İSTANBUL (AA) - Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişimine ilişkin, tutuklu 14 sanığın yargılandığı İstanbul'daki "ana darbe" davasında, tutuklu eski 1. Ordu Harekat Yarbaşkanı Tuğgeneral Eyyüp Gürler, esas hakkındaki mütalaaya karşı savunma yaptı.

Sanık Gürler, İstanbul 14. Ağır Ceza Mahkemesi'nce İstanbul Bölge Adliye Mahkemesindeki büyük salonda yapılan 22. duruşmada yaptığı savunmada, askeri öğrencilikten tuğgeneralliğe kadar 32 yıl askeri hizmette bulunduğunu söyledi.

Aldatılarak olaylara bulaştırıldığını savunan Gürler, "Birliğini terk etmeyen benim için yeterli, kesin delil yoktur. Bilerek ve isteyerek hiçbir eylemde bulunmadım." dedi.

"Darbe toplantısı" olduğu iddia edilen 13-14 Temmuz tarihlerindeki toplantıların kalkışma amacıyla yapılmadığını savunan Gürler, "Bunlar, bilgilendirme toplantısıydı. Söz konusu bilgilendirmede kalkışma konuşulmadığının ispatı için o güne ait kamera kayıtlarının incelenmesini talep ediyorum." dedi.

Sanık Gürler, kalkışmayı önceden bildiğine dair bir belge, bilgi, kayıt bulunmadığını savunarak, "15 Temmuz'da Hava Harp Okulu'na gittim. Hiçbir ortak faaliyete katılmadan, kimseyle konuşmadan oradan ayrıldım. Olay gecesinde Selimiye Kışlası 1. Ordu Karargahı'ndaydım ve oradan bir yere ayrılmadım. Selimiye Kışlası ya da 1. Ordu Komutanlığı'ndan herhangi bir silah, araç çıkmadı. Böyle bir emir vermedim." iddiasında bulundu.

"Haksızlık yapıldığını değerlendiriyorum"

Kendisinin Deniz Harp Okulu Komutanı Tümamiral Mesut Özel'in hürriyetinden yoksun bırakılmasına yönelik bir planlaması, eylemi, katkısı ve söyleminin olmadığını ileri süren sanık Gürler, o gece sıkıyönetim ilan edildiğine dair Kara Kuvvetleri Karargahı'ndan aldığı telefon neticesinde, hadisenin terör olayları kapsamında ilan edildiğini düşünerek normal görevini yapıyor şekilde hareket ettiğini ileri sürdü.

Darbe gecesi yaşanan telefon temaslarının endişelerini artırdığını ifade eden sanık Gürler, "Ancak ne Erdal Öztürk ne de Tayyar Süngü hiçbirisi ne anladığını tam olarak anlatamadı. Bu işin sıkıyönetim ilanı değil kalkışma olduğunu, Genelkurmay Başkanlığı, Kara Kuvvetleri Komutanlığı'nın bu işin içinde olmadığını, marjinal bir grup tarafından icra edilen deli saçması bir durum olduğunu ifade eden net bir açıklamaları olmadı." diye konuştu.

Eyyüp Gürler, "Beni örgüt yöneticisi, konsey üyesi yapacak kadar ağır olan üzerime atılı suçlamaların benim için uygun olmadığını, haksızlık yapıldığını değerlendiriyorum. Ben ne FETÖ'cüyüm ne de kalkışmacıyım. Ben normal görevimi yapıyorum zannederek karargahta bulundum." ifadelerini kullandı.

"WhatsApp mesajlarını firari sanık attı" savunması

Eski Tuğgeneral Eyyüp Gürler, darbe gecesi saat 21.15 gibi özel cep telefonu üzerinden "Yurtta Sulh" isimli WhatsApp grubuna dahil edildiğini gördüğünü savunarak, şunları aktardı:

"Gruptaki telefon numaralarını görebiliyor ancak hiçbirisinin ismi bende kayıtlı olmadığı için mesaj geldiğinde kimden geldiğini göremiyordum. Yoğun bir mesaj akışı vardı. İçinde bulunduğum hengame, koşuşturmaca nedeniyle gelen mesajları birebir takip edemedim. Toplamda 15 anlamlı mesajla gruba dahil olduğum görülmektedir. Aldatıldığımın farkında olmadığım için bu mesajları emir komuta sistemi içinde normal görevimi yapıyor düşüncesiyle attım. Bir kısmını da ben atmadım.

