Ankara’da Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı ve Ankara Kültür Sanat ve Medeniyet Derneği tarafından hazırlanan ve 1970’li yılları yansıtan "Zor Yıllar" sergisi açıldı.

Ankara’da Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanlığı ve Ankara Kültür Sanat ve Medeniyet Derneği tarafından hazırlanan ve 1970’li yılları yansıtan "Zor Yıllar" sergisi açıldı. Sergi açılışına Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, Türkiye Radyo Televizyon Kurumu (TRT) Genel Müdürü Mehmet Zahid Sobacı ve AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Çiğdem Karaaslan katıldı. Serginin açılışında konuşan İletişim Başkanı Altun, "Gerçekten bugünü anlamak, geleceği tasarlamak için tarihin önemi çok derece merkezidir. Özellikle söz konusu olan Türkiye siyaseti ise ve Türkiye’nin sosyopolitik gerçekliğini anlamaksa özellikle siyasal mühendislik çalışmalarından ari olan gündelik hayatın tarihi bir o kadar önemlidir. Burada Türkiye gündelik hayat tarihinin bir bölümünü ’Zor Yıllar’ı ele alıyoruz" dedi.

"Her şeyden önce 1970’li yıllar siyasal istikrarsızlık yıllarıdır"

1970’li yılları 5 ana başlıkta değerlendirdiğini ifade eden Altun, "Ben 1970’li yılları 5 ana başlıkta değerlendiriyorum. Her şeyden önce 1970’li yıllar siyasal istikrarsızlık yıllarıdır. Türkiye siyasi tarihinde kimi 1 aylık kimi 5 aylık kimi 8 aylık 12 hükümet görmüş yıllardır. Bir muhtıra ile açılmış bir darbe ile kapanmış yıllardır ve bu dönemde gerçekten demokrasinin kısıtlandığı ve siyaset kurumunun üstünde çok ciddi vesayetin olduğu dönemlerdir. Ne yazık ki siyasetinde toplumsal sorunları çözemediği, ekonomik sorunları çözemediği ve buna mukabil de itibarını kaybettiği dönemdir. Bugün Türkiye’de demokratik siyaset çok itibarlı bir kurumdur ve bu da 2002 sonrası Sayın Cumhurbaşkanımızın siyaseti yeniden bir çözüm merkezi haline getirmesi ile söz konusu olmuştur. İkincisi 1970’li yıllar toplumsal alanı rehin alan bir radikalizm dönemidir. Toplumsal barış ve huzurun bozulduğu yıllardır. Baktığımızda siyasal kutuplaşmanın toplumsal kutuplaşmaya döndüğü, ideolojik ayrışmaların ne yazık ki siyasi şiddete, silahlı çatışmalara döndüğü dönemdir. Resmi rakamlara göre 1974’le 1980 yılları arasında kamuoyunda sağ sol çatışması olarak ifade edilen şiddet eylemlerinde 5 bin 388 kişi hayatını kaybetmiştir. 1970 yıllarda bir başka husus gerçekten yönetilemeyen göç ve kentleşme hareketlerinin hüküm sürdüğü yıllar olmasıdır. 1950’lerde başlayan göç hareketlerinin çok yoğunlaştığı bir dönemdir. Bu aynı zamanda başarılı bir kentleşme politikasının üretilmesinin de önüne geçmiştir ve o dönemim çarpık kentleşmesi aslında uzun yıllar hala mücadele ettiğimiz sorunlu bir zemin oluşturmuştur" ifadelerini kullandı.

"Bugünün Türkiye’si bu enerji krizini yönetmekte"

Türkiye’nin şu anda yaşanan enerji krizini yönettiğini söyleyen Altun, "Elbette ekonomik kriz, yoksulluk ve yoksunluk yıllarıdır. Sadece Türkiye ile ilgili değil 1970’li yıllar dünyada çok ağır enerji ve petrol krizinin yaşandığı dönemlerdir. Bu krizler yaşanırken Türkiye çok yoğun bir şekilde etkilenmiştir. Bugünle karşılaştırmak gerekirse bugün de dünyada çok ciddi bir enerji krizi var fakat bugünün Türkiye’si bu enerji krizini yönetmekte ve Türkiye’yi bir enerji merkezine dönüştürmek için çok hayati adımlar atmaktadır. Fakat o dönemde ne yazık ki ihracatı dışlayan ve ithalatı özendiren politikalarla, ne yazık ki petrol ve enerji noktasında bir tasarrufu değil, ne yazık ki Batıdan gelen yönlendirmelerde Batının pazarı olma rolü ve atılan yanlış adımlarla ekonomik krizler derinleşmiş, işsizlik artmış, enflasyon inanılmaz derecede artmıştır. Bütün bunlara bakıldığında temel hizmet ve ihtiyaçların karşılanmadığı, uzun kuyrukların olduğu tedarik zincirinin sorunları ve krizleri olduğu bir dönemdir. Sonuçta dışa bağımlı bir ekonominin hüküm sürdüğü yıllardır ve bu dışa bağımlılık esas itibariyle topluma çok ciddi sıkıntılar vermiştir" şeklinde konuştu.

