İSTANBUL (AA) - BAŞAK AKBULUT YAZAR - Çağlayan'da inşa edilen ve 2011 yılında İstanbul'daki 6 adliyenin birleşmesiyle faaliyete geçen İstanbul Adalet Sarayı'nda 15 Temmuz darbe davalarından, Ergenekon davalarına, uyuşturucu ve silah kaçakçılığına kadar, binlerce dava delillerinin yer aldığı adli emanet depolarının kapıları, ilk kez AA'ya açıldı.

Beyoğlu, Sarıyer, Şişli, Fatih, Beşiktaş ve Eyüp adliyelerinin birleşmesiyle 2011 yılında Çağlayan’da faaliyete geçen ve Avrupa’nın en büyük adliyesi unvanına sahip İstanbul Adalet Sarayı'ndaki adli emanet depolarında binlerce delil muhafaza ediliyor.

Türkiye'nin yıllarca konuştuğu tarihi davaların yanı sıra diğer soruşturmaların sonucunda elde edilen dosyaların delillerinden oluşan suç eşyalarının saklandığı adli emanet depoları, adliyenin eksi 4. katında bulunuyor.

Her birinde farklı tür eşyaların saklandığı 19 adli emanet deposunda şu anda 300 bine kaleme yakın eşya muhafaza ediliyor.

Adli Emanet Kalem Müdiresi Muazzez Ağırkan ile 18 memurun görev yaptığı birime, çalışanlar ve ilgili savcı haricinde kimsenin girmesine izin verilmiyor.

Bazı depoların kapıları görevli personelin kartıyla açılırken, bazı depolara da şifresiz giriş yapılamıyor.

Uyuşturucu ve silah gibi yalnızca belli başlı eşyaların bulunduğu depolara ise görevli 19 memurdan sadece depo sorumluları girebiliyor.

Emniyet ve kriminal incelemeleri tamamlanan suç eşyaları polisler tarafından, adli emanet birimine kapalı ve mühürlü şekilde getirilip ilgili memurlarca teslim alınıyor.

Burada kayıt altına alınarak depolara konulan eşyalar, mahkemece veya soruşturma savcılığının talebi halinde ya sahibine iade ediliyor, ya imha ediliyor ya da muhafaza altına alınmaya devam ediliyor.

Depoların içindeki torba, zarf ve poşetlerde, deste deste sahte paralar, artık kullanılmayan cep telefonları, kanlı pet şişeler, çarşaflar, ayakkabılar, tarihi tabancalar, bıçaklar, USB bellekler, bilgisayar ve kılıçlara kadar el konulan her türlü eşya buralarda saklanıyor.

FETÖ, 15 Temmuz, Ergenekon, DGM, uyuşturucu ve silah depoları ayrı

Adli emanet depolarında bazı eşyalar sınıflandırılmış odalarda tutuluyor.

FETÖ davaları kapsamında elde edilen emanetler ayrı bir odada, 15 Temmuz darbe girişimiyle ilgili ele geçirilen eşyalar ise ayrı bir odada muhafaza altına alınıyor. Yine Ergenekon davasından kalan eşyalar ve kapanan DGM'lerden getirilen eşyalar ayrı depolarda sınıflandırılmış şekilde tutuluyor.

Darbe girişiminde, darbeci askerlerden ele geçirilen 1 dolarlık banknotlar maddi değeri olmadığından bankada değil, suç delilleri arasında depoda saklanıyor.

FETÖ davalarına ilişkin ele geçirilen malzemelerin tutulduğu deponun önündeki kolilerde ise terör örgütü FETÖ elebaşı Fetullah Gülen'in kitapları imha edilmek üzere bekletiliyor.

Çimento fabrikalarında yakılıyor

Narkotik polislerinin yaptığı operasyonlarda ele geçirilen uyuşturucu ve uyarıcı maddeler, dava süresince adli emanetteki bir depoda saklanıyor.

Yalnızca 2 memurun giriş izninin bulunduğu ve çok ağır kokuların yükseldiği depodaki maddeler, mahkeme kararları çıkıp kesinleşene kadar bekletiliyor.

İstanbul’daki bütün adliyeler, mahkeme kararları sonrasında uyuşturucuları İstanbul Valiliği bünyesindeki kurula teslim ediyor. Kurul 3-4 ayda bir toplanıp uyuşturucu maddeleri genellikle çimento fabrikalarında çok yüksek derecelerde yanan kazanlarda imha ediyor.

Okul önlerinde "şarj makinesi" görünümlü kumar aleti

Yasa dışı kumar oynatılan yerlere yönelik polis baskınlarında, ele geçirilen yüzlerce kumar aleti de adli emanette muhafaza altında tutuluyor.

Bu aletler arasında son yıllarda okul çevrelerinde ele geçirilen ve gençleri kumar oynamaya teşvik eden mobil şarj aleti görünümlü kumar aletleri dikkati çekiyor. Bunların yanı sıra, en çok ele geçirilen kumar aletlerinden biri de tombala makineleri ve tombala çekilişinde kazananı göstermeye yarayan LCD televizyonlar.

