Türkiye ile Avrupa Birliği arasında imzalanan anlaşmalar çerçevesinde, Türkiye hükümetince uygun görülen ve Avrupa Birliği tarafından finanse edilen “Türkiye’deki Irak ve Suriye Krizinden Etkilenen Sığınmacılar için Geliştirilmiş Destek” projesi kapsamında gerçekleştirilen “Medya ve Mülteciler Basın Buluşmaları” toplantılarının beşinci hafta programı bugün itibariyle başladı.

T.C. Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanı Mehmet Akarca’nın da konuk olduğu, Sığınmacılar ve Göçmenlerle Dayanışma Derneği (SGDD) ve Mülteci Destek Derneği (MUDEM) tarafından organize edilen toplantıya, bu hafta kapsamında Türkiye genelinden 140 yerel medya temsilcisinin yanı sıra Suriyeli gazeteciler de katıldı.

Son haftası gerçekleştirilen ve 650’den fazla gazetecinin katılımının sağlandığı basın buluşmalarının açılışı SGDD Genel Koordinatör Yardımcısı Kadir Beyaztaş’ın konuşmasıyla başladı. Kadir Beyaztaş, dernek ve çalışmaları hakkında bir konuşma yaptı. Kendi ülkesinde yerinden edilmiş durumda yaşamak zorunda olan kişi sayısının her gün 44 bin 500 civarı arttığını belirten Beyaztaş, “Her 2 saniyede bir kişinin bulunduğu yeri iç savaş ya da başka nedenlerle, eğitim gibi nedenlerle terk etmek zorunda kaldığını görüyoruz. Bu çok ciddi bir tablo, ciddi bir rakam. Türkiye, Göç İdaresi Genel Müdürlüğümüzün verilerine göre 3.6 milyonu Suriyeli, 400 binden fazla da çoğunluğunu Afganların ve Iraklıların oluşturduğu Suriyeli olmayan nüfusla birlikte 4 milyondan fazla sığınmacıyı barındırmasıyla dünyada en fazla sığınmacı ağırlayan ülke konumunda. Bu noktada Suriye dışına gitmek durumunda kalmış Suriyeli nüfusun yüzde 64’ünün Türkiye'de yaşadığını belirtmek gerek. Bu nüfusa baktığımızda Birleşmiş Milletler'e üye 60'tan fazla ülkenin nüfusunu geçtiğini görüyoruz. Bu kıyaslama aslında ülkemizin ağırladığı, sorumluluk altına girdiği ve desteklerini esirgemedi sorunun önemini ortaya koyması açısından çok kıymetli” ifadelerini kullandı.

Dernek ve çalışmaları hakkında bilgiler de veren Beyaztaş konuyla ilgili şunları söyledi:

“SGDD olarak Türkiye'nin 47 farklı şehrinde, 83 saha ofisi ve 1700'e yakın personelimizle yaşayan sığınmacılara hizmet vermeye çalışıyoruz. Türkiye'de sığınmacılarla ilgili alanda kurulan, en eski kurulan STK’lardan olan, 1995 kuruluşlu SGDD, 23 yıllık sahip olduğu deneyimle çalışmalarını devam ettirirken, bunu kamu kurum ve kuruluşlarımız, yerel yönetimlerimiz, belediyelerimiz ve uluslararası organizasyonlarla ortaklıklar halinde yürütmeye özen göstererek aslında bu meselede elinden geldiğince katkı sunmaya çalışmaktadır. SGDD olarak, Türkiye Cumhuriyeti yetkili makamlarının onayını almış projelerimizle, ortaklarımızla beraber bu önemli dönemde kamunun, ülkemizin karşı karşıya kalmış olduğu ve çözmekle sorumlu olduğu meselelerde üzerimize düşeni yapmaya devam edeceğiz. Medya ve Mülteciler Basın Buluşmaları’nın bugün beşinci haftasındayız. Bugünkü katılımlarla beraber Türkiye'nin dört bir yanından gelen yaklaşık 650 katılımcıya erişmiş oluyoruz. Bu çok kıymetli bir şey. Bir araya gelip tartışmak, meseleye basın ve birçok konudan bakmış olmak açısından çok değerli. Bunu yine konunun uzmanları, duayen gazetecileri, akademisyenlerimiz ve en önemlisi de siz kıymetli basın mensuplarının katılımıyla tekrar etmek ve ileride bu tür çalışmaları daha da güçlendirmek arzusundayız. Toplumun nabzını en iyi bilen ve toplum üzerindeki etkisi ve gücü çok etkili olan basın mensuplarının göç konusu dışında kalması elbette kabul edilemez. Sizlerin bu çalışmalara katılması, bu alana katkılar sunması Türkiye için çok büyük bir kazanç olacaktır.”

