İSTANBUL (AA) - Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) 15 Temmuz darbe girişiminde İstanbul Büyükşehir Belediyesi önünde darbeci askerlerin kurşunlarıyla şehit olan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Başdanışmanı Mustafa Varank'ın ağabeyi Prof. Dr. İlhan Varank'ın eşi Saadet Varank, en güzel intikamı Allah'ın alacağını ifade ederek, "İlhan gibilerin bittiğini düşünüyorlar ama arkasında 2 çocuğu var ondan farksız yetişmeyecekler inşallah." dedi.

Eşinin Şehzadebaşı Camisi'ndeki kabrini ziyaret eden Saadet Varank, AA muhabirine yaptığı açıklamada, iki çocuğuyla yaşamına devam ettiğini söyledi.

Varank, darbe girişiminin olduğu gün küçük çocuğuna bakacak kimse olmadığı için eşiyle beraber dışarı çıkamadığını ifade ederek, şunları anlattı:

"İkimiz beraber çıkacaktık. Kızımın evde olmaması sebebiyle küçük bir çocuğum var onu bırakamadık tek başına. 'Komşuya bırakayım gideyim.' dedim. Eşim, 'Kimseyi rahatsız etme ben gidip bakayım, sen evde kal.' dedi. Sonra içeri gitti, abdestini almış, onları görmedim, namazını kılmış. Kolları ıslaktı, 'Kolay gelsin.' dedim gülerek çıktı evden. İçimden de hani 'Hakkını helal et.' demek geldi, demek ki istemek gerekiyormuş hani son anda ne olacağını bilmiyorsun. Onunla olmayı çok isterdim, son anlarında yanında olmak isterdim. Helallik isteyemedim mesela hala içimde kaldı. İçimden hani o gün giderken helallik istemek geldi ama hiç yakıştıramadım, böyle bir şeyin olabileceğini düşünmemiştim. Sonra asistanı geldi eve inanamadım. Onun için mutluyum ama kendim ve çocuklarım için üzüntülüyüm. Kızım babasını son kez göremedi."

Saadet Varank, Müslüman olanın Müslüman olana ateş etmeyeceğini vurgulayarak, eşini görenlerin vurulduğu an şehit olduğunu söylediğini aktardı. Varank, hala eşinin son anında ne düşündüğünü, ne yaptığını merak ettiğini dile getirdi.

Herkes gibi darbecilerin idam edilmesini istediğini belirten Varank, şunları aktardı:

"Allah'a havale ettim yani benim alacağım intikamın çok yeterli olacağını düşünmüyorum ama en güzel intikamı Allah alır. İlhan gibilerin bittiğini düşünüyorlar ama arkasında 2 çocuğu var ondan farksız yetişmeyecekler inşallah. FETÖ üyelerinin sonlarının çok hayırlı olabileceğini düşünmüyorum bu kadar ahın sonunda. Aile olarak biz mutluyduk yani hayatımız güzeldi."

"Allah hepimize bu şekilde anılmayı nasip etsin"

İlhan Varank'ın Yıldız Teknik Üniversitesinden meslektaşı Prof. Dr. İsmail Yüksek ise uzun yıllar yurt içi ve dışında üniversiteye ve ülkesine hizmet eden değerli bir hocalarını kaybetmenin derin üzüntüsünü ancak büyük onurunu yaşadıklarını anlattı.

Kendilerini teselli eden unsurların Varank'ın geride bıraktığı iyi izlenimler ve samimi dostluğu olduğunu belirten Yüksek, şunları kaydetti:

"İlhan Hocamız, üniversitemizde yürüttüğü bölüm başkanlığı kimliği ile hem idari hem eğitim hem de araştırma alanlarında üniversitemize, bölümüne ve öğrencilerimize büyük katkı sağlamış vizyoner bir bilim adamıydı. Özellikle öğrencileriyle kurduğu gönül bağı herkes tarafından takdir edilmekteydi. Çok güçlü manevi değerlere sahip olan hocamız bilimsel bakış açısı ve eleştirel düşünce tarzıyla farklı bir bilim adamı tavrını taşımaktaydı. Bizlere düşen onun uğruna kendisini feda ettiği ülkemize, değerlerimize ve ailesine sahip çıkmaktır. İlhan Hocamız cennetteki yıldızımız olarak her zaman bizlere ve öğrencilerine yol gösterecektir. Değerli hocamızı her andığımızda saygı ve minnet duygusunu yaşıyoruz. Allah hepimize bu şekilde anılmayı nasip etsin."

"İlhan Hocamız her zaman devletinin, milletinin yanındaydı"

Prof. Dr. İlhan Varank'ın çalışma arkadaşlarından Üniversite Öğretim Elemanları Dayanışma Derneği Genel Başkanı Doç. Dr. Muhammed Kurulay da İlhan Varank'ın çok hakkaniyetli, mütevazı, öğrencileriyle hiçbir mesafe koymayan bir akademisyen olduğunu söyledi.

Darbe girişiminin olduğu gece, Vatan Caddesi'ndeki İstanbul Emniyet Müdürlüğü önüne Varank ile gittiklerini belirten Kurulay, ancak Varank'ın başka bir grupla Büyükşehir Belediyesi önüne gittiğini ve burada şehit olduğunu aktardı.

Prof. Dr. Varank'ın gözlerden uzak yaşadığını kaydeden Kurulay, şöyle konuştu:

"İlhan Hocamız her zaman devletinin, milletinin yanındaydı. Ben bazı noktalarda fikir danışmak için yanına giderdim. O noktada tabii danışacağımız, fikrini soracağımız bir arkadaşımız, ağabeyimiz yok. Çevresinde ayrım yapmaksızın herkese yardımcı olmaya çalışan biriydi. Hakkaniyetli, iyiliksever, beklentisiz, özü sözü, içi dışı bir olan bir insandı ve günümüzde böyle insanlara her yerde ihtiyaç var. Onun Şehzadebaşı Camisi'ne özellikle bir muhabbeti olduğunu biliyordum bazen sabah namazlarında oraya giderdi. 'Ben ölürsem burada defnedilmek için yüklü bir parada veririm.' demişti. Her şey takdiri ilahi yine nasip oldu o noktada herhalde o kadar aşkla istemiş ki Allah da nasip etti."