Erzincan’ın Kemaliye ilçesi Karakoçlu köyü yakınlarında yapılmak istenen demir madeni tesisi Karasu Nehri’ni ve yöredeki canlı yaşamını tehdit ettiği gerekçesiyle Köy Muhtarı ve köyde yaşayan çiftçiler Erzincan İl Tarım ve Orman Müdürlüğüne dilekçe vererek doğal güzelliği ile öne çıkan şirin Kemaliye’nin bir şirketin menfaatine heba edilmemesi gerektiğini belirttiler. 
Kemaliye’nin  Karakoçlu köyü yakınlarında yapılmak istenen demir madeni tesisine köylüler tepki gösterdi.  Erzincan İl Tarım ve Orman Müdürlüğüne Karakoçlu Köyü Muhtarı Bedir Büyüközkan, Çiftçilerden Şeref Konuk,Mesut Erçelik, Tuncay Büyüközkan ve M.Abdukadir Erçelik imzasıyla verilen dilekçede nadide habitat alanının korunması ve üreticiler olarak mağdur edilmeden üretime devam etmek istiyoruz dediler. 
Verilen dilekçede şu ifadelere yer verildi; “ Bizler Kemaliye İlçesi Karakoçlu köyü mukimleriyiz.Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü’nün sitesinden köyümüz sınırları dahilinde kısmen mera kısmen tarım arazisi ve orman vasfında olan Hozerkek ve Kumluyazı mevkilerinde DEMAN Şirketi tarafından demir madeni arama işleme ve zenginleştirme faaliyetinde bulunulacağı duyumunu aldık.İlgili alanda tapulu tarım arazisi olmadığı yerleşim merkezine uzak ve yakınında korunmaya değer sit alanı vb. bulunmadığı gibi asılsız iddialarla delillendirilmeye çalışıldığını görüyoruz. 
Bahse konu bu alan Karakoçlu, Salihli, Güldibi köyleri ve Ulaş mezrasına 2 ila 5 km mesafede olan, bu köylerden insanların müşterek  faydalanarak  hayvancılık yapıp çayır biçtiği ve arıcılık yapıp tarımsal üretime katkı sağladığı bir alandır. Hacettepe Üniversitesi’nden Ali DEMİRSOY Hoca’nın tespitlerine göre 148 endemik bitki türü kayıt altına alınmıştır.200 dekar civarında  tapulu  tarım arazisi ve çayırlık alanlar mevcut olan ve doğal vasfını bugüne kadar koruduğumuz sit alanı Karanlık Kanyon’a 800-1000m mesafede bir mera ve tarım alanıdır.
 Yukarıda bahse konu mevkide üç adet hayvan barınağı,200 civarında büyükbaş ,1000 civarında küçükbaş hayvan yüzlerce arılı kovanla yaklaşık 40 ailenin geçimi söz konusudur. Ayrıca 20 çiftçiye ait ayrı ayrı 200 dekara yakın tapulu tarım arazisi mevcuttur. Bu alanlar üzerine dut, ahlat, üzüm ve cevizden bademe, armuttan alıça yabani orman meyvelerinin bulunduğu Habitat alanıdır. Dünyada bir benzeri ABD’de  bulunan KARANLIK KANYON
sit alanında yaşayan geyik, vaşak, ayı, kurt, tilki, kartal vb. canlı türlerin makine sesi, patlatma, ve sondaj çalışmalarından çıkacak gürültü  ile kullanılacak kimyasallardan direk etkilenerek bölgeyi terk edecekleri aşikardır. Geçimini turizme dayalı eko-tarımla sağlamaya çalışan ilçe merkezide dahil bütün bölge zarar görecektir .İlimize gelen misafir, yabancı turist, bürokrat, avcı vb. için yüzümüzün akı olan ve gururla gezdirip dinlendirip tanıtımını yaptığımız doğal güzelliği ile öne çıkan şirin Kemaliye bir şirketin menfaatine heba edilemeyeceği kanaatindeyiz.
Devlet; İl Müdürlüğünüz projeleri TKDK ve DAP programlarıyla desteklediği Turizm ve eko¬-tarım projelerini yok sayarak kendisiyle çelişemez. Bizler Karakoçlu köy sakinleri olarak yukarıda haklı gerekçelerle izaha  çalıştığımız  üzere doğaya tarıma turizme ve bakir habitat alanına, telafisi imkansız zararlar vereceği gerekçesiyle, bölgemizde maden çalışması yapılmasını istemiyoruz. Bu nadide habitat alanının korunması ve üreticiler olarak mağdur edilmeden üretime devam etmek istiyoruz. Önce İnsan. Tarım İl Müdürlüğü olarak çiftçinizin yanında yer alarak meralarımızı üretici lehine korumanız ve fiili durumu yerinde görmeniz için köyümüze davet ediyoruz. ‘’İnsanı yaşat ki Devlet yaşasın’’ denildi. 