Akarca: “Tüm dünyanın göçmen meselesinin ayrıntılarını bilmesi gerekir”

SGDD Genel Koordinatör Yardımcısı Kadir Beyaztaş’ın ardından söz alan T.C. Cumhurbaşkanlığı Başdanışmanı Mehmet Akarca ise “Türkiye'deki medya ailesinin hepimiz birer fertleriyiz. Çok önemli olduğunu düşündüğüm sığınmacılar, göçmenler ve mülteciler meselesini başta Türkiye olmak üzere bütün dünyanın tüm ayrıntılarıyla bilinmesi gerekir. Günümüzde Amerika Birleşik Devletleri, Meksika sınırından Amerika Birleşik Devletleri'ne iltica etmeye çalışan 7 bin Meksikalıya karşı 15 bin askeri sınırda konuşlandırdı. Biz de Türkiye olarak biliyorsunuz 4 milyon sığınmacı misafir ediyoruz. Çocuğunu kucağına almış, karısının elinden tutmuş, annesinin arkasından ceketine yapışmış insanlar… Birkaç tanesi can havliyle Türkiye sınırına doğru koşarak geliyor. Arkadan ateş açmışlar onlardan kurtulmaya çalışıyorlar ve Türkiye’ye sığınıyorlar. Ondan sonra da Türkiye ne yapacak? Tabi ki sınırlarını açacak, bağrına basacak. Başka bir şey olması mümkün mü? İnsan sevgisi bu değil mi? Düşünüyorum, bu durumun üstesinden Türkiye geldi. O bölgede hayat normale döndüğü zaman, bu insanlar tekrar ülkelerine dönecekler ve döndüklerinde Türkiye'yi çok seven insanlar olacaklar” şeklinde konuştu.

Bu toplantılar en büyük sorunlardan birine çözüm olacak

Mülteci ve sığınmacı meselesine çok büyük bir hassasiyetle yaklaşılması gerektiğini dile getiren Akarca, “Bu zamana kadar kim bilir kaç kişi mülteci olarak kendi ülkesini terk edip başka ülkeye sığınmaya kalktı. Bundan sonra da gıda kaynakların azalması, iklim şartlarının değişmesi, ülkedeki yönetimlerin insan haklarını hiçe sayan davranışlar sergilemesi üzerine ve benzeri sebeplerle çok sayıda kişi ülkesinden ayrılıp başka ülkelere gitmek durumunda kalacak. Bu toplantı belki de dünyanın karşılaşacağı en büyük sorunlardan birisi olan bir konuyu gündeme getirip sizlere bu konuda belki bilmediğiniz şeyleri anlatacaklar ki ben toplantılara katıldığım zaman bilmediğin şeyleri öğrenme imkânı buldum. Sizlere de katkısı olacak inancındayım” ifadelerini kullandı.

Bellot: “Kayıp bir neslin önüne geçmeyi amaçlıyoruz”

Mehmet Akarca’nın konuşmasından sonra Türkiye'nin sığınmacılara vermiş olduğu desteği takdire şayan olarak dile getiren AB Türkiye Delegasyonu Uluslararası İşbirliği Sorumlusu Pierre Yves Bellot, çalışmalar hakkında bilgi verdi. Suriyeli çocukların eğitimi konusunda da büyük yatırımlar yapıldığını ifade eden Bellot, “Türkiye dünyanın takdirini kazanmış durumda. Türkiye Cumhuriyeti Milli Eğitim Bakanlığı, Suriyeli öğrencilere kapılarını açmış ve bu öğrencilerin kayıp bir neslin olmasını engellemek amacıyla eğitimlerine devam etmekte. Avrupa Birliği mali yardım fonlarının öncelikli alanlarının bir tanesini de Suriyeli sığınmacı çocukların bu eğitimi oluşturuyordu ve bunun için yaklaşık 1 milyar avroluk bir yatırım gerçekleştirdik. Eğitim alanındaki bu yardımın amacı elbette ki okula devamlılığın arttırılması ve yine aynı şekilde bunları sonuçlarından ölçülmesiydi” şeklinde konuştu.

Güven: “En fazla sığınmacıya Türkiye ev sahipliği yapıyor”

Birleşmiş Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (BMMYK) Türkiye İletişim Müdür Yardımcısı İpek Arseven Güven de basın buluşmalarında bir sunum yaptı. Dünya çapındaki mültecilerin çoğunluğunun 3 ülkeden gelmekte olduğuna değinen Güven, “Suriye bunların birincisi. Güney Sudan ve Afganistan da diğerleri. Şu anda dünya çapında birçok ülkede çeşitli göç durumları var. Daha geniş anlamıyla sığınmacı krizi şeklinde baktığımızda BMMYK ve BM Mülteci Örgütü birçok kriz ile ilgileniyor. En yakınımızda ise Suriye, onun dışında Irak var. Afrika kıtasına baktığımızda Demokratik Kongo Cumhuriyeti, Güney Sudan, Burundi Cumhuriyeti, Nijerya ve Yemen var. Bunların dışında, yine Akdeniz geçişleri BM mülteci örgütünün ilgilendiği bir konu ve en yakında da hepimizin tanık olduğu Myanmar'dan Arakanlılar… Türkiye'deki duruma birazcık bakarsak son 4 yıldır dünyada en fazla mülteci nüfusuna Türkiye ev sahipliği yapıyor. Yasal olarak da 1951 Cenevre Sözleşmesi'ni ilk imzalayan ülkelerden bir tanesi Türkiye. Cenevre Sözleşmesi dünyada mülteci terimini ilk defa tanımlayan yerinden edilmiş kişilerin hakları uluslararası koruma konusunda onlara sağlanan hakları anlatan ve nelerle yükümlü olduklarını tanımlayan bir anlaşma. Türkiye bu anlaşmaya taraf olmasının yanı sıra mülteci ve sığınmacılara ev sahipliği yapma konusunda geleneksel olarak günümüzde de çok ön planda olan bir ülke” ifadelerini kullandı.

Konuşma sunumların ardından gazeteciler, SGDD’nin Mamak ve Altındağ’daki ofislerini ziyaret ederek, yapılan çalışmalar hakkında bilgi aldı. Basın Buluşmaları’nın beşinci ve son hafta programı 11 Kasım Pazar gününe kadar devam edecek.