Kastamonu Belediye Başkanı Op. Dr. Rahmi Galip Vidinlioğlu, YAPEX Fuarında yaptığı konuşmada Kastamonu’da yaşanan sel felaketinde yaşananları anlattı. 35 gün zarfında ne kadar büyük bir millet olduğunun tekrar farkına vardığını söyleyen Başkan Vidinlioğlu, ayrıca kendiri Kastamonu’da tekrar eski haline getirmeleri gerektiğini kaydetti.

Kastamonu Belediye Başkanı Op. Dr. Rahmi Galip Vidinlioğlu, YAPEX Fuarında Kastamonu’da yaşanan sel felaketi ile kendiri anlattı. Kastamonu, Bartın ve Sinop’ta 11 Ağustos’ta yaşanan sel felaketinde yaşananları belirten Başkan Vidinlioğlu, “11 Ağustos’ta yaşadığımız sel afetiyle ilgili konuşacağım ama Kastamonu orman bakımından da Türkiye’nin ikinci büyük şehri. Geçtiğimiz yıl Taşköprü’de bin 400 hektarlık alanda yangını bizlerde yaşadık. Kastamonu’da sadece Bozkurt ilçemizde değil Çatalzeytin, Abana, Küre, İnebolu, Azdavay ve Pınarbaşı’nda da sel afeti meydana geldi. En büyük yaralar ise Bozkurt’ta açıldı. Diğer ilçelerimizde de çok ciddi maddi hasarlar oldu. Sinop ve Bartın’da da aynı gün sel felaketi yaşandı. Şair diyor ya ‘acılar kaldıysa dünden bugüne elbet sorulacak bir hesap vardır’ diye Bizim öyle sanıyorum ki kendimizle yüzleşme vaktimiz geldi. İnsanlar artık ne zaman yapmalıyız, ne yapmalıyız, niçin yapmalıyız, bir takım şeyleri sorgulamamız gerektiğinin de farkına varmalıyız” dedi.

“Bir yerde sıkıntı varsa bu hepimizin ortak sıkıntısıdır”

Yaşanan afetleri merkezi hükümetinde ele alması gerektiğine dikkat çeken Başkan Vidinlioğhlu, “Nizamülmülk demiş yerleşim yerinizi sudan uzak yapın diye, sudan uzak durun demiş! Ama biz inadına suyun dibine dibine girmişiz. Şimdi o yaptı, bu yaptı şu yaptı onları bir geçelim. Ben yerel yönetim olduğum için insanlar her gün şikayette bulunuyor. Belediye imar izni veriyor diyorlar. Tamam Belediye imar izni veriyor ama kendi kendine mi gelin buraya ev yapın diyor? Ben iki buçuk sene öncesinde kendi halinde bir hekimdim. Masanın o tarafıyla bu tarafı arasında fark olmamalı. Bir yerde sıkıntı varsa bu hepimizin ortak sıkıntısıdır, ortak çözmemiz gereklidir. Geçtiğimiz yıllarda İstanbul’da Ayamama Deresi’nde kaç tane canımızı kaybettik. Bunun sebebini sadece, ’buraya imar izni verildiye’ bağlamak doğru değil. Bunu genel olarak merkezi hükümetimizin de ele alıp değerlendirmesi kanaatindeyim. Yerelde yapılacak şeylerde bir yere kadar tamam direnebilirsiniz ama bu bir arz talep meselesi. İnsanlar yerlerinin imara açılmasını istiyorlar. Direniyorsunuz direniyorsunuz ancak düğme bir kez yanlış iliklenmeye başladığı zaman gerisi çorap söküğü gibi geliyor” diye konuştu.

