16 Haziran Cumartesi gecesi idrak edeceğimiz Miraç kandili ile ilgili Erzincan Müftüsü Burhan İşliyen açıklama yaparak “Cumartesi gecesi, mukaddes bir yolculuğun ve manevi bir yükselişin ifadesi olan ve pek çok ilahi lütuf ve ihsanla dolu Miraç Kandilidir” dedi.
İşliyen ; “İsra suresinin ilk ayetinde bu kutlu yolculuğun ilk aşaması şöyle dile getirilmektedir: “Kendisine ayetlerimizden bir kısmını gösterelim diye kulunu (Muhammed’i) bir gece Mescid-i Haram’dan çevresini bereketlendirdiğimiz Mescid-i Aksa’ya götüren Allah’ın şanı yücedir. Hiç şüphesiz o, hakkıyla işitendir, hakkıyla görendir.” Miraç Kandili, Yüce Yaratıcının kendisine yönelenleri yalnız bırakmayacağının en büyük nişanesidir. Çünkü İsra ve Miraç hadisesi, Peygamber Efendimiz (s.a.s)’in insanlığı İslâm’a davet sürecinin en zor yıllarında meydana gelmiştir. Peygamber Efendimiz (s.a.s)bu yolculuk ile zaman ve mekânın da sahibi Yüce Mevlâ’nın sonsuz kudretini müşahede etmiş ve onun desteğine mazhar olarak risalet görevinde manevi gücünü daha da artırmıştır. Bu yolculuğun bir başka boyutu ise Müslümanlar içindir. Bu yolculukla beraber verilen müjdeler yanında Müslümanlar imtihana tabi tutulmuş, Allah’a ve Hz. Peygamber’e bağlılığı pekiştiren bir sınav olmuştur. Geliniz! Bu geceyi daha iyi anlamaya çaba gösterelim. Miracın özünde her türlü kötülükten arınma, insanlığın yararına değerler üretme, fedakârlık, paylaşma, sorumluluk, zamanın önemini kavrama ve ilahî emirlere teslimiyet göstererek tertemiz bir kulluğa ve yüce mertebelere erişme olduğunu müşahede edelim. Miraç hadisesi bizlere, insanın, ilahî rızaya ulaştığında idraki zorlayan nice üst derecelere yükselebileceğini, dünyevi ortamdan sıyrılarak mana âleminde yükselmenin, ilahî rahmet ve huzura erişmenin ancak gönül ve ruh temizliğinden, ahlakî erdemlerle bütünleşmekten, her şeyin sahibi olan Yüce Allah’a bağlılık ve boyun eğmeden geçeceğini de hatırlatmalıdır. Miraç hadisesinden de şunu öğrenelim. Kıyamete kadar bütün Müslümanların bu manevî tecrübe ve yükselişi kendi hayatlarına taşıma imkânı mevcuttur. Zira bizzat Sevgili Peygamberimiz (sav) tarafından “mü’minlerin miracı olarak” nitelenen, İslam’ın temel ibadetlerinden biri olan ve iç dünyamızdaki yükselişi ve arınmayı ifade eden namaz hepimize bu imkânı sağlamaktadır. Çünkü mü'min, namazda Rabbinin huzurunda durarak, sadece O'na kulluk etme ve sadece O'ndan yardım isteme fırsatı bulur. Yüce Rabbimizin İsra süresinde bildirdiği şu ayetleri ise hayat tarzı haline getirelim. "Allah'a ortak koşma, yalnız O'na inanıp yalnız O'na ibadet et, ana-babaya iyi davran, akrabaya, yoksula, yolda kalmış kimseye haklarını ver, cimrilik yapma, müsrif ya da savurgan da olma, açlık korkusu ve geçim kaygısı ile çocukları öldürme, zinaya yaklaşma, cana kıyma, yetimin malına el uzatma, verdiğin sözü yerine getir, ölçerken ve tartarken eksiklik ve noksanlık yapma, hakkında kesin bilgi sahibi olmadığın şeyin peşine düşme, yeryüzünde böbürlenerek yürüme, kibirlenme ve gururlanma. Bütün bu sayılanlar Yüce Yaratanın katında sevimsiz ve çirkin davranışlardır.” (İsra, 17/22-38) Yüce Rabbimiz bu geceler hürmetine açılan ellerimizi boş çevirmesin. Yapılan dualarımızı kabul eylesin. Tüm İslam âleminde birlik, dirlik ve beraberliği en ulvi seviyeye ulaştırsın. Bu yolda çaba gösterebilmeyi ise bizlere lütfeylesin. Her birimizin namazla miracını gerçekleştirmesini, ahlaki güzellikler ile bürünüp kendisinin rızasına mazhar olmayı, yakın çevremizdeki, sonrada Miraç mucizesinin cereyan ettiği kutsal topraklar olmak üzere bütün dünyada hak ihlallerinin sona ermesini, acı ve gözyaşının, şiddet ve umutsuzluğun yerini kalıcı bir huzur ve barışın almasını Allah (c.c.)’dan dan niyaz ediyor, başta hemşerilerimiz olmak üzere, tüm Müslüman kardeşlerimin Miraç Kandilini tebrik ediyorum” diye sözlerine son verdi.