KASKİ Genel Müdürü Doç Dr. Özgür Özdemir Cihannüma Derneği Kayseri Şubesi’nin online olarak düzenlediği Şehir Sohbetleri Programında yaptığı konuşmasında son dönemde yaşanan kuraklık ile ilgili olarak, “Erciyes’imiz çözüm değil, bizler önlemimizi almak zorundayız” dedi.

Cihannüma Derneği Kayseri Şubesi’nin düzenlediği programa katılan KASKİ Genel Müdürü Doç Dr. Özgür Özdemir son dönemde yaşanan kuraklık ile ilgili su kullanımına yönelik bilgiler verdi. Programın konusu ‘Su Hayattır’ oldu.

Programda açılış konuşması yapan Cihannüma Derneği Kayseri Şube Başkanı Av. Fevzi Konaç “İnsanoğlu yer yüzüne halife olarak yaratıldı. Dünyaya, canlılara ve her şeye duyarlı olmak insanın vazifesidir. Kuraklık tehlikesi ile karşı karşıyayız. Öncelikle bir Müslüman ve özelinde insan olarak bu sürece nasıl katkı sağlayabiliriz, neler yapabiliriz diyerek kendimize sormalıyız. Farkındalığa muhtaç bir toplum olarak, kış mevsimi olmasına rağmen şehrimize az miktarda iki kez karın yağdı. Bu nedenle sıcak yaz aylarında kurak geçen kışın neler getireceği konusunda, su sorununun ne olduğu ile ilgili bilinçlendirme amaçlı olarak “Su Hayattır” konulu bu programı Cihannüma Derneği Kayseri Şubesi olarak organize etme ihtiyacı hissettik. Bu anlamda değerli katılımcılara teşekkür ediyorum” dedi.

KAYSERİ’DE YER ALTI SUYU KULLANDIĞIMIZ İÇİN DOĞAMIZI KORUMAK ZORUNDAYIZ

Programın konuğu olan KASKİ Genel Müdürü Doç Dr. Özgür Özdemir “Kaski Genel Müdürlüğü, Kayseri’deki insanlarımıza suyun temini, dağıtılması ve artırılması konusunda hizmet verir. Türkiye’de su ile ilgilenen ülke genelinde ciddi anlamda kurumlarımız var. Bizler de bu anlamda Kayseri’de çalışmalar yürütüyoruz. Birleşmiş Milletlerin 15 sene öncesinde yaptığı çalışmalarda 2025 senesinden sonra ülkemizin su fakiri olacağı yönünde araştırması vardı. Prof. Dr. Cumali Kınaç hocamızın yaptığı çalışmalarda 2100 yılına kadar ülkemizin küresel ısınma sonucu 4 derece ısınacağı belirtiliyor. Şu an için ocak ayı olmasına rağmen 18 derece sıcaklıkları gördük. Bu mevsimde bu kadar sıcaklığın üstüne bir de 4 derece daha sıcaklıkların eklenmesi bizleri de etkileyecektir. Araştırmalara göre bundan sonra yağışların uzun süreli ve istikrarlı yağışlardan daha çok kısa dönemde aniden bol miktarda yağışların olacağı öngörülüyor ve daha fazla olacağı gözlemleniyor. Rize, Giresun ve İzmir gibi illerimizde yaşanan seller ve gelişmeler de bu araştırmayı doğruluyor. Gelecek yıllarda nüfusumuzun artması ve kişi başına düşecek olan su miktarı ile su fakiri olma yolunda gidiyoruz.

Kayseri’de Erciyes’imizden dolayı bizleri çok fazla zorlayacak bir durum yok fakat bu bir kurtarıcı çözüm değil, bizler önlemimizi almak zorundayız. Kayseri’de yer altı suyu kullandığımız için doğamızı korumak zorundayız. Atık pil gibi materyaller bulaştığı zaman kullandığımız sularımızı kirletmiş oluyoruz. Ağır metal atıklarının atılmaması gerekiyor. Bizler de bunun için önlemlerimizi alıyoruz. Kurak geçen kış mevsimleri nedeniyle Kayseri’de ciddi sıkıntı yaşamayacağız fakat yaz mevsimlerinde kırsal alanlarda sıkıntı yaşanabilir. Çünkü yağışların toprak altında içme suyuna dönüşme süreçleri 15 yıldır. Yani Kayseri’miz 15 sene önce yağan yağışların oluşturduğu yeraltı sularını şu an tüketiyor. Bu yıl yaşanan kuraklık 15 sene sonra sorun teşkil edebilir olarak bakılmalı olaya. Mevcut suyumuz 2053 yılını karşılayacak seviyede, 2053 sonrasında havzalarımız belirlenip bu havzalardan su almamız gerekecek. Yamula Barajı’nın yağışları olumsuz etkilediği gibi sorular var. Aksine Kayseri’de yağan yağışı olumsuz etkilemiyor. Yüzey alanında oluşan buharlaşmadan dolayı ancak olumlu yönde etkileyebilir”

SUDAN UCUZ İBARESİ KULLANMAYALIM

Suyun hem ülkemiz hem de insanlık için önemli olduğunu belirten Özdemir, “Su bizler için çok kıymetli, toplum olarak kullandığımız “sudan ucuz” ibaresi suyun kıymetsiz olduğunu vurguluyor. Su bizler için insanlık için çok kıymetli. Su tüketiminde tüm dünya stratejiler geliştiriyor. Çok su tüketen tarımsal faaliyetlerden vazgeçiliyor. Bunun yerine su tasarrufunu esas alan bitkiler tercih ediliyor. Örneğin İngiltere pamuk üretiminden vazgeçti. İklim olarak yağış sıkıntısı yaşamamasına rağmen bu ihtiyacını 3. Dünya ülkelerinden temin ediyor. Yapılan istatistiklerde giydiğimiz bir gömleğin tarlada pamuk olarak ekiminden başlayarak giyeceğim bir ürüne dönüşmesi sürecinde tüketilen suyun 18 ton olduğu hesaplanmış. Bu yüzden su fakiri olma yolunda olan bir ülke olarak yeni stratejilere ihtiyacımız var. Yapılaşmalarda yağmur suyunun kanalizasyonlara akıp gitmesi yerine alınacak tedbirle “su hasadı” yapılması gerekiyor. Çocuklarımızın su tüketimi konusunda israfa karşı bilinçlendirilmesi adına eğitimcilerimizle birlikte okullarımızda programlar yapıyoruz. Bu çalışmaların çok güzel geri dönüşleri oluyor. Gelecek dönemlerde tehlike ile karşılaşmamak için sularımızı çok dikkatli kullanalım ileride çocuklarımızın, torunlarımızın sorun yaşamaması, gelecek neslimizin sudan mahrum kalmaması için dikkatli olmalıyız. Su hayattır” şeklinde konuştu.