Antalya Ticaret Borsası Temmuz ayı Meclisi çevrimiçi yapıldı. Meclis Başkanı Erdoğan Ekinci başkanlığında toplanan Meclis’te üyeler, yönetimin bir aylık çalışması hakkında bilgilendirildi. Antalya Ticaret Borsası Yönetim Kurulu Başkanı Ali Çandır, tarım, ekonomi ve gündeme ilişkin değerlendirmelerde bulundu. Çandır, turizm kenti olmasından dolayı Türkiye geneline kıyasla Antalya ekonomisinin daha çok zarar gördüğünü belirterek, “Kısa sürede bu gidişatı tersine döndüremezsek yeni kısıtlayıcı tedbirler kaçınılmaz olacaktır. Bizim böylesi bir kapanmaya dayanacak bir ekonomik gücümüz ve birikimimiz bulunmamaktadır” dedi.

Korona virüste Temmuz ayı başında gevşetilen kısıtlamaların endişe yaratmaya başladığını kaydeden Çandır, geçen yıl yine bu dönem yaşanan gevşemenin ekim ayında kapanma ve kısıtlamalarla sonuçlandığını anımsattı. Çandır, “En büyük dileğimiz, Eylül ayından itibaren, biz bu filmi seyretmiştik sözünü doğrulamamaktır. Başta yöneticilerimiz olmak üzere hepimize bu konuda büyük sorumluluklar ve görevler düşmektedir” dedi. Günlük vaka sayılarında bin ve altı hedefi varken, kısa sürede 4 binli rakamların görüldüğünü, şimdi ise vaka sayısının hızla 20 bine yükseldiğine işaret eden Çandır, “Bu gidişat, sürdürülemez bir eğilimdir” dedi.

“Kapanmaya dayanacak bir ekonomik gücümüz yok”

Korona virüste 4. dalgadan bahsedildiğini belirten Çandır, “Kısa sürede bu gidişatı tersine döndüremezsek yeni kısıtlayıcı tedbirler kaçınılmaz olacaktır. Bizim böylesi bir kapanmaya dayanacak bir ekonomik gücümüz ve birikimimiz bulunmamaktadır. Bir taraftan insanların alım gücü ve talebi zayıflamış, diğer taraftan kredi maliyetleri yüzde 100’ün üzerinde artarak yüzde 20’leri çoktan aşmışken mevcut ekonomik hareketlilik tek çıkar yol olarak karşımızda durmaktadır. Bu hareketliliğin devamı ancak vaka sayılarını tekrar aşağıya doğru indirme çabalarımızdan geçmektedir” diye konuştu.

“Aşı çağrısı”

Aşılamanın Korona virüsle mücadele de bilinen en etkin yöntem olduğunu, bu nedenle düşen aşılama hızının tekrar üst düzeye taşınması gerektiğini söyleyen Çandır, “Bunu için hepimiz elimizden geleni yapıp bir an önce aşılanmada yüzde 60-70 oranına ulaşmalıyız” dedi. Aşı hakkı bulunan herkese “aşınızı olun” çağrısında bulunan Çandır, maske-mesafe-temizlik kurallarının önemli olduğunu, bu konuda da gerekli hassasiyetin gösterilmesini istedi. Çandır, “Bu hepimizin insanlık ve vatandaşlık borcudur. Aşılarımızın tamamını yaptırmış olsak bile bu koşullardan asla taviz vermemeliyiz” dedi.

“Borçla dönüyor”

Başkan Çandır, Antalya’nın turizm ve tarımın merkezi olduğunu söylerken, bu dönemin her iki sektör için de kritik öneme sahip olduğunu kaydetti. Turizm en yüksek dönemini yaşarken tarımın da önümüzdeki dönemin hazırlıklarını yaptığını belirten Çandır, sürekli bir ekonomik hareketliliğe sahip olan Antalya’nın bu hareketliliğinin kesintiye uğratılmaması gerektiğini ifade etti. Çandır, yeniden hareketlenmenin her seferinde hem daha zor hem de daha maliyetli olduğunu, bu maliyetlerin de yeni kredi talebiyle karşılamaya çalışıldığına dikkat çeken Çandır, “O yüzdendir ki 2015 yılından beri hem bireysel hem de iş dünyası kredi artış oranlarında Türkiye ortalamasını oldukça üzerinde bulunmaktayız. Bu kredilerin bir bölümünün yatırıma gitmesinin yanı sıra önemli bir bölümünün önceki borcu çevirmeye ve cari harcamaları karşılamaya gittiğini de biliyoruz” diye konuştu.