JEOLOJİ YÜKSEK MÜHENDİSİ DR. EŞREF ATABEY’DE  UYARDI 
Öte yandan konu hakkında Jeoloji Yüksek Mühendisi Dr. Eşref Atabey’de  uyarılarda bulunarak “Olası bir depremde Fırat’ın Karasu kolu tümüyle canlılık vasfını yitirir” dedi. 

Evrensel Gazetesine yapmış olduğu açıklamada Proje alanının Malatya fayı üzerinde bulunduğunu dile getiren Jeoloji Yüksek Mühendisi Dr. Eşref Atabey uyardı; “Olası bir depremde Fırat’ın Karasu kolu tümüyle canlılık vasfını yitireceğini söyledi. 

ÇOK CİDDİ UYARILAR!
Erzincan Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü web sitesinde 29 Aralık 2020 tarihinde ÇED süreci başladığı ilan edilen “Demir Ocağı ile Kırma-Eleme-Zenginleştirme Ve Atık Depolama Tesisi” için hazırlanan proje tanıtım dosyasını (PTD) inceleyen Tıbbi Jeoloji Uzmanı ve Jeoloji Yüksek Mühendisi Dr. Eşref Atabey, çok ciddi uyarılarda bulundu. Deman Madencilik adlı bir firma tarafından yapılmak istenen projenin Malatya fayı üzerinde olduğunu belirten Atabey, “Yörede sık sık depremler olmaktadır. Malatya fayı Gözaydın demir madeni ocağı ile Ağıl, Dilli köylerinin doğu kenarından güney-kuzey yönlü uzanmakta ve Deman Madencilik ruhsat alanından geçmektedir” dedi.


DEPREMDE ATIK HAVUZU YIKILIR
Erzincan Gümüşçeşme’de 9 Mayıs 2020’de oluşan 4 büyüklüğündeki depremin Malatya fayının Karasu Nehri kesişme noktasında meydana geldiğini aktaran Atabey bölgede yapılmak istenen maden projesi ile ilgili çok ciddi uyarılarda bulundu; “Olası depremde Malatya fayının üzerinde olan Deman demir madeni atık havuzu yıkılacak, atık havuzu çamuru ya da pasaları buradan Karasu Nehri’ne karışacaktır. Fırat’ın Karasu kolu belki de tümüyle canlılık vasfını yitirecektir. Atık havuzundan Karasu Nehri’ne karışacak olan, kil boyu sedimentler, nehirdeki balıkların solungaçlarını tıkayacak, oksijensiz kalan balıklar topluca öleceklerdir. En iyi inşa edilen atık havuzlarının bile deprem sırasında yıkıldığının, dünyada örnekleri bulunmaktadır.”