“35 gün zarfında ne kadar büyük bir millet olduğumuzun tekrar farkına vardım”

Bozkurt’un 20 sene öncesinde dere yatağında yerleşim yeri olmadığını ifade eden Başkan Vidinlioğlu, “Afetin olduğu gün itibariyle 35 gün boyunca Bakanlarımız ile birlikte sahadaydım. 11 Ağustos günü Pınarbaşı Belediye Başkanımız aradı ve vidanjör istedi. Ciddi bir yağmur yağdığını söyledi. Biz hemen koşar adım Pınarbaşı’na gittik. Sayın Valimiz’de Azdavay’a gitmiş. Pınarbaşı’na ulaştım yağmur dinmişti. Çok büyük bir sıkıntı yoktu. Daday üzerinden Kastamonu’ya dönerken İçişleri Bakanımızın Kastamonu’ya geliyor olduğunu ve sahil kesiminin yağıştan ötürü sıkıntılı olduğu bilgisini aldık. Sayın Bakanımızı havalimanında karşıladım ve hızla bölgeye hareket ettik. Yaralıgöz mevkiine kadar geldik burada yol kapalıydı. Her taraf kapanmış, yollar gitmiş sel var Yaklaşık yarım saat mahsur kaldıktan sonra yol açıldı 8 noktada ciddi tehlikeler atlatarak ilçeye ulaştık. İlk günden itibaren devlet oradaydı. Yerel yönetimler oradaydı. 35 gün zarfında ne kadar büyük bir millet olduğumuzun tekrar farkına vardım. İliklerime kadar hissettim. 1300’ün üzerinde TIR yardım malzemesi geldi. Bir telefonla konuşurken 10 kişi daha arıyordu. O kadar yoğun yardım gönderme talebiyle karşılaştık. Sayın Cumhurbaşkanımız, İçişleri Bakanımız, Çevre Şehircilik Bakanımız, Tarım Bakanımız, Orman Bakanımız, Aile Sosyal Politikalar Bakanımız, Ulaştırma ve Haberleşme Bakanımız, Siyasi Partilerimizin temsilcileri ilçemizi ziyaret etti. İktidarı, muhalefetiyle Bozkurt’a destek için siyaset üstü bir tavır takınıldı. Bu gerçekten taktire şayan bir durumdu” şeklinde konuştu.

“Karadeniz’in bir yerden sonra hemen hemen Akdeniz iklimine yaklaşacağı söyleniyor”

Karadeniz ikliminin Akdeniz iklimine yaklaştığının söylendiğini belirten Vidinlioğlu, “Bozkurt’ta sel o kadar ağır hasar bırakmıştı ki her sokakta araç istifleriyle karşılaşıyorduk. Her yer balçık, ağaç, araç ve çamur ile kaplıydı. İnsan eliyle o araçların oraya konması mümkün değil. Türkiye’nin en çok yağış alan yeri Rize’dir! Rize’de yıllık metrekareye 650 kilogram civarında yağış düşer. Bozkurt’a 9 saatte yağan yağmur metrekareye 453 kilogram Afet sınırı metrekareye 100 kilogram yağış olarak düşüldüğünde durumun ne olduğu daha da anlaşılıyor. Diğer taraftan Devrekani’den itibaren yedi çay, Ezine Çayı’na bağlanıyor. Bu noktalara düşen yağış miktarı ise aynı gün metrekareye 300 kilogram civarında. Olayın büyüklüğü burada ortaya çıkıyor. Tabi asıl sorular buradan sonra başlayacak. Bunun ile ilgili Sayın Tarım ve Orman Bakanımız da yeni bir kavram dile getirdi. Şimdi dünyanın konuştuğu küresel ısınma, çevresel faktörler, iklim değişiklikleri bazı şeyleri de beraberinde getiriyor. Kastamonu’da 19 Mayıs’ta ben kar yağdığını bilirim. Ama bu sene neredeyse Şubat sonuna kadar soğuk görmedik. Kara kışın yaşanması gerektiği tarihlerde. Bir yerde okudum Karadeniz’in bir yerden sonra hemen hemen Akdeniz iklimine yaklaşacağı söyleniyor. Bu durumda alınacak mutlak tedbirler var. Ancak bu tedbirleri birlikte almalıyız ve radikal tedbirler olmalı. Yoksa bu problemlerin altında ezilir kalırız. Benim oğlum bina okur döner döner bir daha okur misali aynı şeyleri buralarda dile getirir dururuz. Bunların mutlaka tedbire dönüşmesi lazım” ifadelerini kullandı.

