ANKARA (AA) - Suriye'nin İdlib ilinde barınan 4 milyon sivil, Türkiye'nin çabalarıyla Beşşar Esed rejimi ve destekçilerinin olası katliamı ve göç tehlikesinden korundu.

Suriye'nin kuzeybatısındaki İdlib ili, Suriye iç savaşında en büyük şiddet dalgasının yaşandığı bölgelerden biri oldu. Bu nedenle Türkiye, Rusya ve İran tarafından 4-5 Mayıs 2017'deki Astana toplantısında Gerginliği Azaltma Bölgeleri'nden biri ilan edildi.

Aynı zamanda Türkiye'ye sınır durumda ve askeri muhaliflerin "kalesi" konumundaki İdlib, iç savaş boyunca çok fazla göç aldı.

Beşşar Esed rejimi ve destekçilerinin saldırıları nedeniyle ülkenin farklı noktalarından kaçan sivillerle İdlib'in nüfusu 4 milyona yaklaştı.

Rejimin, son dönemde abluka silahıyla ele geçirdiği birçok noktadan tahliye edilen askeri muhalifler de İdlib'de toplandı.

Muhalifler dışında, Heyet Tahrir Şam, Huraseddin gibi silahlı grupların da varlık gösterdiği İdlib, yaz aylarında rejim ve destekçilerinin yeni hedefi haline geldi.

Rejim güçleri, üç yönden çevreledikleri İdlib'e yoğun yığınak yaparken, rejimin lideri Beşşar Esed ve Rus yetkililer, İdlib'e yönelik tehdit içeren açıklamalar yaptı.

Rejimi ve destekçisi Rusya, İdlib'e 4 Eylül'de hava saldırıları düzenlemeye başladı. On binlerce sivil, kentin Türkiye sınırına yakın bölgelerine ve Türk Silahlı Kuvvetlerinin ateşkes gözlem noktaları civarına göç etti.

Birleşmiş Milletler, İdlib'de olası büyük sivil katliamı, göç dalgası ve insani krizle ilgili uyarılarını sıklaştırırken Türkiye, diplomasi trafiğine hız verdi.

Türk yetkililer, Astana anlaşmalarına göre Suriye'deki ateşkesin garantörleri Rus ve İranlı heyetler ile üç ülkede toplantılar yaptı.

Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın Tahran'da 7 Eylül'de düzenlenen üçlü zirvedeki önerisi üzerine, Erdoğan ve Rus mevkidaşı Vladimir Putin, 17 Eylül'de Soçi'de İdlib'de ateşkesi korumak için bir dizi ek önlem üzerinde anlaştı.

Soçi mutabakatının ardından, İdlib'de yeni bir dönem başladı. Rejim ve Rusya'nın hava saldırıları ve tehditleri sona erdi.

Son saldırılarda ve öncesinde evlerini terk eden yaklaşık 80 bin sivil geri döndü. Türk askerinin gözlem noktalarındaki varlığından da güç alan siviller, saldırılarda yıkılan evlerini onarmaya odaklandı.

Aileler, imkansızlıklar içinde olmalarına rağmen çocuklarını okula yeniden göndermeye başladı. Güven ortamı, sosyal ve ekonomik hayatı da canlandırdı.