Borçlanma döngüsünün yılın ilk yarısında da devam ettiğini kaydeden Çandır, yılın ilk yarısında iş dünyasının toplam kredi büyümesi Türkiye’de yaklaşık yüzde 30 civarındayken, Antalya’da yüzde 40’ın üzerinde olduğuna dikkat çekti. Çandır, “Antalya tarım sektörünün kredi büyümesi ise son 5 yıldır olduğu gibi yine yılın ilk yarısında Türkiye’nin yüzde 33 oranına karşılık yüzde 45 civarına bir büyüme oranı göstermiştir” bilgisini paylaştı. Geçen yılın kredi maliyetinden iki kat daha maliyetli kredilere ulaştıklarını kaydeden Çandır, “Bu yüksek maliyete hep birlikte katlanmaktayız” dedi.

“Borcuna sadık Antalya”

Antalya iş dünyasının borcuna sadık olduğunu, bu durumun yıllardır hiç değişmediğini söyleyen Ali Çandır, “Bana, kentimiz iş karakteristiği ile ilgili bir tane hakkın olsa ne dersin diye sorsanız hemen bu özelliğimizi söylerim. Çünkü bu özelliğimiz yıllardır rakamlarla kanıtlanmıştır. Üstelik bu yapısal özelliğimiz, Türkiye ortalamasının oldukça üzerinde olan kurulan şirket oranına rağmen bozulmamaktadır. Örneğin son açıklanan veriyle Antalya’da kurulan şirket sayısı geçen yıla göre yüzde 36 artarken Türkiye’de herhangi bir artış olmamıştır” diye konuştu.

“İhracat nefes aldırdı”

Ali Çandır, Antalya’nın başta yaş meyve sebze ve süs bitkileri olmak üzere ihracatta Türkiye ortalamasının üzerinde bir performansa sahip olduğunu belirtirken, Antalya’nın yılın ilk 6 aylık döneminde ülke genelindeki yaklaşık yüzde 20’lik tarım ve gıda ihracatı artışının iki katını gerçekleştirdiğini bildirdi. Çandır, “İhracattaki bu artış, sektörümüzün nefes almasına destek sağlamıştır. Çünkü içerideki fiyatlar, uzun bir süredir sektörümüzde faaliyet gösterenlerin aleyhine seyretmektedir. Bunu açıklanan son verilerle örneklendireyim; yıllık tarımsal üretici fiyatları (TarÜFE) yüzde 22’nin altında iken Yurtiçi üretici fiyatları (YiÜFE) yüzde 43 ve yurtdışı üretici fiyatları (YdÜFE) yüzde 44 olarak ilan edilmiştir. Yani bizler tüm sektör olarak, Haziran ayında yıllık rakamlarla alım gücümüz zayıflamış ve fakirleşmiş durumdayız” dedi.

“Antalya krizi daha ağır yaşıyor”

Antalya’nın Rusya krizi ve genel ekonomik krizin etkilerini atlatamamışken salgın krizinin etkisi altında kaldığını kaydeden Çandır, “Antalya, hem bu krizler hem de ekonomik yapısı dolayısıyla Türkiye ortalamasının 2-3 kat üzerinde bir ağırlıkla krizi yaşamaktadır. Bu durumu yöneticilerimize rakamlarla anlatıp taleplerimizi defalarca raporladık. Türkiye ortalamasına göre çok daha ağır yaşadığımız krize karşı kentimize özgü bir destek yerine genel destekler söz konusu oldu” diye konuştu.

