Dünyanın 2’nci dikey tarım merkezi, Tarım ve Orman Bakanı Vahit Kirişci tarafından Kağıthane’de açıldı. Açılışta konuşan Kirişci, merkezde kullanılan teknolojinin öneminden bahsederek, “Su zengini değiliz, dikkatli kullanmamız gerek. Bu aslında buna da hizmet eden bir teknoloji” dedi. Gençlere de tarıma yönelme çağrısında bulunan Kirişci, Tarım Orman Gençlik Konseyi kurulacağını söyledi.

Kağıthane’de, 30 metre derinlikte yapay ışık ile bitkisel üretimin yapılacağı "İstanbul Kapalı Dikey Tarım Uygulama Merkezi” Tarım ve Orman Bakanı Prof. Dr. Vahit Kirişci tarafından açıldı. Dünyanın 2’nci dikey tarım merkezi olma özelliğini taşıyan merkezin açılışında konuşan Bakan Kirişci, Türkiye’nin su fakiri olmasa da su zengini bir ülke de olmadığını, bu sebeple suyun çok dikkatli kullanılması gerektiğini ve merkezde kullanılan teknolojinin suyun etkili kullanılmasına hizmet ettiğini söyledi. Kirişci, bu merkezlerin sayısının artacağını da söyleyerek, özellikle gençlere tarıma yönelme çağrısında bulundu. Vahit Kirişci ayrıca, sözleşmeli tarımın zorunlu hale getirileceğini ve bu noktada üreticinin mağdur olmaması için gelir koruma poliçelerinden faydalanacağını ifade etti.

“Suyu çok dikkatli kullanmamız gerek. Bu aslında buna da hizmet eden bir teknoloji”

Uygulama merkezinde kullanılan teknolojinin modern tarımın gelişmesine sağlayacağı katkılardan bahseden Tarım ve Orman Bakanı Vahit Kirişci, “Bu binanın 30 metre altında bir merkez düşünün ve bu merkezde böyle bir bitkisel üretimin yapıldığı haberi sizlerle paylaşılıyor olsun. Hani duy da inanma denilen kabilden bir gelişme. Ama bu artık olacak, yapılacaktan ziyade artık yapılmış ve hep birlikte de birazdan göreceğimiz önemli bir merkez. 2000 yılının başında bu ülkede kişi başı alan miktarı 4 dekardı. Şu anda gelinen noktada 2.8 dekar. Peki şu anda nüfusumuz ne? 85 milyon. Bundan sonra tarım alanlarında bir azalma olmamış olsa bile eğer 2053 hedefimiz, nüfus projeksiyonumuz 105 milyon olacaksa bunun artık 2 dekarlara ve hatta altına düşeceğini de bizim görüyor ve biliyor olmamız lazım. Ama öbür taraftan tarım için su gerekli. Suyla ilgili de, su zengini bir ülke değiliz diyoruz. 112 milyar metreküp suyumuz var diyoruz. Bunun da 58 milyar metreküpünü ancak kullanabiliyoruz. Bundan dolayı da suyun etkin ve verimli kullanılması mecburiyeti var. Su fakiri değiliz. Ama su zengini de değiliz. ‘Türkiye’nin suyu 2002’de 133 milyar metreküp iken bugün 183 üç milyar metreküpe çıkardık. 276 olan baraj sayımızı 930’a çıkardık. 101 tane yeraltı su depolarını inşa ettik. Atık suyu yeniden değerlendirmek ve bunların arıtıldıktan, belirli işlemlerden geçirildikten sonra tarımsal sulama başta olmak üzere sulamada kullanılması konusunu da, bu konuları da çalıştık’ desek bile bizim mutlak surette suyu çok çok idareli kullanmamız gerekiyor. Bu teknoloji aslında buna da hizmet eden bir teknoloji. Birincisi, Teknolojinin Türkiye’de bir ilk olması. İkincisi, şimdi şu bulunduğumuz yer bir otopark. Anlatmaya çalıştığımız husus da şu, yani güneşi görmemize gerek yok veya bizim illa da toprak dememize gerek yok. Birden fazla katta raf sisteminde üretim yapabilen bir üretimin gerçekleştirilebildiği bir merkezi burada aslında ortaya koymaya çalışıyoruz. Dünyada ikinciliği yani bizim için çok gurur verici. Ama bu sadece bu merkezle sınırlı kalmayacak. Bu merkezlerin sayısı artacak. Türkiye’de tarım sektörüne ve de bu alana bilhassa gençlerimizin ilgisini artırarak çekmek bizim için şu anda temel hedef olacak” dedi.

“Sözleşmeli tarımı zorunlu hale getireceğiz”

Türkiye’de modern tarımın geliştirilmesi için bakanlık olarak çalışmaları sürdürdüklerini ifade eden Vahit Kirişci, “Biz yıllarca bu gençliğin sahip olduğu enerjiyi, heyecanı bir şekilde boşalttık. İçeriden işbirlikçiler ve dışarıdan bir takım dayatmalarla. Bunların tamamı alayı bu ülkenin enerjisini sinerjiye dönüşmesin diye sergilenen çabaların bir sonucudur. Dolayısıyla bunu bildiğimiz için biz şimdi Tarım ve Orman Bakanlığı olarak kendi bünyemizde bir Tarım Orman Gençlik Konseyi kuruyoruz. Bu konsey bizim geleceğimizi şekillendirecek olan bir konsey. Yine bu yeni vizyon çerçevesinde sözleşmeli tarımı zorunlu hale getireceğiz. Özellikle de stratejik ürünlerde. Oralarda bu ürünleri üretene sen alıcıyla oturacaksın sözleşme imzalayacaksın diyeceğiz. ‘Benim bu üretimle ilgili şu kaygılarım var, bu kaygılarım var’ derse zaman devreye 2006 yılında uygulamaya koyduğumuz sigorta poliçeleri girecek. Biz buna da “Gelir koruma poliçesi” adını koyuyoruz. ‘Ben soya üretmek istemiyorum. Ben mısır üretmeye devam edeceğim” diyene, ‘İyi güzel. Ama ben sana müsaade etmeyeceğim’ diyeceğiz. Bakanlık olarak bunun bir izne tabi olacağını ortaya koyacağız. Ve burada şayet soya ektiği için, mısıra göre gelirinde bir gerileme olacaksa bunu da gelir koruma poliçesiyle, kayıt altına alacağız ve bu sigortanın da priminin yüzde 60’ını bakanlık olarak, devlet olarak, hükümet olarak biz ödüyor olacağız” diye konuştu.

Konuşmaların ardından, Tarım ve Orman Bakanı Vahit Kirişci ve beraberindekilerce Dikey Tarım Uygulama Merkezinin açılışı gerçekleştirildi. Vahit Kirişci merkezi inceleyerek ilk ürünlerin hasadını yaptı. Kirişci daha sonra, hasadını yaptığı ürünleri basın mensuplarına ikram etti.