Doğu Anadolu Fay Hattı üzerinde 10 ili etkileyen depremin geniş bir alanda büyük bir etki oluşturmasının nedenlerini anlatan Jeofizik Yüksek Mühendisi Serhat Durmuş, “İkinci deprem enerjinin daha geniş alana yayılmasına neden oldu” dedi.

İstanbul Esenyurt Üniversitesi Öğr. Görevlisi, Jeofizik Yüksek Mühendisi Serhat Durmuş, 7.7’lik depremin çok büyük bir enerji açığa çıkararak diğer faylara enerji aktarımı yapıp Doğu Anadolu Fay Hattı boyunca düzlemsel olarak bir seri deprem hareketi başlattığını aktardı. Aynı gün içerisinde yaklaşık 9 saat sonra 7.6’lık ikinci depremin enerji dağılımını çok daha büyük bir alana yaydığını belirten Durmuş, ilk depremde 180 kilometrelik bir kırılma olmasına rağmen ikinci depremle birlikte 10 ilde yaklaşık 300 km’lik bir enerji etki alanı oluştuğunu kaydetti.

“Binalar kumdan kaleler gibi yıkılmış”

Bölgedeki bina yapılarını değerlendiren Serhat Durmuş, “Evlerin durumuna baktığımızda hazır beton kullanılmayan, yapı denetimi almamış ve genelde eski tip binaların olduğunu görüyoruz. Bu eski tip binalar 1999 öncesinde yapılmış olan binalardır. Yıkıntıları kontrol ettiğimizde ise beton sınıfının da çok düşük olduğunu hatta binaların kumdan kaleler şeklinde yıkıldığını görüyoruz. Binalar yan yatmadı, insanların kurtarılabileceği şekilde yıkılmadılar. Yukarıdan aşağıya tuzla buz oldular” dedi.

“Binaların çoğu ağır hasar aldı kısa süre sonra hepsi yıkılacak”

Depremin bu kadar yıkıcı olmasının en önemli sebeplerinden birinin bölgenin zemin yapısının bina yapımına uygun olamaması olarak yorumlayan Durmuş, “Bölgedeki fay sistemi bilinen bir gerçekti. 1999 öncesi yapılan binalar zeminlere göre yapılmadı. Bölgede ayrıntılı bir jeofizik çalışma yapılsa binaların bulunduğu yerlere belki de hiç bina yapılmaması gerektiği ortaya çıkacak. Binalar rastgele yapıldığı için yıkıldı ve ağır hasar gördüler. Bu binaların çoğu şu an yıkılmamış olsa da ağır hasar aldıkları için depremin ilerleyen dönemlerinde, bundan iki-üç ay sonra zaten yıkılacaklar. Bu binalar güçlendirilmeyle bile kurtarılamaz” diye konuştu.

Marmara depremine etkisi nedir?

Kahramanmaraş merkezli depremin beklenen Marmara depremine etkisini değerlendiren Durmuş, “İstanbul depreminin etkisini azaltmaz ve etki etmez. Kuzey Anadolu ve Doğu Anadolu fay hatları iki ayrı segment. 500 kilometrelik Doğu Anadolu Hattı’ndaki enerjinin büyük bir kısmı zaten açığa çıktı. İstanbul depremini harekete geçirmesi için Kuzey Anadolu Fay Hattı’nın harekete geçirmesi lazım. Bu hat Erzincan’dan başlayıp, Marmara Denizi’ne kadar bin 100 kilomletrelik bir hat ve tek parça halinde kırılmaz. Doğu Anadolu Fay Hattı’nda deprem oldu diye aynı anda İstanbul’da bir deprem olmaz. Ama olacak olan depremin etkisini de azaltmaz. Çünkü bu fayın onunla bir alakası yok” ifadelerinde bulundu.

“İstanbul’daki binaların yüzde 70’i 1999 depremi öncesi yapılan binalardan oluşuyor’’

İstanbul’daki binaların depreme dayanıklılık açısından durumlarının pek de parlak olmadığını kaydeden Durmuş, “İstanbul’daki yapı stoğumuz ortada ve çok parlak değil. Yani İstanbul’da 2020 yılında yapılan çalışmalarda bir milyon 528 bin 768 bina tespit edildi. Bu binaların yüzde 70’inin 1999 depreminden önce yapılan binalar olduğunu görüyoruz. Eğer zemin kötüyse ve bina da eski tip ise beklenen depremi atlatma ihtimali çok düşük. Bu nedenle vatandaşlar binalarının depreme dayanıklı olup olmadığını deprem analizini yaptırarak, anlayabilir” dedi.

Depremle birlikte Anadolu plakasının Arabistan plakasına ilerlemesini değerlendiren Durmuş, “Plakalar yılda iki-üç santimlik küçük hareketler yapar. Yüz yıl boyunca deprem enerjisi üretmişse ve bu enerji açığa çıkmışsa plaka üç metrelik yatay hareket edebilir. Fakat bu çok büyük bir olay değildir. Arabistan plakası yukarı doğru bindirme yaptı ve Anadolu plakasını sıkıştırdı. Bu gibi büyük enerjinin açığa çıktığı depremlerde plakaların üç metre hareket etmesi çok da büyütülecek bir olay değildir.

Depreme dayanıklı binanalar içi en uygun sistem “sismik izolatör”

Sismik izolatör sitemi hakkında bilgi veren Durmuş, “Sismik izolatör sistemi binanın temel bağlantıları ile kolonları arasında yerleştirilen izolatörlerle deprem olduğunda binanın tabanında enerjiyi sönümleyerek binanın üst kısmına enerji aktarımını azaltıyor. Japonya’da şu an en çok kullanılan sistem budur. Bu sistem özellikle beş katlı binalarda çok iyi sonuç veriyor. Ülkemizde de yapılabilir ve örnekleri de var. Bu sistemin kullanılmasının bina yapımında çok da bir maliyeti yok. Toplam bina maliyetinin yüzde 12’si ile bu sistem uygulanabilir” şeklinde konuştu.