Balıkesir’in Ayvalık ilçesinde düşman işgalinden kurtuluşunun 99. yıldönümü nedeniyle Vural Sineması Nejat Uygur Sahnesi’nde düzenlenen söyleşiye katılan Prof. Dr. İlber Ortaylı ile Prof. Dr. Özkul Çobanoğlu, Nurcihan Bahtiyar’ın moderatörlüğünde geçmişten günümüze yaşananları süzgeçten geçirerek Ayvalık’ın tarihini değerlendirdi.

Ayvalık Belediye Başkanı Mesut Ergin’e düzenlediği söyleşi nedeniyle teşekkür eden Prof. Dr İlber Ortaylı, geleceğe yönelik önerilerde bulundu. Prof. Dr. Ortaylı, “Ulusal Kurtuluş savaşımızın Ayvalık cephesini kuran 172. Alay Komutanı Yarbay Ali Çetinkaya; işgalci güçlere Anadolu’da askeri anlamda ilk kurşununu sıkmıştır. Kurtuluş Savaşı’nın en büyük zaferlerinden biri olan Büyük Taarruz’un ardından, 15 Eylül 1922’de askeri birlikler Ayvalık’a girmiş ve Yunan işgali son bulmuştur. Zenginlik, birikim ve kültürel gelişimi neo-klasik mimarinin ender örnekleriyle destekleyen ve kendine has bir kentsel doku oluşturan Ayvalık, tarihte Kydonia olarak adlandırılmış çok eski bir yerleşim merkezlerinden biridir.

Kentte başta Yunanistan olmak üzere, İngiltere, İtalya, Avusturya-Macaristan, Fransa ve Norveç konsoloslukları açılır. 1803 yılında Atina’dan sonra ikinci yüksek tahsil eğitimi veren Ayvalık Akademisi kurulur. Burada felsefe, filoloji, mantık, fizik, matematik dersleri verilir. Bu zengin miras ile Ayvalık’ın artık kendine ait bir üniversitesi olmaması için bir sebep yoktur” dedi.

Yurtdışına gemilerle birçok ülkeye ihracat yapıldığını, gümrüklerin ve konsoloslukların bulunduğunu hatırlatan Prof. Dr. Ortaylı, şöyle devam etti:

“Ne oldu da bu ilişkiler bitirilip bir kaç kişinin elinde kaldı? Cemiyet hayatının, üst bir hayat sürdüğü zeytin zenginlerinin yaşadığı Ayvalık’ta doğru düzgün hastane olmayışı, Yunanistan’ın ilk üniversite diyebileceğimiz kollezyumun olduğu bu kentte, bu üst tabakanın bir üniversite bile yapmamış olması, salonlar. Sahneler, kütüphanelere bu zenginlerin hiç destek olmaması 99 yıllık koca bir ayıp değil midir? Zeytin üzerine, mimarisi üzerine, kendine özgü özellikler içinde barındıran bir üniversite olmalıdır ve bunu bugüne kadar olan birlikteliklerini bozmayan üst tabaka yapmalıdır."

Prof. Dr Çobanoğlu sordu: “Bunlar kimlerdir”

Prof. Dr. Özkul Çobanoğlu da konuşmasında mübadele döneminde Ayvalık’a gelen vatandaşlara dağıtılan zeytin ağaçlarının paylaşımında yapılan haksızlıklara değindi. Prof. Dr. Çobanoğlu şöyle konuştu:

“Atatürk’ün kişi başına 200 zeytin ağacı verin dediği mübadillere, çalışacak işçi kalmaz diye 20 ağaç dağıtıp on binlerce zeytin ağacı ve fabrika sahibi olanlar kimlerdir? Ayvalık’a dışarıdan gelenlerden, çevre ve ilçelerde savaşta ön plana çıkan kişilerden ya da savaş nedeniyle kuvvacı olarak gelenlerden, birden zenginleşenler nasıl oldu da Ayvalık’ta mübadillere 20 ağaç verilirken, onlar binlerce ağaç sahibi oldular. Önemli olan dışarıdan gelenlerden ya da Kuva-yi Milliye’de çeşitli görevleri olanların on binlerce ağaca nasıl sahip olduğu, ticaretin birkaç kişi üzerinden yürütülmesi sorgulanmalıdır. Siyaset ve partiler bu zengin ailelerin ellerinde kalması, ağır lobiler olması, halkın üzerinden ticarete, siyasete karar verenlerin o dönemde birden zenginleşmesi konuşulmalıdır.”

Kendi ürünlerini satacak yol bulan zenginlerin, diğer mübadillerin satış yapmasına hangi yollardan engel olduğunun konuşulması gerektiğini hatırlatan Prof. Dr. Özkul, üreticiden zeytinin ucuza ele geçirildiğini söyledi.

Prof. Dr. Özkul Çobanoğlu’nun açıklamalarının ardından Ayvalık’ta pek çok mübadil torunlarının konuyu yargıya taşıyarak, mübadele yıllarında Atatürk’ün talimatına rağmen dedelerine yapılan haksızlığın gün yüzüne çıkarılması için girişimlerde bulunması bekleniyor.

Çobanoğlu’nun açıklamaları sonrasında gözler; Türkiye’de ilk kez yasayla oluşturulan Ayvalık Vakıflar İşletmesi’nin Edremit’e taşınıp, aktif faaliyetine son vermesinin ardından, vakfa ait milyonlarca zeytin ağacına ait gelirlerin hangi vakıflara devredilerek, kim ya da kimler tarafından hangi koşullarda kullanıldığına ilişkin iddialara çevrildi.