“Kendiri, başkenti olan Taşköprü’de eski günlerine döndürmeliyiz”

Kendiri, başkenti olan Taşköprü’de eski günlerine döndürmeleri gerektiğini vurgulayan Başkan Vidinlioğlu, şöyle konuştu: “2,5 yıl önce Belediye Başkanı olduğumda kendirin çok önemli bir ürün olduğunu söylemiştim. Aslında kendir Kastamonu’ya Abdülfettah-ı Veli getirmiştir. 1200’lü yıllarda Kastamonu özellikle Taşköprü havzası kendirin en çok yetiştiği yerdir. Kendir çok stratejik bir ürün olduğu için kendiri eski günlerine döndürmeliyiz demiştim. Üretici ben kendiri ekeyim ama bunun alıcısı kim olacak diyordu. İki sene bu mevzuyu konuştuk. Şimdi bir yatırımcı bulduk kendirle ilgili çalışmaları hızlandırıyoruz. Ama iki buçuk sene geçen bir süre var. Bu ciddi bir süre demek. Bunu örneklendirmek için söyledim. Şimdi geçen yıl ki orman yangını bu yıl sel felaketi Manavgat’ta Akdeniz bölgesinde yangınlar Demek ki biz bu tarz durumlarla çok sık karşı karşıya geleceğiz. Aynı şeyleri her platformda dile getirmektense alınacak tedbirler anlamında çok hızlı hareket edilmesi gerekir diye düşünüyorum. 82 canımız gitti. Evladına el sallaya sallaya çöken binayı izlemek zorunda kalan babalarımız annelerimiz oldu! Bunlar anlatılır tablolar değil. Evladının gözünün önünde kaybolan bir bananın veya annenin ondan sonraki hayatını düşünebiliyor musunuz? Bunları yaşamamak için bizlerin bünyevi hırslarımızı bir kenara bırakmamız lazım. Hiç bir şey sağlığın, evlatlarımızın önünde değil. Annenin, babanın üzüntüsü ne ile ölçülebilir? İvedilikle yapmamız gerektiği şey inadına birbirimizi sevelim, inadına hırslarımızı bir kenara bırakıp sağlığın sıhhatin kıymetini bilmeliyiz. Bakın pandemi bize toprağın kıymetini betonun yenmeyeceğini öğretti. Ben bunu dedim diye televizyonlar haber yaptı. Söylediğim şeyler yanlış değil. Evden dışarı çıkamadığımız an duvarı seyretmenin ne kadar kötü olduğunu öğrendik. Şehirleri beton yığını haline getirdik. Nefes alacak alan bırakmadık”

“Devletimiz hızlı şekilde yaraları sarmak için Bozkurt’ta oldu”

Devletin hızlı bir şekilde yaraları sarmak için Bozkurt’ta olduğunu söyleyen Vidinlioğlu, şunları kaydetti: “Bozkurt’a dönecek olursak devletimiz hızlı şekilde yaraları sarmak için orada oldu. Hep birlikte ülke olarak seferber olduk. Benim en çok korktuğum durum balçıktan ortaya çıkabilecek salgın hastalıklardı. Hekim olmamın verdiği öngörüyle ilçe ve köyler dahil olmak üzere haşere, sinek ve kemirgenler için ayrı ayrı ilaçlama yaptırdım. İki günde bir ilaçlama yapıldı. Çok şükür en azından bir salgının hortlamasının önüne geçtik. Tekraren söylüyorum ben Bozkurt’ta çok büyük millet olduğumuzun farkında oldum. Kötü günde birbirimize hemen destek oluyoruz. Millet olmanın, geleceğe güvenle bakabilmenin en önemli unsuru mazide birlik, halde birlik ve ülküde birlikten geçiyor. Eğer mazide bir araya gelemiyorsak bir problem var. Halde bir araya gelemiyorsak bir problem var. Bundan çok daha önemlisi gelecek için ortak hayalleriniz yoksa yine ortada ciddi bir problem var demektir. Hep söylüyorum yolumuz Cumhuriyet yolu Atatürk yolu muasır medeniyet seviyesine çıkana kadar bu yolda azimle ve kararla yürümemiz lazım”