ÇED RAPORU HAZIRLANMASI GEREKİYORDU
Firmanın 660, 60 hektarı bulan ruhsat alanı olmasına rağmen ÇED’den muaf olabilmek adına ruhsat alanının küçük bir parçası için ‘ÇED gerekli değildir’ ya da sadece proje tanıtım dosyası hazırlama yoluna gittiğine dikkat çeken Atabey, bunun mevzuata aykırı olduğunu dile getirdi. Ruhsat alanı içerisinde 24.93 ha alanda 1 milyon ton/yıl maden çıkartılmasının planlandığı, 7.66 ha alanda kırma-eleme zenginleştirme tesisi ile tesis alanı mücavirinde yaklaşık 2 ha’lık alanda atık depolama tesisi inşa edileceğini belirten Atabey, “Toplam 34.39 ha’lık projeye, ÇED yönetmeliğinde belirtilen 25 ha alan sınırını aştığından proje tanıtım dosyası değil, ÇED raporu hazırlanması gerekmektedir. ÇED yönetmeliğine göre 25 ha ve üzeri çalışma alanı olan açık işletmeler ile 400 bin ton/yıl üzeri kırma eleme, yıkama işlemlerinden en az birini yapan tesisler ÇED kapsamındadır. Buradan da anlaşılacağı üzere; proje ÇED raporu hazırlanması gereken projelerdendir” dedi.


HER YAĞMURDA DERELERE AĞIR METAL KARIŞACAK!
ÇED yönetmeliğine göre 400 bin ton/yıl ve üzeri kapasiteli kırma, eleme tesisleri için ÇED istendiğine dikkat çeken Atabey, şirketin yıllık 390 bin ton kapasite planlanarak, tesisleri ÇED Yönetmeliği dışına çıkardığını kaydetti. Maden sahasında 400 bin ton/yıl pasa oluşacağını belirten Atabey, “Deman demir cevheri içerisinde ve pasalardaki arsenik, bakır, pirit, kurşun mineralleri en fazla asit maden drenajına yol açabilecek minerallerdir. Madenin en büyük kirletici etkisi, pasaların yağmur suyu ile yıkanması sonucu oluşan asidik su yani asit maden drenajı olacaktır. Her yağışta,  demir madeni sahası içinde yer alan ve Karasu Nehri’ne karışan Kumluyazı Deresi ve kolları ağır metalce kirlenecektir” dedi.


SU KAYNAKLARI AZALACAK
Demir madeni için ihtiyaç duyulan suyun günde 54 bin 835 metreküp olarak belirtildiğini aktaran Atabey, bu miktarın kaynakların ve yer altı suyunun dengesini bozacağını ve ekolojik dengenin altüst olacağını ileri sürdü. Atabey, “Ocakta yapılacak patlatmalar ile (yıllık 3 bin 765 delik açılacağı ve tek bir patlatmada 78 delik) kaynak suları yön değiştirebilir, kuruyabilir ya da yetersiz kalabilir. Maden işletmesinde gerek duyulan suyun bulunamaması ya da maden ocağı derinleştikçe su yönünün değişmesi, yöredeki su kaynaklarının maden işletmesi nedeniyle azalmasıyla doğal yaşamı etkileyecektir” dedi.


ASİT YAĞMURLARI
Atabey, maden cevheri içinde sülfürlü minerallerin bulunduğunu aktararak, bu minerallerin madencilik sırasında çıkacak tozla birlikte havaya karışacağı ve havanın nemi ve yağışla birleşerek sülfürik asite dönüşeceğini dile getirdi. Atabey, “Sonuçta tüm Kemaliye ve çevresini etkileyerek, canlılara, bitkilere zarar verecek olan asit yağmuru oluşmasına neden olacaktır” dedi.


MADEN SİT ALANINDA
Mera alanı içerisinde bulunan maden alanının meraları da yok edeceğini, alanın mera vasfından çıkarılmasına dair de İl Tarım Müdürlüğünün resmi izninin dosyada olmadığını belirten Atabey, ruhsat alanının ayrıca Karanlık Kanyon sit alanına girdiğine dikkat çekti. Madene verilen işletme ruhsatının iptal edilmesi gerektiğine dile getiren Atabey, “Proje alanında ekolojik yönden bütünsel-kümülatif bir değerlendirmenin yapılmadığı görülmektedir. Proje başlamadan önce, sadece ÇED alanı için değil, tüm ruhsat alanı için ekolojik çalışma yapılması, çevreye ve insana olan etkileri birlikte değerlendirilmesi gerekirdi” dedi.