Mesajları Kara Kuvvetleri Komutanı'na attığımı düşünerek yazdım. Teknik olarak benim cep telefonumdan yazılmış. Kabul etmemek çok mantıksız gibi görünmekle birlikte bu mesajları ben atmadım. Çünkü ordu komutanının enterne edilmesiyle ilgili zihinsel ve eylemsel olarak hiçbir faaliyetim olmamıştır. Atmış olsam, icra ettiğim diğer şeyleri kabul ettiğim gibi bunu da ederim. Kara Kuvvetleri Komutanı'nın vereceği her emri mutlak itaat kapsamında yaparım. Telefonuma başkası tarafından yüklenmiş olabileceği ya da günahını almak istemem eski Albay Ahmet Zeki Gerehan tarafından atılmış olabileceğinin göz önünde bulundurulmasını, bunun tespiti amacıyla teknik inceleme yapılması talebimi yineliyorum."

"Mesajların varlığını unutalım"

Ordu komutanıyla ilgili mesajları kendisinin atmadığını ileri süren Gürler, şunları kaydetti:

"Daha doğrusu mesajların varlığını unutalım. Ordu komutanının enterne edilmesiyle ilgili bir görev almadım. Dolayısıyla ne plan yaptım ne de bir plan doğrultusunda birilerini görevlendirdim. Sayın savcım 'Mesajlar ortada sana mı inanayım, mesajlara mı?' diyecekler. Ben de diyorum ki mesajları bir kenara koyun, çünkü o işte bir karışıklık var. Ordu komutanını enterne etmeye kimlerin gittiği iddia ediliyor ise onlara sorun. Emri kimden almış? Eğer komutanı enterne maksadıyla gittiği iddia edilen 4 akademik kursiyerden herhangi birisi 'Enterneden haberi vardı, katkı verdi, icra emrini de o verdi.' derse bu konuda ben işlemediğim halde suçu kabul edeceğim."

Sanık Gürler, sadece ordu komutanının değil, hiç kimsenin enterne edilmesine yönelik plan yapmadığını ve icra emri vermediğini iddia ederek, "Mesajlardan değil, fiillerden suça girilmesinin uygun olacağını değerlendiriyorum. Çünkü benim şu anda kafama yatmayan bu mesajlardan yola çıkarsak yanlış yapılabileceğini değerlendiriyorum. Mesajları hatırlamıyor olabilirim ancak birilerini enterne maksadıyla göndereceğimi ve bunu hatırlamayacağım imkansız. Mesajlar yazılırken bazen yanlış yapılabiliyor." ifadesini kullandı.

Ordu karargahına gelen 4 kursiyer subayı önceden hiç görmediğini, hiçbir irtibatının olmadığını savunan Gürler, "Ordu komutanının konutuna enterne maksadıyla gittiği iddia edilen 4 kursiyer subayı Fenerbahçe Orduevi'ne ben göndermiş olsam herhalde sonucunu bana bildirirler. Oysa benim onlarla herhangi bir telefon görüşmem yok. Konuta giden 4 kursiyer subayın telefonları incelenerek ordu karargahından kimleri aramışlar, bunun ortaya konulmasını talep ediyorum." dedi.

Mahkeme Başkanı'ndan Gürler'e: Bazı sözlerin maksadını aştı

Sanık Gürler, üzerinde bulunan 1 doları kabul etmediğini, Yurtta Sulh Konseyi üyesi olmadığını, örgüt yöneticisi ve üyesi olma suçlamalarını da kabul etmediğini söyledi.

Davada dosyası ayrılan tutuksuz sanıklardan Erdal Öztürk'ün savunması sırasında mahkemeyi yanılttığını iddia eden Tuğgeneral Gürler, "Hiçbir görev taksimatı yapmadım, hiçbir birliği sevk etmedim. Sivillere enterne, sert müdahale, halka karşı çıkanlara ateş gibi bir emrim olmadı." diye konuştu.

Sanık Gürler'in savunmasını tamamlamasının ardından Mahkeme Heyeti Başkanı Cem Karaca, sanığa "Savunmandaki bazı sözlerin maksadını aştığını düşünüyorum. Erdal Öztürk savunmasını yaptı. Kimsenin bizi yanılttığı yok. Kimse bizi yanıltamaz." dedi.

Başkan Karaca'nın bu sözlerini, duruşma salonunun izleyici bölümünde bulunan şehit yakınları alkışladı.

Duruşma, sanık Gürler'in avukatlarının esas hakkındaki mütalaaya karşı beyanda bulunmasıyla devam ediyor.