“Destek talebi”

Salgının etkisi halen atlatılmamışken, kısa çalışma ödeneğinin bitirildiğini, Temmuz ayı sonunda da stopaj ve KDV ertelemelerinin biteceğini belirten Çandır, “Stopaj ve KDV ertelemelerinin devam ettirilmesini, KDV alacağı kadar koşulsuz/şartsız KGF kefaleti sağlanmasını, kısa çalışma ödeneğinin yıl sonuna kadar tekrar çıkarılmasını, artan maliyetler nedeniyle fide ve diğer girdilerin temininde zorlanan üreticilere hibe desteklerin sunulmasını, kış dönemi için işletmelere kira destek mekanizması geliştirilmesini, kamuya olan birikmiş ödemelerin ertelenmesini, sektör ayrımı yapmaksızın uygun maliyetli kredi imkanlarının yaratılmasını karar vericilerimizden talep ediyoruz” diye konuştu.

“Yeşil mutabakatta başarı hikayesi yazabiliriz”

Borsa olarak 2021 yılını ‘sürdürülebilirlik” yılı ilan ettiklerini, sürdürülebilirliğe odakladıkları faaliyetlerle ilgili bilgi verdi. Avrupa Birliği’nin, 2014 yılından beri bu konuyu yasal bir zorunluluk haline getirme ve dış ticareti de bu kapsamda gerçekleştirme adımlarını hızla attığını belirten Çandır, son olarak Nisan 2021’de “kurumsal raporlama direktifi” adı altında yeni bir düzenleme yaptığını ve “yeşil mutabakat”, “karbon ayak izi” gibi kriterlere uygun olarak üretilmiş ürünlerin AB’ye girişine izin verileceğini ilan ettiğini anımsattı. Kısa bir süre sonra başta tarım ürünleri olmak üzere AB’ye ihracatta ciddi engellerle karşı karşıya kalınabileceği uyarısında bulunan Çandır, Borsa ve ATAK olarak konuyu etkinliklerle gündeme getirdiklerini belirtti. Bakanlıkların üyesi olduğu yeşil mutabakat çalışma grubu oluşturulduğunu belirten Çandır, “Bu gerekli bir adımdı, sevindik. Ancak başta tarım olmak üzere konunun üretici taraflarının da kapsama alındığı katılımcı bir çalışma grubu görmek isterdik. Çünkü konunun yükümlülükleriyle karşı karşıya olan biz üretici ve ihracatçılarız. Diğer taraftan bu gerekli adımın yeterliliğe kavuşması için mutlaka AB’nin de yaptığı gibi ortaya çıkacak ilave maliyetleri karşılamamızda devletin mutlaka destekleyici olması şarttır. Aksi halde mevcut durumdaki zayıflıklarla bu ilave maliyetleri karşılamak mümkün gözükmemektedir” diye konuştu.

“İhracatta sıfır tolerans”

Son dönemde üyeler ve sektör temsilcilerinin Akdeniz Meyve Sineği ve Tuta Absoluta zararlılarında artış olduğunu ifade ettiğini bunun üzerine ilgili kurum ve kuruluşlar ile sivil toplum ve meslek örgütlerinin temsilcilerinin katılımıyla sektörel analiz toplantısı düzenlediklerini anımsatan Çandır, zararlı popülasyonlarında gözlenen artışın iklim değişikliği, küresel çapta artan tarımsal ürün hareketliliği ve zararlılarda ilaçlara karşı direnç gelişiminden kaynaklandığının ifade edildiğini kaydetti. Çandır, toplantı sonrası hazırlanan rapor doğrultusunda ilgili kurum ve kuruluşlarla tekrar toplanarak ihracatta sıfır tolerans gösterilen bu konuda çalışmaların devam edeceğini belirtti.

“YÖREX hazırlıkları başladı”

Yöresel ürünlerin coğrafi işaretle tescil edilmeye devam ettiğini dünyaca ünlü Döşemealtı El Halısı’nın coğrafi işaret tescili aldığını belirten Çandır, “Böylece kentimizdeki coğrafi işaretli ürün sayımız 13’e yükseldi” dedi. Yöresel ürünleri gelecek nesillere aktarma ve ekonomiye kazandırma hedefiyle düzenledikleri YÖREX’i bu yıl salgın koşullarına bağlı olarak 20-24 Ekim tarihlerinde 11. kez düzenlemeyi planladıklarını söyleyen Çandır, “YÖREX hazırlıklarımız başladı. Tüm ilerimizi yöresel ürünlerimizi gelecek nesillere aktarma ve ekonomiye kazandırma hedefiyle yürüttüğümüz YÖREX’e katılmaya davet ediyorum” diye konuştu.