İSTANBUL (İHA) – Türkiye Süt, Et, Gıda Sanayicileri ve Üreticileri Birliği (SETBİR) Yönetim Kurulu Başkanı Tarık Tezel, 1 Haziran Dünya Süt Günü dolayısıyla yaptığı yazılı açıklamada, Türkiye’nin süt üretimi bakımından 23 milyon tonluk çiğ süt üretimiyle dünyada sekizinci, Avrupa Birliği’nde (AB) ise üçüncü sırada olduğunu belirterek, "Türkiye’nin hayvan kaynağı, vefakar çiftçisi ve SETBİR üyelerinin işletme büyüklükleri, teknolojik yeterlilik ve yetkinlikleri, bilgi birikimi ve her türlü koşulda kesintisiz süt ürünü üretebilecek kapasitesi sayesinde, çiğ süt üretimi azalmadı, süt ürünü üretimi gerilemedi, tüketicimiz sütsüz, yoğurtsuz, peynirsiz kalmadı. dedi.

Türkiye’nin de üyesi olduğu Birleşmiş Milletler Gıda Tarım Örgütü’nün (FAO) 2001 yılında aldığı karar uyarınca, Dünya Süt Günü her yıl 1 Haziran’da kutlanıyor. Türkiye Süt, Et, Gıda Sanayicileri ve Üreticileri Birliği (SETBİR) Yönetim Kurulu Başkanı Tarık Tezel, 1 Haziran Dünya Süt Günü dolayısıyla yazılı açıklama yaptı.

Türkiye süt ve süt ürünleri sektöründe kamu otoritesince onaylı, kayıtlı ve denetimli 2 bin 321 işletme faaliyet gösterdiğini kaydeden Tezel, "Sektörümüz her gün yüz binlerce çiftçi-üreticiden temin ettiği çiğ sütü, sağlıklı, ambalajlı, hijyenik içme sütü ve süt ürününe dönüştürüyor. Bunun yanı sıra süt ve süt ürünleri sektörü, gerek sağladığı doğrudan istihdam ve gerekse tedarikçilerinden aldığı mal ve hizmet ile 100 binlerce insanımıza da geçim kapısı oluyor. Sektörümüzün ürünleri, yurtiçinde 600 bin satış noktasında, yurtdışında da 88 ülkede tüketici ile buluşuyor. Türkiye’de 2019 yılında 22 milyon 960 bin 379 ton çiğ süt üretildi. Bu sütün 20,8 milyon tonu (yüzde 90,5) inek sütü, 1,5 milyon tonu (yüzde 6,6) koyun sütü, 577 bin tonu (yüzde 2,5) keçi sütü ve 79 bin tonu (yüzde 0,3) manda sütü. Ancak bu miktarın içinde sanayi tarafından toplanan inek sütü, 2019 yılında 9 milyon 506 bin 26 ton oldu. Yani 2019 yılında üretilen ve büyük çoğunluğu inek sütü olan toplam çiğ sütün yaklaşık yüzde 45’i, izinli sanayi işletmeleri tarafından denetiml, bir şekilde işlenerek, sağlıklı bir tedarik zinciri ile ambalajlı olarak tüketicilerimize ulaşabildi." dedi.

"Türkiye süt üretimi bakımından dünyada sekizinci, Avrupa Birliği’nde üçüncü sıradayız"

Süt sanayicisi 2019 yılında 1 milyon 468 bin 616 ton içme sütü, 1 milyon 136 bin 43 ton yoğurt, 698 bin 330 ton ayran, 671 bin 497 ton inek peyniri, 73 bin 656 ton tereyağı, 66 bin513 ton yağsız süttozu ve 34 bin 508 ton tam yağlı süttozu ürettiği bilgisini veren Tezel, " Sektörümüz 2019 yılında değeri 356 milyon 850 bin 975 dolar olan 208 bin 151 ton süt ve süt ürünü ihraç etti. Aynı yıl ithalatımız 19 bin 479 ton olurken, bu ithalata 80 milyon 339 bin 409 dolar ödedik. İhraç ettiğimiz başlıca ürünler süttozu, peyniraltı suyu tozu, peynir ve dondurma, ithal ettiğimiz başlıca ürünler ise tereyağı ve peynir oldu. Türkiye süt üretimi bakımından dünyanın önde gelen ülkelerinden. 23 milyon tonluk çiğ süt üretimiyle dünyada sekizinci, Avrupa Birliği’nde (AB) ise üçüncü sıradayız. Mevcut 17 milyon 870 bin büyükbaş hayvanımız içindeki 6 milyon 580 bin baş sağılır süt ineği ile 48 milyon 481 bin baş küçükbaş hayvanımız içindeki 25 milyon 308 bin sağılır koyun-keçi, her gün sağılıyor, bu süt toplanıyor ve işleniyor.

SETBİR üyesi süt ürünü firmaları, Türkiye’de her gün üretilen 62 bin 900 ton sütün 26 bin tonunu, HACCP (Kritik Kontrol Noktalarının Tespiti ile Tehlike Analizleri) süreçleri altında hijyen koşullarında her gün alıyor, işliyor, süt ürününe dönüştürüyor ve satış noktaları aracılığı ile tüketiciye ulaştırıyor. Ama işlediğimiz süt maalesef üretilen sütün ancak yüzde 45’i. Türkiye ürettiği çiğ süt miktarı ile dünya ve AB sıralamalarında yukarılarda yer alırken, sağlıklı koşullarda üretilen süt ve süt ürünü miktarı ile dünya ve AB sıralamalarında yer almaktan çok uzakta." ifadelerini kullandı.

