Pandemi süreci ile birlikte hayatımızın vazgeçilmezlerinden olan dezenfektan ürünlerinin temizlik olmadan çok fazla etkisi olmadığını söyleyen Unifab Kimya Yönetim Kurulu Başkanı Hediye Taşkın Eryılmaz, “Bilinenin aksine iyi bir temizlik olmadan dezenfeksiyon sağlamak mümkün değil” dedi.

Korona virüs ile birlikte günlük hayatımızda birçok şey değişti ve yeni alışkanlıklar edindik. Mesafe kuralları ile birlikte maske takmak ve hijyen için dezenfektan ürünlerini kullanmak bu alışkanlıkların başını çekiyor. Özellikle el yıkamanın çok da mümkün olmadığı yerlerde temas yoluyla geçebilecek olan virüs ve bakteriler için dezenfektan ürünleri herkesin ya elinde ya da çantasında. Fakat gerek ellerimizde gerekse bulunduğumuz ortamlarda dezenfektan kullanımı öncesi iyi bir temizlik olmadığı takdirde ürünlerin istenilen sonucu veremeyeceğini dile getiren Unifab Kimya Yönetim Kurulu Başkanı Hediye Taşkın Eryılmaz, bu anlamda, “Temizlik olmadan sadece dezenfeksiyonla virüs ve bakterilerin yok olacağını düşünmek son derece yanlış” dedi.

“Sadece dezenfektanlar sizi korumaz”

2010 yılında yaşanan domuz gribi ile birlikte dezenfeksiyon ve temizliğin öneminin arttığını, korona virüsle de artık bu kavramların hayatımızın her noktasında olması gerektiğini vurgulayan Hediye Taşkın Eryılmaz, bu anlamda şirket olarak okullarda, fabrikalarda ve kamu kurum ve kuruluşlarındaki dezenfeksiyonun sağlanabilmesi adına önemli bir yerde durduklarını dile getirdi. Fakat her şeyden önce gerek kişisel gerekse ortam temizliğinin, dezenfeksiyon işleminden daha da önemli olduğunu söyleyen Eryılmaz, “Okullarımızı, fabrikalarımızı ya da kamu kuruluşlarını iyi bir şekilde temizlememiz gerekiyor. Arkasından dezenfektanla virüs ve bakteri sayısını en aşağıya çekebiliriz. Dezenfektanlar hem virüsleri hem bakterileri öldürmek için üretilir. Bununla birlikte eğer iyi bir temizlik yapmaz, elinizi düzenli olarak yıkamaz, bulunduğunuz okulu, fabrikayı, kamu binalarını düzenli olarak temizlemez iseniz, dezenfekte etmeniz sizi korumaz. Çünkü dezenfektandan önce ilk olarak iyi bir temizlik mikrop ve bakteri sayısını azaltır, akabinde iyi bir dezenfeksiyon yapılır, sonrasında da sterilizasyon yapılır ki bu hastanelerde ve ameliyathanelerde kullanılır. Şu anda olağanüstü bir durum yaşadığımız için iyi bir temizlik ve iyi bir dezenfeksiyon şart” diye konuştu.

Virüs ve bakteri temizliğinin en iyi şekilde yapılabilmesi için örneklendirmede bulunan Eryılmaz, “Örnek vermek gerekirse hiç temizlik yapılmayan bir ortamda diyelim ki 40 milyon adet mikrop, bakteri ve virüs var. Siz bunu iyi bir temizlik ile 5 milyon adete düşürebilirsiniz. Ondan sonra iyi bir dezenfeksiyonla 500 bin adete ya da 100 bin adete düşürebilirsiniz. Fakat tamamen virüs ve bakterileri yok etmek mümkün değil, çünkü onlar bizden çok daha hızlı ilerliyor. O yüzden kendimize yaşanabilir bir ortam sağlamaya çalışmalıyız” şeklinde konuştu.

“Yüz yüze eğitime geçişte ilk olarak çocuklara temizlik bilincini yerleştirmeliyiz”

Artık yavaş yavaş yüz yüze eğitime geçilmesi ile ilgili olarak okullardaki temizliğin de son derece önemli olduğunu ifade eden Eryılmaz, sadece binaların dezenfekte edilmesinin işe yaramayacağını söyledi. Bu anlamda anaokulundan itibaren tüm çocuklara temizlik bilincinin verilmesinin şart oluğunu ve çocukların ellerinin günde en az 5 defa yıkanması gerektiğinin de altını çizen Eryılmaz sözlerine şu şekilde devam etti:

“Öncelikle velilerimiz ve öğretmenlerimiz, çocuklarımızın düzenli olarak ellerinin yıkanmasını sağlamalı. Mesafe korunarak eğitime devam edilmeli ve günde 3 defa, hatta buna 5 dememiz daha uygun, ellerimizi yıkayıp akabinde el dezenfektanı ile korumayı sağlamamız gerekiyor. Sınıfların mutlaka eğitime başlamadan önce yer- yüzey -ortam dezenfektanı ile her gün dezenfekte edilmesi gerekiyor. Aksi takdirde dışarıdan gelen virüs ve bakterileri engelleme şansımız yok. Çünkü biz taşıyıcıyız ve hava da bir taşıyıcı dolayısıyla sınıfların düzenli olarak eğitime başlamadan önce her gün masaların, sandalyelerin, kapı kollarının dezenfekte edilmesi gerekiyor. Bu korumayı sağlamadan da sınıfları eğitime açmamak gerekiyor. Biz de bu anlamda 2010 yılından beri ‘Bir Adım Attık’ kampanyası çerçevesinde her yıl ihtiyacı olan 100 devlet okuluna karşılıksız ürün tedariki sağlamaya çalışıyoruz.”

“Konsantre ürünler kullanmazsak asıl tehlike çevresel sorunlar olacak”

Son olarak da temizlik ve dezenfektan ürünlerinin tüketimi ile birlikte artacak olan çevre kirliliği hakkında uyarılarda bulunan Eryılmaz, bu yüzden özellikle firmaların konsantre ürünler üretmesi noktasına dikkat çekti. Aksi takdirde plastik atıkların geleceğimiz için daha da büyük tehlike oluşturacağını önemle vurgulayan Eryılmaz, “2006 yılından bu yana Unifab olarak endüstriyel hijyen ürünleri, bakım koruma kimyasalları ve dezenfekten üretmek için faaliyetlere başladık. Fakat bunu yaparken de çevremizi ve dünyamızı korumak için çok dikkatli davranıyoruz ve plastik atıkları en aza indirmek adına ürünlerimizi konsantre üretiyoruz. Örneğin bir bidon ürün aldınız, 50 birim su ile karıştırırsanız 50 kat daha az bidon kullanmış oluruz, yani 50 tane bidonu doğaya atmamış olursunuz. Şu anda da daha az kimyasal, daha az çevreyi kirleten ürünlerle yaşanabilir bir dünya bırakmak istiyoruz. Bunun da yolu doğru ürünleri üreterek, kesinlikle merdiven altı hiçbir ürüne izin vermeden toplumu sürekli bilinçlendirmek gerekiyor. Bizler de konsantre ürünler üreterek buna katkı sağlıyoruz. Firma olarak kurulduğumuz günden bu yana çevreye, insana, havaya ve çevre kirliliğine duyarlıyız ve son derece kararlı bir şekilde bu yolda ilerliyoruz” diyerek sözlerini sonlandırdı.