Erzincan ağzıyla yazılmış bu şiir, bir ailenin annenin ilk kez sinemaya gitme deneyimini mizahi bir dille anlatıyor.
"Yeşil Yol" filmini izlemek için giyinip süslenerek sinemaya giden aile, sinema ortamındaki yabancı atmosfer ve farklı insan tipleri karşısında şaşkınlık yaşar.
Sinema salonundaki gösterişli hanımlar, yıldızlı subaylar ve büyük ekranda izledikleri filmdeki sahneler, özellikle annenin yoğun duygular yaşamasına sebep olur.
Sinemada ilk kez kadın ve erkekleri karışık gören anne, şaşkınlık ve utanç içinde gözyaşlarını tutamaz.
Erzincan halkının günlük hayatından kesitler ve yerel espri anlayışıyla dolu bu şiir, hem güldürüyor hem de samimi anlatımıyla içten bir kültürel miras sunuyor.
ANAMIN SİNEMAYA GİDİŞİ
Bizim herif geldi böğün dedi ki,
Bu ağşamki fılim Yeşil Yol’umuş.
Ekmeğini er ağşamdan yedi ki,
Locağını alağ, orada yer bol’umuş.
Hepimiz canana üstümüzü geyindik,
Herifin getürdüğü tağsiye bindük.
Bir de bahtım, sürdü, yoğuşa döndük,
Anam tağsim değil, sanki yel’imiş.
Gittik bir köşeye, şöför eyleşti,
Elli segürdü, gapıyı açtı.
Şaşurtup, gız anam, bu nasıl işti?
Ala tırıkların hepsini al’imiş.
Üstgeç bir gabından içeri daldıg,
Bilat köşesinden bileti aldıg,
Hemence karışıp içeri daldıg,
Meğer bizimkisi sağki yol’imiş.
Sağki yoldan çıktık, locan yerine,
Çıktık ki buradan eyi görüne.
Bizim herif selam attı birine,
Meğerse bunlar da yarbaygil’imiş.
Zabitlerin omzunda yıldızlar,
Pardesülü beyler, başı açık kızlar,
Boyalı hanımlar saçını düzler,
Bir başı örtük var, o da kel’imiş.
Bağsan aklına çıkar o süslerine,
Ğoğular sürtmüşler has üstlerine,
Avu tartuğları göğüslerine,
Kınalı çaputlarda gül’imiş.
Birden bire baktım, çıralar söndü,
Hep beyler hanımlar önüne döndü.
Baktım ki perdede kızlar göründü,
Bunlarda da moda ince bel’imiş.
Bir büyük kız, enterüsüz dolaşır,
Öbürleri birbiriynen dalaşır.
Bir bakıyam delikanlı ulaşır,
Atladılar içine, meğer göl’imiş.
Bir bağısan birden göle dalılar,
Bir bağısan çıkıp gene dalılar,
Bir bağısan sarma kilof oluylar,
Kimi taze gelin, kimi dul’imiş.
Kimisinin kucağında var bebek,
Kiminin şalvarı pembe ipek.
Baba çığacaklar atıylar göbek,
Başlarında parlayanda tel’imiş.
Bazı sabah oluyor ekmek yeyiyler,
Birbirine horatalar deyiyler.
Garı gişi tavukları sayıylar,
Büyük bir hayvan, o da fil’imiş.
Kız anam gözüne yazığı gelmi,
Hem söyliyo hem ağlıyo, yaşını silmi,
Hıçkırığı şişecek yorulmak bilmi,
Bunların da ustalığı dil’imiş.
Nasıl ki kız erkek karışık gördüm,
Kız bacım, arımdan yerlere girdim.
Hamanca atguyu başıma sardım,
Meğerse herifin gönlü var’imiş.
Bir daha atguyu başımdan açtım,
Tövbe ettim anam, yeminler içtim,
Sinimadan çıktık, eve dar düştüm,
Zahirim bunlar da İstanbul’imiş.
Dedim ki, herif, o neyidi nolur?
Dedi ki o kızı kim olsa alır.
Dedim ki Yeşil Yol bele mi olur?
Dedi ki yol değil, cecli bal’imiş.