Mahkemelerin verdiği imha kararı üzerine, çeşitli aralıklarla kırılan tombala makineleri kamyonlarla geri dönüşüm alanlarına götürülürken, LCD televizyonlar Milli Emlak Genel Müdürlüğüne gönderilerek, ihale yoluyla satışları sağlanıyor.

İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı adli emanet depolarından sorumlu Cumhuriyet Savcısı İbrahim Çiçek, adliyenin kurulduğu 2011 yılından itibaren aynı birimde görevini sürdürüyor.

Çiçek, adli emanetin işleyişi ve 7 yıllık görev sürecinde yaşadığı olayları AA muhabirine anlattı.

Kişilerden ya da kurumlardan el konulan paraların adli emanete tutulmadığını anlatan Çiçek, Adalet Bakanlığı ve Vakıfbank arasındaki sözleşme gereği, bin lira ve üzerindeki paraların direkt kendilerine gelmediğini söyledi.

Çiçek, söz konusu paraların bankada yatırılan hesapta bulunduğunu dile getirerek, "Yargılama aşamasında bazen iade edilmesine karar veriliyor. Müsadere ediliyorsa, 3 aylık faizler halinde yatırıldığı için biz o paraları faiziyle mal müdürlüklerine intikal ettiriyoruz. Vatandaşa iade edilmişse, vatandaşa yazı veriyoruz. Onlar gidip, faiziyle birlikte bankadan çekebiliyor." dedi.

Savcı Çiçek, adli emanete bulunan bir eşyanın kaybolması halinde yapılan işlemlere de değinerek, emanete gelen bir mermi çekirdeğinin dahi kaybolması halinde davanın gidişatının değiştiğini söyledi.

Burada hiçbir şekilde kayıp olmayacak şekilde çalıştıklarını vurgulayan Çiçek, "Mesela emanetteki bilgisayarınızın iadesine karar verdi mahkeme. Bilgisayarınız emanette bulunmadı, o zaman vatandaş bilgisayarın fiyatı kadar devlete tazminat davası açabiliyor." dedi.

1980 darbesinde ele geçen silahlar jandarmada unutulmuş

Adliyeler ilk bir araya getirildiğinde depoları kameraya aldıklarını anlatan Çiçek, "İlçe ilçe gelen eşyaların içinde fareler kovaladık. Eşyalar biraz zarar görmüştü. Aslında adliyelerin birleşmesi o anlamda iyi oldu. Mesela 1980 darbesinden sonra 3 bin 500 tane silah emanete alınmış. Silahlar emanet dairesinde kalmaz, biz onları jandarmaya teslim ediyoruz. Jandarmada unutulduğunu, herhangi bir işlem yapılmadığı gördük. Müdire hanımla birlikte 6 ay çalıştık, silahların kararlarını bulduk, jandarmadan getirttik. Hepsi küflenmiş, bozulmuş."

Söz konusu silahları Ordu Donatım ana Tamir Fabrikasına teslim ettiklerini vurgulayan Çiçek, burada tamir edilebilir durumda olanların onarılarak ruhsat karşılığı piyasaya verildiğini aktardı.

Suçta kullanılan silahların önce kriminal incelemeye gönderildiğini belirten Çiçek, "Bu kriminal incelemeler niye yapılıyor? Türkiye’deki failli meçhuller dikkate alındığında, o silahın daha önce bir olayda kullanılıp kullanılmadığı tespit ediliyor. O, söz konusu olayda kullanılmış mı kullanılmamış mı? Bunlar tespit edilince bize gönderiliyor. Bizim burada silahları muhafaza etme yetkimiz yok. Daha sonra silahın müsaderesi kararı çıkarsa, silahı jandarmadan alıyoruz, burada kayıtlarımıza işliyoruz. Tuzla’daki ordu donatıma gönderiyoruz. Eğer silahın sahibine iadesine karar verilmiş veya o olayda kullanılmamışsa iade ediyoruz." diye konuştu.

"Hesabımızda 150 milyona liraya yakın paramız var"

Savcı Çiçek, depoların, koridorların, dışa açılan kapıların 24 saat güvenlik kameralarıyla kayıt altına alındığını belirterek, birim müdürünün de masasından depoları izlediğini anlattı.

Bütün adliyelerin emanetini 2011 yılında ilk olarak kendisinin aldığını ifade eden Çiçek, sözlerini şöyle tamamladı:

"O zamanki başsavcı vekilimiz, müdiremiz, personelimiz ve ben emaneti bu hale getirmek için amele gibi çalıştık. Allah’a şükür hiçbir şeyimiz kayıp değil. Kolay değil 6 adliye birleşiyor. Bu adliyelerin geçmişe dönük yüz binlerce emanet eşyası getiriliyor. Bizim şu anda bir çekimiz bile kayıp değil. İnşallah nazar değmez. Hesabımızda 150 milyon liraya yakın para var. Döviz hesaplarımız da ayrı. Onlar bankada muhafaza ediliyor. Meşakkatli ve sorumluluk gerektiren bir şey. Milyon dolarlık evraklara imza atıyorsunuz."