AK Parti Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş, "Sözde Ermeni soykırımı ile ilgili Biden’ın sözleri asla kabul edilemez. Türkiye’nin atacağı çok sayıda önemli adımlar olacak. Biden bu açıklamasıyla ABD’yi Ermeni lobilerine rehin bırakmıştır" dedi. Türkiye Gazetesi’nde yer alan haberde, AK Parti Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş, ABD Başkanı Joe Biden’ın sözde Ermeni soykırımı açıklaması, 2023 seçimleri ve yeni anayasa çalışmalarını anlattı. Kurtulmuş, AK Parti’nin 2023’e giderken nasıl bir strateji izleyeceğini şöyle anlattı: "Artık kaybedecek bir tek dakikamız bile yok. Önümüzdeki süreçte Cumhur İttifakı’nı güçlendirerek ve daha geniş kitlelerin desteğini alarak yolumuza devam edeceğiz. Çalışmalarımızı yoğunlaştırıp güçlü bir şekilde yeni anayasa ve reform çalışmalarını birleştirmek, hem 2023 için önemli bir katkı hem de demokrasimizin gelişmesi yolunda tarihî bir sorumluluk olacaktır. Tam manasıyla sivil, demokrat, kapsayıcı ve katılımcı bir anayasa yapmak Türkiye siyasetinin temel ödevlerinden birisidir. Anayasa milletindir. Onun için anayasanın en geniş katılımla yapılmasını samimiyetle arzu ederiz". Joe Biden’ın sözde soykırım açıklamalarının Türkiye-ABD ilişkilerini nasıl etkileyeceği sorusuna Kurtulmuş, "Sözde Ermeni soykırımı ile ilgili Biden’ın sözleri asla kabul edilemez. Türk-ABD ilişkileri bakımından çok ciddi sonuçları olacaktır. Türkiye’nin atacağı çok sayıda önemli adımlar olacak. Biden bu açıklamasıyla ABD’yi Ermeni lobilerine rehin bırakmıştır. Burada sözde soykırım kadar önemli bir şey de Biden’ın ‘Konstantinopolis’ kelimesini kullanmış olmasıdır. Sayın Biden artık uyanın, Konstantinopolis diye bir yer dünyada yoktur. 1453’te Konstantinopolis İstanbul oldu. Dünya durduğu müddetçe de İstanbul olarak kalacaktır. Türkiye uzun bir süredir Cumhurbaşkanı’mızın öncülüğünde teröre karşı çok açık bir mücadele sürdürüyor. Son yapılan operasyonun bu genel çerçevedeki bir adım olarak görülmesi gerekir. Orta Doğu’da kurulan terör örgütleri bağlamında konuşacaksak, ABD başta olmak üzere bazı emperyal ülkelerin terör örgütlerini vekâlet savaşlarının aracı olarak, hatta dış politika kartı olarak kullandıklarını görüyoruz. Eski bir oyunun yeni versiyonuyla karşı karşıyayız. Dün Osmanlıyı bölüp parçalamak için terör örgütlerini taşeron olarak kullananlar bugün de aynı senaryonun ikinci perdesini uygulamaya koyuyorlar" cevabını verdi. Kurtulmuş, ’104 amiralin bildirisi, muhalefetin 128 milyar dolar iddiası, HDP’nin ‘Ermeni soykırımı ile yüzleşin’ açıklaması bir zincirin halkası mı?’ sorusuna, "Türkiye uzun bir süredir içeride ve dışarıda köşeye sıkıştırılmaya çalışılıyor. İçerinin siyaseten istikrarsızlaştırılması için bazı unsurlar devreye sokuluyor. Artık eski Türkiye yok. AK Parti iktidarları döneminde Türkiye iki konuyu tarihe gömmüştür. Bundan sonra bu memlekette hiç kimse ne muhtıra verecek ne de askerî darbe yapacak güce asla sahip olamayacaktır. 104 amiralin hazırladığı bu muhtıra özentisi bildiriyi halk elinin tersiyle itmiş, çöp tenekesine atmıştır. HDP’nin sözde soykırım açıklamasından yana tavır alması büyük bir talihsizliktir" cevabını verdi. ’2023 seçimlerinde Milet İttifakı’nın Cumhurbaşkanı adayı kim olur sizce?’ sorusu üzerine Kurtulmuş, "Bütçe görüşmelerinde, Kemal Kılıçdaroğlu aday olabileceği sinyalini vermişti. Eğer Kılıçdaroğlu adaylığını açıklıyorsa ‘Bunun kendisi ve partisi için hayırlı olmasını diliyoruz’ demiştim. Ama kimi aday yaparlar, ne şekilde aday yaparlar bilmem. Karşı taraftaki ittifakın ortak bir noktası yoktur. Millet ittifakı aslında, ‘Açık iş birliği gizli ittifak’ çerçevesinde ilerliyor" dedi. Türkiye’nin yeni bir döneme girdiğini, bu dönemin adının da ‘Türkiye’nin önlenemez yükselişi’ olduğunu belirten Numan Kurtulmuş, "Türkiye’nin önlenemez yükselişinin henüz başlangıcındayız. Savunma sanayiinde önemli yol katettik. Dış politikada kararlılıkla kendi tezlerimizi gündeme getiriyor ve sonuçlandırıyoruz. Bunlar hepsi güçlü büyük Türkiye’nin ayak sesleridir" dedi. Kurtulmuş, ’Mısır’la diplomatik anlamda yeni bir döneme giriyoruz. Önümüzdeki dönemde neler olacak?’ sorusu üzerine, "Bizim buradaki temel itirazımız daha emekleme safhasındaki Mısır demokrasinin engellenmesine idi. Seçilmiş meşru Cumhurbaşkanı ve yönetimin kanlı bir darbe ile iş başından uzaklaştırılmasına idi. Şimdi, mevcut yönetime tavsiyemiz, bir an evvel demokrasinin önünü açmasıdır. Mısır halkının hak ettiği sağlam bir demokrasiye kavuşması için Türkiye olarak her türlü katkıyı vermeye hazırız" dedi.