Prof. Dr. Faruk Buyru, rahim ağızı kanserlerinin önlenmesine erken tanı ve aşının önemine dikkat çekti. Buyru "2006 yılından HPV aşı geliştirildi. HPV aşısı pek çok ülkede ulusal aşı takvimine dahil edilmiş durumda. Aşı yapılması konusunda talep de artmaya başladı" dedi.

Kadın Hastalıkları ve Doğum Uzmanı Prof. Dr. Faruk Buyru, 1-31 Ocak Rahim Ağzı Kanseri (Serviks) Farkındalık Ayı çerçevesinde konuyla ilgili açıklamalarda bulundu. Rahim ağzı kanserinin kadınlarda en sık görülen kanserler arasında dördüncü sırada yer aldığını belirten Buyru, hastalığın aşı ile önlenme ihtimalinin yüksek olduğuna ve tarama programları sayesinde erken tanı konularak tedavi edilebileceğine dikkat çekti.

Rahim ağzı kanseri ile ilgili tarama testlerinin pek çok ülkede yaygın bir şekilde kullanılmasının erken teşhis açısından önemli olduğunu vurgulayan Buyru, “Ülke bazında rahim ağzı kanserinin erken tanısında tarama testi olan smear ne kadar sık kullanılırsa kansere dönüşmeden problemleri tedavi etmek mümkün olabiliyor. En büyük gelişme ise 2006 yılından HPV aşısının geliştirilmiş olması. HPV aşısı pek çok ülkede ulusal aşı takvimine dahil edilmiş durumda. Ülkemizde de Sağlık Bakanlığı ve KETEM’in çalışmaları sonucunda önümüzdeki aydan itibaren toplum bazında ücretsiz olarak uygulanacağını düşünüyoruz” açıklamasında bulundu.

“Her 100 kadından 4’ü bu aşıyı olmuş durumda”

Aşının erken yaşlarda uygulanmasıyla rahim ağzı kanserinden korunmanın mümkün olacağını kaydeden Prof. Dr. Buyru, “HPV aşısı, kişilerin ücretini kendileri karşılayarak uzun süredir ülkemizde de uygulanıyor. Dünyada özellikle aşının devlet tarafından ücretsiz karşılandığı ülkelerde aşı uygulanma oranı yüzde 50’nin üzerine çıkmışken, her 2 kadından biri aşılanmışken, bu oran ülkemizde en fazla yüzde 4 civarında. Yani her yüz kadından 4’ü bu aşıyı olmuş durumda. Aşılanma oranının artması hem rahim ağzı kanserini, hem de genital siğillerin ortaya çıkmasını engelliyor” şeklinde konuştu.

Aşının ortaya çıkması ve tanınmasıyla birlikte insanların rahim ağzı kanserinin önlenebilir bir hastalık olduğunu fark etmeye başladığını belirten, Prof. Dr. Buyru, “Aşı yapılması konusunda talep de artmaya başladı. Aşının özellikle 9 yaşından itibaren kız ve hatta erkek çocuklarına uygulanmasıyla toplum bazında hastalığın önlenmesi ve tamamen ortadan kaldırılması mümkün olabilecek” dedi.

“45 yaşına kadar uygulanabiliyor”

Aşının erken yaşlarda yapıldığında bağışıklık, antikor oluşturma oranın daha yüksek olduğunu vurgulayan Prof. Dr. Buyru, “9-14 yaş arasında iki doz yapmak yeterli, ilk yapılıyor, ikincisi 6 ile 12 ay arasında uygulandığında yeterli bağışıklık oluşturuyor. 15 yaşından sonra uygulandığında 3 doz yapılması gerekiyor. Yeterli bağışıklık oluşturması için, ilk dozdan en erken 2 ay sonra ikinci doz, 6 ay 1 sene sonra da üçüncü doz uygulanıyor. İlk aşı çıktığında 9-26 yaş arasında etkin olduğu söyleniyordu ama daha sonraki çalışmalar aşının 45 yaşına kadar yapılabilirliğini ve etkin olduğunu ortaya koydu. O nedenle 45 yaşına kadar uygulanabiliyor, ama tercih edilen erken yaşta yapılması. Erken yaşta bağışıklık oluşturma çok daha güçlü oluyor” dedi.