Nihayet seçimler bitti…

      Bu seçim arifesi oluşturulan gerginlikler de inşaallah biter. Sanırım 12 Eylül öncesi dahi böyle gergin bir ortam yaşanmamıştı. Allah’tan tabandaki halk sağduyulu davrandı da seçim günü gayet sakin bir ortam yaşandı.

      Türk Milleti böyle durumlarda liderlerin söylemlerine pek kulak asmıyor. Tepedekilerin hırçın ve de kindar sloganlarını şiar edinmiyorlar. Olsa da münferit olarak ortaya çıkıyorlar, fakat muhatap bulamadıkları zaman, onlar da susmak zorunda kalıyorlar.

      Zaten bu seçimler de mahalli olmaktan çıkıp, genel seçim havasına bürünmüştü. Miting alanlarında liderler biri birlerine sataşıp durdular. Herhangi bir belediye başkanını kürsüye çıkarıp ta projelerinden bahsettirmediler. Ancak bazı yayın organları aracılığı ile belediye başkanlığına aday olanlar, dilleri döndüğü kadar kendilerini  az da olsa ifade edebildiler.

     Gerçi bizim halkımıza da bu kadar yeterliydi. Çünkü bizim halkımız arif(!)

     Etep anlayışımız bile garip. Bir misalle ifade etmek istedim:

     Bazı bölgelerde çok çirkin bir terbiye anlayışı vardı. Hatta pek çoğumuz bu çirkinliğe şahit olmuşuzdur. Oğlan çocuklarına, güya büyükleri şöyle derdi:

“Oğlum amcaya bir küfret.” Olanca gücüyle çocuk amcaya bir küfreder. Ardından kahkahalar kopar. Daha sonra da değerlendirme yapılır.

“Bak amcası ne güzel küfretti.”  Der, büyükleri(!) Bu da yetmez.

        “Haydi oğlum amcana bir de p… ni göster.” Çocuk büyük bir heyecanla, meraklılarına gösterir. Ardından yine gülüşmeler ve çocuğa sempatik davranışlar sergilenir. Aferim dercesine ,terbiye ettikleri çocuğu daha sonra annesini yanına gönderirler.

      Maalesef Türkiye Cumhuriyetinde de seçim öncesi, seçmenlerin liderlerine bakış açısı aynı benzerlikte cereyan etmiştir. Liderlerinin çirkin konuşmalarını, yanlış davranışlarını aynı edada hem alkışladılar, hem de meşru kabul ettiler.

     İnsan olma değerlerimiz değişmişti. Toplumun hayat felsefesi anti-etik hale gelmişti. Değer yargılarımız, Türk-İslam değer yargılarının zıddına filizlenmiş, hümanist değerlerimiz yok olmuştu.

     Temennimiz bundan sonra yaşanacak günlerde, başımızı iki elimizin arasına alarak daha sağlıklı, daha makul ve daha akıllı hareket tarzı nasıl olmalı? Onu bulup uygulamaktır.

     Artık geçmişi kötü davranmak için değil de, daha iyi kararlar verebilmek için yadetmek lazım. Hiçbir ferdin bir başkasını incitmeden geleceğe bakması ve hayatına yön vermesi gerekmektedir.

     Kin ve nefret, sahibine zarar verir.

     Bu kısa dünyada, uzun sürecek iyi hatıralarımız olsun!