Genel Cerrahi Uzmanı Op. Dr. Yasin Karaduman, meme kanserinde erken teşhisin önemli olduğunu ifade etti.
Karaduman, tüm hastalıklarda olduğu gibi meme kanserinde de erken teşhisin büyük önemi olduğunu kaydederek, "Bir hastalık ne kadar erken aşamada yakalanırsa, tedavisi o kadar kolay olur. Bunda en önemli şey insanların kendi kendilerine bakması ve muayene etmesidir. Herhangi bir durumda da doktora başvurmaları önem taşıyor. Bu meme için çok daha önemli. Çünkü meme kanserinde artık son yıllarda olan gelişmelerden sonra, erken teşhis edildiğinde neredeyse tamamına yakını tedavi edilebiliyor. Bu bakımdan erken teşhisin çok büyük önemi var" dedi.
"BAYANLARIN KENDİ KENDİLERİNİ MUAYENE ETMELERİ ÖNEMLİ"
Erken teşhiste, bayanların kendi kendilerini muayene etmelerinin önemli olduğuna dikkat çeken Karaduman, şöyle konuştu: "Adet bitiminden sonraki bir hafta içerisinde, memedeki ödem çözüldükten sonra kadınların sağ elini yukarı kaldırıp, sol elle sağ memesini, tam tersinde de sol ellerini yukarı kaldırıp sağ elleri ile sağ memelerini ayna karşısına geçip kontrol etmeleri gerekiyor. Ya da sırt üstü yatarak, elleriyle memelerini kontrol edebilirler. Eline fındık ya da ceviz büyüklüğünde bir kitle ya da herhangi bir sertlik geldiğinde vakit kaybetmeden doktora gelmeleri gerekiyor. Hastalık ne kadar erken aşamada teşhis edilirse, tedavide daha büyük başarı elde ediliyor."
"ELE GELEN HER KİTLE KANSER DEĞİLDİR"
Karaduman, meme kanserinin en sık görülen kanser türlerinden biri olduğunu kaydederek, şunları ifade etti: "Kendi kendini muayene sırasında tabi ki her ele gelen kitle kanser değildir. Bayanlarda yüzde 60 ila 70 oranında iyi huylu meme kitlelerini daha sık görüyoruz. Ama burada nadirde olsa iyi huylu kitlelerin yanında yakalamış olduğumuz erken aşamadaki bir meme kanseri kadının hayatını idamesi açısından büyük önem taşıyor. Meme kanseri artık günümüzde en sık gördüğümüz kanser türlerinden biri. Bugün akciğer kanserinden sonra en sık rastlanan kanser türüdür. Kadınlarda ise birinci kanser türü. 1980’lerde her 20 kadından 1’inde meme kanseri görülürken, günümüzde artık her 8 kadından 1’i meme kanseri. Artan bir trend var. Dolayısıyla buna çok dikkat etmek gerekiyor. Kadının her adetin bitiminden sonra kendi kendisini muayene etmesi bu hastalığın tanısı bakımından çok büyük önem taşıyor."
"ÇEŞİTLİ RİSK FAKTÖRLERİ VAR"
Karaduman, meme kanserinde çeşitli risk faktörlerinin olduğunu belirterek şunları söyledi: "Meme kanserinde riski artıran faktörler; insanın yaşamında doğal olarak meydana gelen faktörlerdir. Bunlardan bir tanesi erken aşamada adet görmesi, menopoz dediğimiz son adet döneminin uzamış olması faktörleri de var. Bu dönem içerisinde kadınlık hormonuna maruz kalan memede kansere dönüşüm riski daha da artıyor. Menopoz döneminde, kadınların o menopoz yakınmalarını azaltmak için kullanmış oldukları hormonal ilaçlar riski artıran faktörlerdendir. Bunun yanında memedeki iyi huylu tümörlerinde düşükte olsa kansere çevirme riski var. Radyasyona maruz kalma, kötü beslenme bir etkendir. Ailesinde daha önceden meme kanseri olan bir kan bağı yakınlığı varsa bunlardaki risk faktörü daha yüksek."
"MEME KANSERİ ERKEN TEŞHİS EDİLİRSE TÜME YAKIN TEDAVİ EDİLEBİLİYOR"
Meme kanserine cerrahi yaklaşımla ilgili de bilgi veren Karaduman, sözlerini şöyle tamamladı: "Geçmişte meme kanserini tespit ettiğimizde, o memenin tümünü alıp koltuk altını temizliyorduk. Ama son yıllarda gelişen farklı bir yaklaşım söz konusu. Memedeki tümörü erken aşamada saptamışsak, yani tümörün boyutu 2-3 santim civarındaysa ve etrafa yayılım çok fazla değilse, sadece o memedeki tümörü etrafındaki temiz dokuyla beraber alıp, memeyi almıyoruz. Sadece o bölgeyi alıp, memeyi koruma yöntemini tercih ediyoruz. Bunun yanında koltuk altına yayılım varsa oradaki bezeleri alıyoruz. Dolayısıyla en azından meme korunmuş oluyor. Bunun yanında onkolojik olarak gelişen bir takım ilaçlar söz konusu. Bu ilaçlarla da cerrahiye yardımcı olarak, meme kanseri erken teşhis edilirse tüme yakın tedavi edilebiliyor."