TEMA Vakfı Aydın İl Temsilcisi Mehmet Özdemir, "Küresel salgın koşulları, suyun korunması ve iyi yönetiminin şart olduğunu hatırlatıyor" dedi.

Bu yıl Dünya Su Günü’nde “Havzanı Tanı Suyunu Koru” temasının işlendiğini kaydeden Mehmet Özdemir, içinde bulunduğumuz küresel salgın koşullarında; yeterli ve temiz suya erişimin, suyun iyi yönetiminin ve karar alma süreçlerinde katılımcılığın hayati olduğunun altını çizdi.

Türkiye’nin yer altı ve yer üstü su varlıklarının korunmasına bütünleşik yaklaşım getiren sürdürülebilir yönetim olanaklarına dikkat çeken Mehmet Özdemir, “İçinde bulunduğumuz küresel salgın koşullarında, yeterli ve temiz suya erişimin ne kadar hayati olduğunu bir kere daha hatırladık. Temiz ve yeterli suya erişimin ilk şartı suyun kaynağını korumak. Bu nedenle su üretimine hizmet eden tüm ormanlar ve su toplama havzaları korunmalı, akarsularımız her türlü kirli su deşarjına karşı sıkı yönetilmeli, plandaki önlemler ve mevzuat etkin uygulanmalı” dedi.

Bu kapsamda Türkiye’nin acilen su kanununa kavuşmasının gerektiğini bir kez daha önemle vurgulayan Ataç, su varlıklarının sürdürülebilir yönetiminde bütünleştirici bir kanun, havza bazlı planlama ve tüm süreçlerde katılımcı bir yaklaşım gerektiğini söyledi. Suyun iyi yönetiminin önemine de dikkat çeken Özdemir, “Her geçen gün su varlıklarımız üzerindeki baskılar artıyor ve sularımız miktar, kimyasal kalite ve ekolojik açıdan kötü duruma doğru gidiyor. Dünyadaki su varlıkları iklim değişikliği, nüfus artışı ve çevre kirliliği gibi baskılar nedeniyle ilerleyen zamanlarda çok daha kritik bir konuma gelecek. Türkiye’de artan nüfus ile birlikte son 5 yılda kişi başına düşen yıllık su miktarı yaklaşık 100 metreküp azalarak bin 350 metreküp seviyelerine kadar düştü. Böyle giderse yakın gelecekte kişi başına düşen su miktarı bin metreküpün altına düşecek ve su fakiri bir ülke durumuna geleceğiz. Konuyu havza bazında değerlendirdiğimizde görüyoruz ki, daha şimdiden Marmara, Küçük Menderes, Akarçay, Sakarya ve Asi havzalarımızda yaşayan vatandaşlarımız su fakiri havzalar içerisinde yaşıyorlar. Bununla beraber çok değerli olan su varlıklarının çoğu zaman kullanılamaz hale geldiği havzalar da bulunuyor. Sanayi ve tarım gibi sektörel baskılar, atık su arıtma ile ilgili yetersizlikler nedeniyle Meriç-Ergene, Susurluk, Büyük Menderes, Gediz ve Konya Kapalı Havzası gibi önemli su havzalarının su kalitesi, iyi su durumu hedeflerinden uzak. Hali hazırda Nehir Havza Yönetim Planları tamamlanan ve yayınlanan bu beş havzanın değerlendirme yapılabilen su varlıklarının yalnızca yüzde 17’sinde su varlıkları iyi su durumunda. Dolayısıyla su varlıklarımız için acil harekete geçmemiz gerekiyor” dedi.

TEMA havza yönetimine dikkat çekti

TEMA Vakfı, AB Sivil Toplum Diyaloğu Hibe Programı tarafından fonlanan Katılımcı Nehir Havza Yönetimi Projesi kapsamında; havzalarda yaşayan vatandaşların havzalarını tanımaları, havzalarındaki su varlıklarının üzerindeki temel sorunlar konusunda bilinçlenmeleri ve havza esaslı su yönetimi plan ve politikalarının hayata geçirilmesini teşvik etmeyi amaçlıyor. Katılımcı Nehir Havza Yönetimi Projesi kapsamında, şimdiye kadar yüz yüze eğitim, uzaktan eğitim, paydaş ziyaretleri ve Kamu - STK Su Diyaloğu toplantısı ile özellikle havzalardaki sorunlar konusunda halkı temsilen bu havzadaki sivil toplum kuruluşlarının süreçlere katılımının önemi gündeme getirildi. Türkiye’nin çeşitli nehir-havza bölgelerinden davet edilen TEMA Vakfı Temsilcileri, ilgili kamu temsilcileri ve konuyla ilgili çalışan STK’lar sayesinde katılımcı nehir-havza yönetimi konusunda farkındalık arttırıldı.