"Tabii bu 4 alanda yaşanan sorunlar 5. sorundan kaynaklanmaktadır"

1970’li yılların en büyük sorununun Türkiye’nin kendi ad ve hesabına hareket etmemesi olduğunu vurgulayan Altun, "Ve tabii bu 4 alanda yaşanan sorunlar 5. sorundan kaynaklanmaktadır bence. Bu anlamda 1970’li yıllar uluslararası alanda kendi ad ve hesabına hareket edemeyen, varlık gösteremeyen bir Türkiye nedeniyle yaşanmıştır. 1970’li yıllarda soğuk savaş döneminin kutuplaşmış dünya siyasetinde sıkışmış, zayıf bir Türkiye tablosu ile karşı karşıya kalıyoruz. O döneme baktığımızda birçok sorunun yaşandığını uluslararası alanda görüyoruz. Fakat Türkiye’de bu sorunlarla karşılaşabilecek bir güçlü siyasal liderlik ve siyasal istikrar ortamı yoktu. Bu olmadığı içinde Kıbrıs Barış Harekatı gibi doğru bir adım atılmasına rağmen sonraki dönemlerde ne yazık ki Amerikan ambargosu ve benzeri yaptırımlarla yıpratılmış ve bu özel politikayı sürdürememiştir. Bildiğiniz üzere Ermeni terör örgütlerinin saldırıları bu dönemde karşımıza çıkmıştır. Sonuç itibarıyla bütün bu yaşanan sıkıntıları çözmek için bir başka sorunlu yola başvurulmuştur. 12 Eylül Askeri Darbesi gerçekleştirilmiştir ve o da aslında sorunları derinleşmiştir. 2002 yılıyla birlikte Türkiye çok ciddi bir dönüşüm yaşayarak bu sorunları artık bizim eski Türkiye’deki sorunlar olarak bahsetmemiz mümkün kılacak bir hale getirmiştir. 2002 sonrasında Cumhurbaşkanımızın liderliği ile başarılı uygulamalarla her şeyden önce uluslararası uygulamalarla batıcı bağımlılık sistemini ve batının sömürgelik sistemini dışlayarak Türkiye’nin hem ekonomide hem de dış politikada özerk bir politika geliştirmesinde ve böylelikle günden güne kazanmasına, önce bölge gücü olmasına ve artık bir küresel oyuncu olmasına imkan tanımış olduk. Bu Türkiye bugün bizim bölgemizin ve küresel barışın teminatı konumundadır. Daha önce içine kapalı, istikrarsız bir Türkiye varken, bugün dünyada ki krizlere rağmen bir istikrar örneği ve bu kaos ortamında istikrarlaştırıcı bir Türkiye var" diye konuştu.

Sergi ve 1970’li yıllar hakkında bilgi veren Eyüp Gökhan Özekin, "Türkiye’nin belki de en zorlu 10 yılı 1970’ler. Adeta muhtıra ile başlayan ve darbe ile biten bir 10 yıllık süreç gerçekten Türkiye için çok zorlu yıllar. Biz 1970’li yılları anlatan bu sergimizle eski Türkiye’yi sorgulamak ve odaklanmak istedik. Biz bu fikrimizi İletişim Başkanlığımıza ilettiğimizde bunu hemen hayata geçirmemiz gerektiğini söylediler. Burada biz dizi bölümlerimiz var. Enerji sorunları ile ilgili bölümüz var, yoksulluk ve yokluk ile ilgili bölümüz var. Kanlı 1 Mayıs ile ilgili bir bölümüz var. Kültür-sanat ve radyo televizyon bölümümüz var. Bütün bu bölümlerde Türkiye’nin sorunlarını incelerken ve irdelerken bu sorunların en temeli olan koalisyonlar bölümümüz var. Bütün bu sorunların kaynağının siyasal istikrarsızlık olduğunu gördük" açıklamasında bulundu.

Konuşmaların ardından kurdele kesimi ile açılış gerçekleştirildi.