Atılım Üniversitesine salgına yönelik almış olduğu önlemler kapsamında Türk Standartları Enstitüsü (TSE) tarafından ‘Güvenli Kampüs’ belgesi verildi. Üniversitesinin Rektörü Profesör Doktor Mehmet Yıldırım Üçtuğ, “Denetime geldiler. Denetimde herhangi bir eksik bulmadılar” dedi.

Atılım Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Üçtuğ, üniversitenin TSE tarafından Güvenli Kampüs ilan edilmesini değerlendirdi. Atılım Üniversitesinin salgın ortaya çıktığı andan itibaren her türlü önlemi aldığını vurgulayan Prof. Dr. Üçtuğ, “Bu kapsamda çok kısa bir sürede Sağlık Bakanlığının HES sistemine bağlandık. Tüm öğrencilerimize, tüm çalışanlarımıza HES kodu alınmasını zorunlu hale getirdik ve günlük olarak HES kodlarını takip etmeye başladık. Onun dışında kampüs girişlerinde ateş ölçümlerinde uyguladık. Kampüsün sürekli dezenfeksiyonunu sağladık. Bilinen mesafe kuralları, sınıflarda diğer toplu mekânlarda, asansörlerde bunları uyguladık. Çünkü, amacımız eğitimi devam ettirmekti. Geçtiğimiz bahar döneminde eğitim zorunlu olarak uzaktan yapıldı ama başarılı bir sonuç vermediğini gördük. Bunun üzerine güz döneminden itibaren hibrit bir eğitim modeline geçtik. Bu konuda da gerekli teknolojik tüm altyapıyı hazırladık. Sınıflarımızı kameralarla, ses sistemleriyle donattık. Tüm öğrencilerimiz, çalışanlarımız dahil 12 bin civarında Zoom lisansı satın aldık. Hocalarımıza laptoplar satın aldık ki dersleri hibrit olarak sınıf ortamında yapalım diye” ifadelerini kullandı.

Üniversitenin önlemlerin tamamını önceden almış olduğunun altını çizen Rektör Prof. Dr. Üçtuğ, “Bu kapsamda TSE’nin böyle bir Güvenli Kampüs Belgesi verdiğinden haberimiz oldu. Başvuruda bulunduk. Başvuruda bulunmamızla belgeyi almamız arasında neredeyse 2 haftalık bir süre oldu. Denetime geldiler. Denetimde herhangi bir eksik bulmadılar. TSE’nin eksik yapıyorsunuz dediği herhangi bir şey olmadı” açıklamalarında bulundu.

Kişisel sorumlulukların bu dönemde çok önemli olduğunu belirten Rektör Prof. Dr. Üçtuğ, şunları kaydetti:

“Birtakım düzenleyici kuruluşlar var. Bu düzenleyici kuruluşlar birtakım belgeler verebiliyorlar, birtakım denetlemeler yapabiliyorlar. Kurumların kendileri gerek çevreye yönelik olarak gerek içinde bulunduğumuz pandemiye yönelik olarak önlemler alıyorlar. Ancak, iş bir noktada dönüyor dolaşıyor bireye geliyor. Eğer birey bunlara uyum göstermekte zorlanırsa, bir noktada direnirse o zaman başarıya ulaşma şansı zayıflıyor. Sürekli bir söylem var. Maske, mesafe, hijyen gibi hususlar. Bizler hangi önlemleri alırsak alalım öğrencilerimiz, çalışanlarımız bu kurallara uymazlarsa sorun çözülmüyor. Üniversitemiz ‘Sıfır Atık’ belgesini aldı. Çevrenin içinde bulunduğu bu tehdidi yaşayan insanlar olarak biliyoruz. Çevrenin ne kadar önemli olduğunu biliyoruz. Ama çevre korumaya ne kadar önem gösteriyoruz? Dünyamızı ne kadar kirletiyoruz? Denizlerimizi ne kadar kirletiyoruz? Bunu yapan yine maalesef bizleriz. O nedenle kurumların veya bu tür belgelendirici kuruluşların aldıkları önlemlerin etkisi bir yere kadar. Onun ötesinde iş bireylerin sorumluluklarına kalıyor.“