"Koronavisürs salgını sürecinde tüketicimiz sütsüz, yoğurtsuz, peynirsiz kalmadı"

Tezel sözlerine şöyle devam etti: "Koronavirüs salgını koşullarında da her tülü tedbir alınarak bu faaliyet sürdürülüyor. Türkiye’nin hayvan kaynağı, vefakar çiftçisi ve SETBİR üyelerinin işletme büyüklükleri, teknolojik yeterlilik ve yetkinlikleri, bilgi birikimi ve her türlü koşulda kesintisiz süt ürünü üretebilecek kapasitesi sayesinde, çiğ süt üretimi azalmadı, süt ürünü üretimi gerilemedi, tüketicimiz sütsüz, yoğurtsuz, peynirsiz kalmadı. Koronavirüs salgını sektörümüz için elbette sıkıntı oluşturdu, elbette sorunlarımız oldu. Ama süt bardağının dolu tarafına bakacak olursak, bu salgın bize birkaç şeyi de apaçık gösterdi. Bunlardan ilki, salgınla mücadele ederken alınması gereken kişisel tedbirlerin başında bağışıklık sistemimizi destekleyecek şekilde beslenme gerekliliği. Bu tarz beslenmenin en önemli ögesi, hayvansal protein tüketimi. Hayvansal proteinin en faydalı ve en hesaplı kaynağı ise süt ve süt ürünleri. Bir diğer kişisel tedbir de temizlik, özellikle el temizliği ve sosyal mesafe. SETBİR üyesi süt sanayicisi, çiğ sütü fabrikasına sokmadan önce kamu otoritesinin zorunlu kıldığı her türlü incelemeye tabi tutuyor, işletmeye ancak hastalık yapıcı unsurlar içermediğinden emin olunan çiğ süt kabul ediliyor. Bu çiğ süt, yine kamu otoritesinin koyduğu kurallar ve kamu otoritesinin denetimi altında, bilimsel yöntemler ile hijyenik koşullarda işlenip, ambalajlı süt ve süt ürünlerine dönüştürülüyor."

Süt, mutlaka canlı mikroorganizma veya gelişim kabiliyetine sahip sporların bertaraf edilmesini sağlayan en uygun iki teknikten biri ile ısıl işleme tabi tutulduğunu belirten SETBİR Başkanı, "Bu tekniklerden biri, 72 derecede en az 15 saniye boyunca uygulanan ısıl işlem, yani pastörizasyon. Diğeri ise çok yüksek sıcaklıkta en az 135 derecede iki-dört saniye boyunca uygulanan ısıl işlem, yani UHT tekniği. Her iki teknik de Türk Gıda Kodeksi İçme Sütleri Tebliği’ne ve AB düzenlemeleri ile ABD Gıda ve İlaç Dairesi (FDA) yönetmeliklerine uygun olarak tüm dünyada kabul görmüş üretim standartları. Her ikisi de sağlıklı ve faydalı. Birbirlerine göre beslenme değeri açısından avantaj veya dezavantajları yok. Sadece üretim teknikleri nedeni ile birinin hızlı tüketilmesi gerekirken diğeri ambalajı açılmamak kaydı ile dört aylık stoklama ömrüne sahip. Koronavirüs salgını bir kez daha gösterdi ki ambalajsız ve açıkta satılan süt ve süt ürünleri, ciddi sağlık riskleri taşıyor. SETBİR yıllardan beri açıkta satılan süt ve süt ürünlerinin halk sağlığı açısından taşıdığı risklere dikkat çekiyor. Dünya Süt Günü vesilesiyle bir kez daha belirtmek isteriz ki kimi satış noktaları ve semt pazarlarında, denetimsiz koşullarda halka arz edilen ‘sokak sütü’, ‘market sütü’, ‘sütmatik sütü’, ‘ari süt’ ve ‘sözde organik’ yoğurt, peynir ve tereyağı, tüketicinin sağlığı açısından çok ciddi risk taşımaktadır ve bu nedenle satışları engellenmelidir." dedi.

Halk sağlığını korumanın topyekun mücadele gerektirdiğinin açıkça anlaşıldığı bu salgın döneminde, artık her kesimin halk sağlığını koruma sorumluluğunu üstlenmesi gerektiğinın ortada olduğunu vurgulayan Tezel, "Bu sorumluluğu duyan her kişi ve kurum, halkın doğru bilgiye en çok ihtiyacı olduğu bu dönemde, bilgi kirliliği oluşturan, korku taciri reyting ve rant avcılarının yolunu kesmek için çaba göstermeli. Halkımızın koronavirüs salgınına karşı besleyici, hesaplı, doğru ambalajda süt ve süt ürünü tüketerek hem sağlığını hem bütçesini koruyacağına inanıyor, başta çocuklarımız olmak üzere herkesin Dünya Süt Günü’nü kutluyoruz." ifadelerini kullandı.