irade gösterin. Soruyorum, üniversite sınavını kaldırmaya var mısınız? Beka mücadelesinde sonuna kadar omuz omuzayız. Bunda en küçük tereddüt yoktur. Zalimlere karşı aynı noktadayız, aynı çizgideyiz. Bunda da şüphe yoktur. Hadi gelin, Türk gençliğinin ümüğünü sıkan, soluğunu kesen üniversite sınavını tümden ve hepten kaldırma konusunda da elbirliği, güç birliği yapalım. Hadi buyurun, gayretimizle solgun yüzler gülsün, belirsizliğin karanlığı birlik ve dayanışmamızla kaybolsun. Türk gençliği için varız, onlar için kararlıyız, geleceğin parlak, bağımsız, kalkınmış, büyümüş Türkiye’si için her mücadeleyi vermeye de her zaman hazırız, ihtiyaç duyulan her an buradayız." diye konuştu.

-"Kerkük’te PKK’nın ne işi var"

Tüm bulgu, bilgi ve kanıtların peşmergenin PKK’lı canilerini Kerkük’e taşıdığını gösterdiğini ifade eden Bahçeli, "Kerkük’te PKK’nın ne işi vardır? Bu neyin mesajı, hangi alçak senaryonun hazırlığıdır? PKK’nın Kerkük’e intikalinin önünü kimler açmış, buna hangi güçler çanak tutmuştur?" sorularını yöneltti.

Bahçeli, oynanan oyunun "şiddetli ve büyük" olduğunu dile getirerek, Kandil ve Sincar’dan sonra PKK’nın Kerkük’e yuvalanması yalnızca Irak, yalnızca bölge için değil, Türkiye için de milli güvenlik meselesi olduğuna işaret etti.

Suriye’nin kuzeyindeki sözde üç kantona eklemlenmek isteyen, 25 Eylül’ü bu kapsamda ara durak gören ve PKK’nın hain hedefleriyle Kürdistan nöbetine giren Barzani'nin "tam bir düşman, tam bir rezil" olduğunu ifade eden Devlet Bahçeli, şunları kaydetti:

"Hain sevindiren kalem artıkları, Kürdistan kuruluyor, Türkiye tehdit ediliyor, zulüm tuzağı kuruluyor hala anlamıyor, hala görmüyor musunuz? Nasıl olsa işleriniz tıkırında, bir eliniz yağda, diğer eliniz balda. Nasıl olsa tuzunuz kuru, kapmışsınız bir gazete köşesi, kurulmuşsunuz bir televizyon ekranına, öğüttüğünüz yalan, övdüğünüz talan. Milli mukavemeti tırmalamak, terörle mücadeleyi tırpanlamak için her utanmazlıktan medet umarlar. Çünkü bunlar içimize kadar sızmış kamuflajlı, makyajlı, maskeli Türk ve Türkiye hasımlarıdır. '82 Kerkük' deriz, kızarırlar, bozarırlar; betleri, benizleri atar. '83 Musul' deriz, nöbet geçiren şizofreni hastasına dönerler. Çünkü bunların vicdanları haczedilmiş, haysiyet noksanlıkları alenileşmiştir.

Dış politikada dengeymiş, ne dengesi, neyin dengesi, ortada denge mi kaldı? Kimseyi ürkütmemek, kimseyi rahatsız etmemek lazımmış. Ama Türk milletini önüne gelen rahatsız ederse, buna da aldırmamak, bunu da büyütmemek gerekiyormuş. Beyzadelerin rahatı nasıl olsa hiç kimsede yoktur. Kendilerini yalılarda, boğaz manzaralı konutlarında, işbirlikçi yabancı dostlarının dizinin dibinde emniyete almışlardır. Bu iki ayaklı Kırım Kongo kenelerine, bu zulüm beslemelerine Türk milleti mutlaka hesabı soracak, yüzsüzlüklerini, yüreksizliklerini inanıyorum ki yanlarına koymayacaktır."

Bahçeli, süresi 19 Ekim’de dolacak OHAL’in yeniden üç ay süresince uzatılma kararını destekleyeceklerini bildirdi.

(Bitti)