ANKARA (AA) - Fadik Sevin Atasoy'un, hikayesini anlattığı esin perisine sahnede de hayat verdiği "Muse" oyununun Türkiye prömiyeri bu akşam yapılacak.

İlham vermek yerine kendi hikayesini yazmak isteyen bir esin perisinin çabasına yer verilen oyunu Atasoy, İngilizce yazıp 8 Mart Dünya Kadınlar Günü'nde Los Angeles'taki Edgemar Center For Arts Tiyatrosu'nda sahneledi.

Atasoy tarafından Türkçeye de çevrilen tek kişilik müzikli oyunun yönetmenliğini Erdal Beşikçioğlu üstlendi.

Türkiye prömiyeri bu akşam Tatbikat Sahnesi'nde gerçekleştirilecek "Muse", nisan ve mayısta Ankaralı izleyicilerle buluşmaya devam edecek, yaz aylarında ise Avrupa turnesine çıkacak.

"Bir esin perisi davası"

Fadik Sevin Atasoy, AA muhabirine yaptığı açıklamada, "Muse"nin esin anlamına geldiğini, müze ve müzik kelimelerinin de bu kökten türetildiğini söyledi.

Oyunda, kendi eserlerini yaratmak için insan olmak isteyen bir esin perisinin hikayesinin anlatıldığını belirten Atasoy, "Esin perimiz, ilham vermenin ötesine geçip kendi eserini yaratmanın peşinde, bazı ustaların da işlerine engel olmuş. Ustalar da onu sanat gezegenine şikayet etmişler. Dolayısıyla bir esin perisi davasına şahit oluyoruz." diye konuştu.

İlham perisini "insanın gerçeğini ortaya koymaktan utanmadığı, yaşamdan keyif alan, ön yargısız, yaratıcı ve anda olan tarafı" şeklinde tanımlayan Atasoy, her insanın yüreğinde milyonlarca ilham perisi bulunduğunu ifade etti.

Atasoy, oyun tek kişilik olsa da sahne arkasında güçlü bir ekiple çalıştıklarına dikkati çekerek, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Yakın arkadaşım Erdal Beşikçioğlu, oyunun Türkiye rejisini üstlendi, benim için büyük şans bu. Çünkü çok rahat çalışabildiğim, oyunculuğuna, bakışına çok güvendiğim birisi. Tasarım dünyasında 'hoca' olarak kabul edilen Özlem Süer'in kostümleri yapması, dokunuşunun değmesi ayrı bir mutluluk. Oyunda canlı söylenen 5 özel şarkı var. Şarkıların bestelerini Amerika'da yaşayan çok yetenekli kompozitör arkadaşım Emir Işılay yaptı, sözlerini ise ben yazdım. Koreografi ise Bahar Keleş'e ait."

"Ankara benim için ayrı bir anlam taşıyor"

Atasoy, eserin hem yazarı hem oyuncusu olmayı da "İnsanın yazdığı bir cümlenin arkasında durabilmesi, inandığı bir şeyi oynayabilmesi çok güzel. Hem yazar hem oyuncu olarak böyle bir lüksüm var diyebilirim." şeklinde değerlendirdi.

Oyunun Türkiye prömiyerinin Ankara'da yapılmasını özellikle istediğini vurgulayan Atasoy, şöyle konuştu:

"Tatbikat Sahnesi'nde olması önemliydi benim için. Erdal ile oyunun buraya yakışacağına karar verdik. Ankara, babamın konservatuvarı okuduğu, benim çocukken Devlet Tiyatrosunda sahneye çıktığım yer. Bilkent mezunuyum, okulum burada. Bütün dünyayı gezdik, dolaştık, sonunda yine simyacı gibi kendi yuvamızda bunu paylaştık. Bu benim için ayrı bir anlam taşıyor."

Yaz aylarında Avrupa turnesine çıkacaklarına işaret eden Atasoy, Türklerin yoğun yaşadığı bölgelerde oyunu hem Türkçe hem İngilizce sahneleyeceklerini bildirdi.

Kasımda İstanbul izleyicisiyle buluşmayı planladıklarını dile getiren Atasoy, 2020'de New York'ta büyük bir tiyatro festivaline katılacaklarını anlattı.

"Gerçek bir tiyatro adamı"

Atasoy, Tatbikat Sahnesi'nin tiyatro oyuncularına yuva olduğunu vurgulayarak, "Evimi bulmuş gibi hissediyorum. Adı gibi hakikaten tatbikat yapıyoruz burada." dedi.

Erdal Beşikçioğlu'nun gerçek bir tiyatro adamı olduğunu belirten Atasoy, "İki gece evvel o kadar duygulandım ki çıkmış dekoru o çakıyor. O kadar içinde ki. Bunu o kadar mütevazı, o kadar temiz bir yerden yapıyor ki ona bazen espiriyle karışık 'Bütün dünyayı gezdim dolaştım, aradığım yönetmen yanı başımdaymış, görememişim' diyorum." ifadelerini kullandı.

"Türkiye'de örneği olmayan bir iş"

Yönetmen Erdal Beşikçioğlu da oyunun 1,5 ay gibi kısa bir zamanda çıktığını, bu süre boyunca keyifli ve güzel zamanlar geçirdiklerini dile getirdi.

Amerika'da sahnelenen oyunu Türkiye'ye taşımak istediğini söyleyince Atasoy'a mihmandarlık yaptığını anlatan Beşikçioğlu, şunları kaydetti:

"Oyuncu bir yazarla çalışmak enterasan bir şey. Fadik 'Ya burayı beğenmedik ne yapsak' deyince kısa sürede bambaşka bir şeyle geliyor. Üstelik oyun, müzikal. İnanılmaz bir performans gerektiriyor. Fadik de bunu şahane yapıyor. Türkiye'de örneği olmayan bir iş, bir Broadway müzikali gibi."

Beşikçioğlu, oyunun naif bir hikayeye sahip olduğuna dikkati çekerek, "Fadik'in çok nüktedan bir kalemi var. Oynarken de bunu pekiştirerek oynuyor, onu seyretmekten çok keyif aldım." diye konuştu.

Muhabir: Eda Özener