40 yıl önce hizmete giren hastanelerin fiziki koşulları ile yeni yapılan şehir hastanelerinin fiziki koşullarını kıyaslayan Demokratik Sağlık Sen Genel Başkanı Togan Demircan, “Şehir hastanelerinin; çalışan, hasta ve hasta yakınlarına sağladığı konforları düşündüğümüzde, bizim insanımızın da tedavisi süresince bu konfora sahip olmasını kıymetli buluyorum” diye konuştu.

Hayatında bir kez şehir hastanesine gitmemiş insanların şehir hastanelerini eleştirdiklerini ve bu eleştiriyi anlamsız bulduğunu açıklayan Demokratik Sağlık Sen Genel Başkanı Togan Demircan, “Belki inşa edildikleri bölge, ulaşım, yap işlet devret modelleri konuşulabilir. Hemen hemen tüm şehir hastanelerini bilen bir kişi olarak, 40 yıl önce hizmete girmiş mevcut hastanelerin fiziki koşulları ile şehir hastanelerinin fiziki koşullarını; çalışan, hasta ve hasta yakınlarına sağladığı konforları düşündüğümüzde, bizim insanımızın da tedavisi süresince bu konfora sahip olmasını kıymetli buluyorum” dedi.

Geçmiş yıllarda hizmete sunulan hastanelerde aynı asansörle hem cenaze hem yemek hem de hasta taşındığını savunan Demircan, “Eski kurumlarda otopark, kreş, yemek gibi hizmetler başlı başına sorun. Güvenlik ayrı sorun. En azından şehir hastaneleri birçok hastaneyi içinde barındırdığı için sorunlarında büyük kısmını böylelikle ortadan kaldırmış oluyor. Eksikler elbet var. Örneğin, şehir hastanelerinin yakınlarına özellikle ev sahibi olmayan sağlık çalışanlarına öncelik vermek şartı ile TOKİ tarafından konut projeleri yapılabilir” diye konuştu.

“Ağlama makamında değil, icra makamında olduklarını hatırlatırım”

Geçtiğimiz günlerde açıklanan enflasyon oranları nedeniyle Temmuz ayı beklenmeden emekli ve memurlara en az yüzde 50 oranında iyileştirme yapılması gerektiğini de belirten Demircan, “Briketten de olsa Suriye’de ev yaptıran yetkili konfederasyon, enerjisini bu yöne vermelidir. Açlık ve yoksulluk sınırının altında kalmış maaşların sorumlusu, toplu sözleşme masasının öngörüsüz konfederasyonlarıdır. Ağlama makamında değil, icra makamında olduklarını hatırlatırım” dedi.

Hastaların MHRS üzerinden randevu alamadıklarını da ifade eden Demircan, “MR, ultrason gibi tetkikler konusunda 7-8 ay sonrasına verilen randevu sürelerini de paylaşmak isteriz. Günde en az 10 kez falanca doktor için randevu veya Eylül ayına verilen ultrason, MR randevuları için aranmaktayız. Sağlık Bakanlığı biran evvel bu soruna çözüm bulmalıdır. ‘5 dakikada muayene’ formülünün de sorunu çözmediğini görmüş oldular” şeklinde konuştu.

“Bu muamma artık son bulmalıdır”

Yıllardır kamu kurumlarında liyakat esaslı yönetim sistemini istediklerini belirten Demircan, “Son zamanlarda sağlık alanında iki sendika arasındaki koltuk kapma yarışını anlamsız buluyoruz. Sağlık Bakanlığının liyakat esaslı sözleşmeler imzalamasını istiyoruz. Liyakat ehli olmayan birçok kurumda yukarıda sıraladığımız sorunlar hem hizmet kalitesini düşürmekte hem çalışanların motivasyonlarını düşürerek tükenmişlik sendromu yaşamalarını sağlamakta. Bu nedenle liyakat önemli. Son günlerde 3600 ek gösterge ile ilgili çıkan haberleri, beyanları da yakından takip etmekteyiz. 3600’ün farklı kurumlarda olsa dahi hak eden herkesi kapsamasını istiyoruz. Bu muamma artık son bulmalıdır. Sendikaların mevcut sorunların çözümü noktasında daha samimi olmalarını bekliyoruz. Örneğin 9 yıldır kadro bekleyen sağlık çalışanları mezarda mı kadroya geçirilecekler? Diğer bakanlıklarda bir KHK ile kadro beklentileri karşılık buluyorken Sağlık Bakanlığı niçin diğer bakanlıkların gerisinde kalıyor, personeline neden sahip çıkmıyor?” ifadelerini kullandı.