Türkiye ve Kazakistan arasında diplomatik ilişkilerin tesisinin 28. yıl dönümü kutlanıyor.

Bağımsızlığını 16 Aralık 1991 tarihinde ilan Kazakistan'ı ilk tanıyan ülke olan Türkiye, bu ülkeyle 2 Mart 1992'de diplomatik ilişki kurdu.

Türkiye'nin Kazakistan'da görev yapan ilk Büyükelçisi Argun Özpay, Kazakistan Kurucu Cumhurbaşkanı Nursultan Nazarbayev’e 21 Nisan 1992’de güven mektubunu sundu. Bu aynı zamanda bağımsız Kazakistan tarihindeki ilk yabancı diplomatik misyon olarak kayıtlara geçti.

Nazarbayev’in Ekim 1992’de Türkiye’ye ilk resmi ziyareti çerçevesinde Kazakistan'ın Ankara Büyükelçiliğinin açılışı yapıldı. Dönemin Başbakanı Süleyman Demirel de aynı yıl Kazakistan'a Türkiye'den bu ülkeye başbakan düzeyindeki ilk resmi ziyareti gerçekleştirdi.

Dönemin Cumhurbaşkanı Turgut Özal, Nisan 1993’te Kazakistan'a cumhurbaşkanı düzeyindeki ilk resmi ziyareti yaptı.

Nazarbayev’in Ekim 2009’da Türkiye’ye yaptığı resmi ziyareti sırasında Kazakistan ile Türkiye arasında “Stratejik Ortaklık Anlaşması” imzalandı.

Dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, Mayıs 2012’de Kazakistan’a resmi ziyareti çerçevesinde “Yeni Sinerji-Ortak Ekonomik Programı Eylem Planı” imzalandı.

Nazarbayev’in Ekim 2012’de Türkiye'ye resmi ziyareti sırasında Kazakistan ile Türkiye arasında "Yüksek Düzeyli Stratejik İşbirliği Konseyi"nin ilk toplantısı düzenlendi.

1992’de 30 milyon dolarla başlayan ikili ticaret hacmi, 2019 sonu itibarıyla 100 kat artarak 3 milyar 100 milyon dolar düzeyine ulaştı.

Türkiye, bağımsızlık ilanından bu yana Kazakistan’da 4 milyar dolar yatırım yaparken, Kazakistan ise Türkiye'de 1 milyar dolardan fazla yatırım gerçekleştirdi.

Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın gelecek ay Kazakistan’a ziyaret düzenlemesi öngörülüyor.

Büyükelçi Saparbekulı: "İki ülkenin iş birliği kaçınılmazdır"

Kazakistan'ın Ankara Büyükelçisi Abzal Saparbekulı, Türkiye-Kazakistan diplomatik ilişkilerinin 28. yıl dönümü dolayısıyla AA muhabirine yaptığı açıklamada, "Bağımsızlığımızı kazandığımızdan beri Kazakistan olarak kalkınma projelerinden eğitime, siyasi ilişkilerden kültürel iş birliğine kadar tüm alanlarda kardeş Türkiye’nin desteklerini görmekteyiz. Biz de her zaman Türkiye’nin yanında bulunmaya devam ettik ve edeceğiz." dedi.

Saparbekulı, 2019 sonunda 3,1 milyar dolar olan ticaret hacmini, Nazarbayev’in Eylül 2018'de Türkiye’ye yaptığı resmi ziyaret kapsamında Erdoğan ile belirledikleri kısa vadede 5 milyar dolar, uzun vadede 10 milyar dolarlık ticaret hacmine ulaştırma yolunda ilerlediklerini aktardı.

Kazakistan-Türkiye ilişkilerinin temelinde sadece ortak kültür ve kimlik, ortak coğrafya ve dünyadaki ekonomik gelişmeler bulunduğunu vurgulayan Saparbekulı, ikili ilişkilerin Avrasya kıtasındaki yeni dönüşümlerin etkisiyle daha da önemli hale geldiğini ifade etti.

Saparbekulı, şöyle devam etti:

"Bölgedeki gelişmeler ikili ilişkileri etkilemekte ve Nur-Sultan ile Ankara arasındaki fikir birlikteliği, bölgeye kendi görüşünü yansıtmaktadır. Türk dünyası söylemi, Kazakistan-Türkiye ilişkilerinin yapısal boyutunu oluşturmaktadır. İki ülkenin ulusal kimliklerini yakından incelediğimizde, Türk kimliğinin önemli olduğu fark edilmektedir. Örneğin Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşunda ulus inşası bağlamında ülkenin Türklük kimliği ön plana çıkmıştır. Kazakistan’ın ulusal kimliği ele alındığında Nursultan Nazarbayev’in ülkenin Türklük kimliğine sürekli vurgu yaptığı görülmüştür. Zira Kazakistan’ın Türklük algılayışının güçlenmesi, Kazak kimliğinin güçlenmesi olarak da algılanmaktadır."

Saparbekulı, bu bağlamda ülkenin "Güney Kazakistan" ilinin isminin "Türkistan" şeklinde değiştirilmesi ve il merkezinin Şımkent şehrinden Ahmet Yesevi’nin türbesinin bulunduğu Türkistan şehrine taşınmasının Kazaklar tarafından coşkuyla karşılandığını kaydetti.

Avrasya bölgesinin jeopolitik gerçeklerinin Kazakistan-Türkiye stratejik ilişkilerinin yapısal boyutunu oluşturduğunu belirten Saparbekulı, "Türkiye, Türk dünyası ülkeleriyle iş birliğini derinleştirdikçe kendi bölgesinde güçlü hale gelecektir. Aynı şekilde Kazakistan’ın da dış politikada Türk dünyası boyutuna ağırlık vermesi onun Avrasya’da daha önemli bir aktör haline gelmesini sağlayabilir." ifadesini kullandı.

Her iki devlet için Avrasya’da ticaret ve ulaştırma hatlarının önem taşıdığını vurgulayan Saparbekulı, "Uluslararası sulara çıkışı olmayan Kazakistan için bu hatlar bir zaruret iken Türkiye için bu güzergahlar Asya’ya açılma olanağıdır." dedi.

Saparbekulı, Kazakistan ve Türkiye’nin Yeni İpek Yolu projelerine önem vermelerinin ve iki ülke arasındaki stratejik ilişkileri derinleştirmesinin iki ülkenin uluslararası arenada daha etkin aktör haline gelmesini sağlayacağını ifade etti.

"Türk dünyasının doğuya açılan kapısı Kazakistan ile batıya açılan kapısı Türkiye’nin iş birliği içerisinde olması kaçınılmazdır." diyen Saparbekulı, şunları kaydetti:

"Diplomatik ilişkilerinin 28. yıl dönümünde aynı değerleri paylaşan, aynı coğrafyada bulunan, benzer jeopolitik meseleleri algılayan ve en önemlisi ekonomileri birbirini tamamlayan Türkiye ve Kazakistan tam anlamıyla stratejik ortak olmayı başarmış bulunmaktadır. Kazakistan’ın yeni Cumhurbaşkanı, diplomat kökenli seçkin devlet adamı Kasım-Jomart Tokayev’in döneminde ise Kazak-Türk ilişkilerinin yeni zirvelere taşınması beklenmektedir."